Atışmalar, sataşmalar ve hakaretlerden fırsat bulan parti liderleri seçimlerde iktidar olmaları halinde yapacaklarını da arada bir söylüyorlar. Buna “seçim vaatleri” deniyor ve aslında partiler için en önemli projeler bu vesilelerle gündeme getiriliyor. Ya da getirilmesi gerekiyor.

Bizim memlekette esas olan projeler değil sataşmalara dönüşen söz döğüşüdür. Ama yine de kimi aralıklarda projelerden de söz edilir. Tabii projeler ne kadar halk için ne kadar ideolojik kimlik içindir pek belli olmaz.

Ak Parti çılgın projelerden söz ederek “Hedef 2023” diyor. Beni çılgınlıklardan daha çok “2023” ifadesi ilgilendirdi. Neden mi? İzah edeyim.

2023 demek Cumhuriyetin yüzüncü kuruluş yıldönümü demek. Yaklaşık yirmi beş yıllık tek parti iktidarının başlamasının yıldönümü. Şapka giymeyenler için idamların yaşandığı, batılılaşmanın dayatıldığı, istiklal mahkemelerinin hüküm sürdüğü bir dönem…

O yüzden “Hedef 2023” demek iyi şeyler çağrıştırmıyor benim zihnimde. Ak Partinin seçim işlerine bakanlar bu isimlendirmeyle kime şirin görünmek istiyorlar anlamadım.

MHP “Hilal kart” diye bir şeyden söz ediyor. Kredi kartı değil diyor Bahçeli. Geri ödemesiz, icrası olmayan garip bir şey. Kartzedeliğin travmalara sebep olduğu bir memlekette Bahçeli’nin söyledikleri atlantis gibi bir şey.

Aslında bunun altının doldurulamayacağını iyi biliyor Bahçeli; ama işte dostlar alışverişte görsün misali bir proje…

Gelelim Kemal Beyin CHP’sine…

“Herkes rahat bir nefes alacak” diyor. Devlet birkaç milyon kişiye aylık 600 tl yardımda bulunacak. Böylece fakir alışveriş yapacak, esnaf kazanacak, üretici kazanacak.

Etro gömlek giyen Halkçı Kemal, asgari ücretin ne kadar olduğunu bilmiyor herhalde. Çalışmadan elde edilecek 600 TL varken milyonlarca kişinin bu paradan daha azı için gün boyu çalışmasının anlamsızlığını nasıl izah edecek?

Ben bunları düşünürken “Silivri rahat bir nefes alacak” cümlesine rastladım.

İşte şimdi her şey yerine oturdu. Evet, 600 TL meselesi bir şeylerin üstünü örtmek için kullanılıyor. Olur ya Kemal Bey birinci parti çıkarsa 600 TL yi ödeyememesine mazeret hazırdır. Hükümetin enkazını ayağa kaldırmak için ikinci bir döneme ihtiyacı olacaktır. Ama yargıda ve diğer bürokratik alanlarda yapılacak değişikliklerle gerçekten de Silivri rahat bir nefes alabilir.

Gelelim BDP’ye ve “Demokratik Özerklik” vaadine.

Sadece Pkk’nin hakimiyetini esas alan, içi tümüyle boş bir vaat. Süreç içinde uygulamalarda demokrasinin d’sine rastlamak imkansızken, yerel bazda imkanların artması ile gücün nasıl zalimce kullanılabileceğini de öngörmek zor değil.

Molotof’a, tehdit ve hakarete dayalı bir demokrasi… İplerin İmralı’da kontrol edildiği bir kukla oyunu…. İşin komik tarafı adına da demokrasi diyorlar.

Bu arada Kılıçdaroğlu’nu CHP’nin başına getiren mühendislik çalışması BDP-CHP’yi aynı Kemalist çizgide buluşturuyor. Kürtleri inkar eden, katliamlar yapan CHP zihniyeti ile bir bahar yaşanıyor gibi.

Seçim 12 Haziran’da ve nelerin değişeceğini hep bereber göreceğiz inşaallah. Siz bir şeylerin değişeceğine inanıyor musunuz?