Memur-Sen Gaziantep Şubesi tarafından “10 Aralık İnsan Hakları Günü” dolayısıyla Gönüllü Kuruluşlar Platformu’nun desteğiyle bir basın açıklaması düzenlendi.

Memur-Sen Gaziantep Şubesinin hizmet binasında gerçekleştirilen basın açıklamasına Memur-Sen'e bağlı sendikaların başkanları ve üyeleri katıldı.

Burada basın açıklamasını okuyan Memur-Sen Gaziantep Şube Başkanı Ahmet Gök, emperyalistlerin İslam ülkelerine yönelik gerçekleştirdiği katliamlara ve Müslümanlara uyguladığı zulümlere dikkat çekti.

Gök, İslam coğrafyası başta olmak üzere dünyadaki zulümlere, katliamlara ve insan hakları ihlallerine dikkat çekerek, bütün vicdanlı insanları, erdemli hareketleri, insanlığın ortak paydasında mazlumlarla dayanışmaya davet etti.

 

 “Dünyada 66 ülkede savaş ve çatışma yaşanıyor”

ABD, Rusya, Çin, AB, siyonist terör rejiminin, siyonizmin ve küresel emperyalizmin, insanlığa ve İslam dünyasına karşı acımasız bir savaş yürüttüğüne dikkat çeken Gök, “Küresel emperyalizm nedeniyle küresel yoksulluk ve açlık büyürken, iç savaşlar ve insani krizler derinleşiyor. Bugün ‘10 Aralık İnsan Hakları Günü’ymüş. Bugün dünyada 66 ülkede savaş ve çatışma yaşanırken ölen her 4 kişiden 3'ünü siviller oluşturuyor. 2018 yılında savaş ve çatışmalarda 12 binden fazla çocuk yaşamını yitirdi. BM’nin tespitlerine göre geçen yıl ölen ve yaralanan 24 binden fazla çocuğa karşı da ağır hak ihlallerinin nedeni, çocukların savaşçı olarak kullanılması, cinsel şiddete maruz kalması ve hastane ya da okullara saldırılar düzenlenmesi olarak karşımıza çıkıyor.” dedi.

“70 milyon insan mülteci durumunda yaşıyor”

Emperyalizmin kurduğu ve koruduğu terör örgütlerinin saldırıları sonucu 2018 yılında 16 bin kişinin hayatını kaybettiğini anımsatan Gök, Nitekim PKK, YPG ve IŞİD gibi terör örgütlerinin de arkasında bu güçler var. Dünyada açlık, yoksulluk ve savaşlar nedeniyle 70 milyon insan mülteci durumunda yaşıyor. Batı’da yükseltilen ırkçılık ve göçmen düşmanı politikalar, göçmenlere sistematik saldırılarla hatta Yeni Zelanda’da olduğu gibi büyük katliamlarla sonuçlanıyor. İslam dünyası ise Sykes-Picot düzeniyle birbirine düşman kılınmış, etnik, dini, mezhebi fay hatlarıyla tuzaklanmış olmanın ağır sonuçlarını yaşıyor.” ifadelerini kullandı.

Gök, Filistin halkının 70 yıldan fazla bir süredir siyonist işgal güçlerinin sistematik soykırımına maruz kaldığını belirterek, Mescid-i Aksa’nın işgal edilmiş ve yıkım tehdidi altında olduğunu belirtti.

“Suriye kan gölüne döndü”

Emperyalist ABD’nin, koalisyon güçlerinin, Rusya ve Esed rejimi ile destekçilerinin saldırıları sonucu 9 yıldır iç savaşın devam ettiği Suriye’nin kan gölüne döndüğüne dikkat çeken Gök, “Yüzbinlerce kişinin öldüğü ve 5 milyon 700 bin kişinin ülkesini terk etmek zorunda kaldığı Suriye’de, ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri Eylül 2014’ten bu yana 900’ü çocuk ve 700’ü kadın olmak üzere 3 binden fazla sivili katlederken, Rusya da Eylül 2015’ten bugüne yaklaşık 2 bini çocuk 7 binden fazla sivili katletti. Esed rejimi ise 2011'den bu yana 173'ü çocuk 14 bin 131 kişiyi işkencelerde öldürdü. 2018'de Suriye’de bin 437'si çocuk olmak üzere 19 binden fazla insan yaşamını yitirdi.” şeklinde konuştu.

Mısır’da Sisi cuntasının hapishanelerinde her yaştan kadın ve erkek binlerce kişinin işkence ya da kötü koşullar nedeniyle hayatlarını kaybettiğini ifade eden Gök, cunta rejiminin tiyatroya dönüşmüş olan sözde yargılamalarla bu insanları idam ettiğini belirterek, yakınlarının ve avukatlarının görüşmelerine izin verilmediğini, sözde demokrat Batı’nın ikiyüzlülüğünün, Mısır’da yaşananların dünya kamuoyunda tartışılmasını bile engellediğinin altını çizdi.

“Komünist Çin rejimi soykırım yapıyor”

Komünist Çin rejiminin, İspanyolların Endülüs’te yaptığı fiziki ve kültürel soykırımın bir benzerini Doğu Türkistan’daki Müslüman Uygurlara karşı gerçekleştirdiğini belirten Gök, “Tesettür başta olmak üzere oruç, hac ve benzeri ibadetler bile yasaklanmış durumdadır. Özellikle de kadınlar uydurma sebeplerle tutuklanıp çeşitli taciz ve işkencelere maruz kalıyorlar ve 28 toplama kampında tutulan bir milyondan fazla Uygur Türkü, ideolojik programlarla kültürel, dini ve etnik yönden de asimile ediliyor. Kampların dışında kalanlar ise evlerine yerleştirilen ve birlikte yaşamak zorunda bırakıldıkları Çinli erkekler üzerinden baskı görüyor. Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin birden fazla çocuk sahibi olması yasak. Eğer birden fazla çocuk sahibi olunursa aileye ödeme imkânı olmayan çok yüksek meblağda para cezası veriliyor ve baba tutuklanıp en ağır şekilde cezalandırılıyor. İşkence ve idam cezası karşısında Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin hiçbir hak arama imkânı da bulunmuyor.” diye konuştu.

“Son 25 yılda savaşlarda 12,5 milyon Müslüman yaşamını yitirdi”

Yemen'deki çatışmalarda bugüne kadar on binlerce kişinin hayatını kaybettiğini, milyonlarca kişinin de açlıkla boğuştuğunu, açlık nedeniyle 5 yaş altı 85 bin çocuk öldüğünü belirten Gök, şunları söyledi:

“Arakan halkı dünya tarihinde ender görülen bir soykırıma maruz kalırken, Keşmir 70 yıldır kanayan yara olmaya devam ediyor. Afganistan’da binlerce kişi ABD tarafından katledilirken, Pakistan’da siviller ABD’nin saldırılarına uğruyor. Libya’da emperyalist güçler BM’nin tanıdığı meşru yönetime karşı Hafter güçlerini destekleyerek bir iç savaşı körüklüyor. Orta Afrika, Sudan, Irak, Somali, Çeçenistan ve diğer birçok İslam ülkesinde emperyalizmin ve işbirlikçilerinin sebep olduğu ağır insan hakları ihlalleri, ölümcül saldırılar yaşanıyor. Son 25 yılda savaşlarda 12,5 milyon Müslüman yaşamını yitirdi. Bu küresel çaplı soykırımın müsebbibi ya da faili emperyal sömürü düzenidir.”

“BMGK gibi yapılar, mağduru değil mağruru, mazlumu değil zalimi koruyor”

Gök, küresel medya ağının, bu vahşet tablosunu örterek gerçekleri tersyüz etmeye ve emperyalizmin mütecaviz politikalarını haklı çıkarmaya çalıştığını belirterek, “BMGK gibi uluslararası yapılar, mağduru değil mağruru, mazlumu değil zalimi koruyarak hegemonik düzenin bekçiliğini yapıyor ve Uluslararası Ceza Mahkemesinin Mavi Marmara soruşturma dosyasını, 'suçun UCM'de yargılanacak ağırlığa ulaşmadığı' gerekçesiyle üçüncü kez kapatma kararı alması bunun son örneğidir.” dedi.

“İnsanlığa karşı suç işleyenlerden er ya da geç hesap soracağız”

Memur-Sen olarak, dünyanın yaşadığı insani krizin arkasında siyonizm ve emperyalizmin sömürü düzeninin olduğunu bildiklerini ve bunu en üst tonda ifade ettiklerini belirten Gök, “İnsanlığın zulümden kurtuluşunun, ezilen toplumların ve İslam dünyasının birlik, beraberlik ve dayanışmasından geçtiğine inanıyoruz. Bizler, Memur-Sen olarak Dünya İnsan Hakları günü münasebetiyle, bütün vicdanlı insanları, bütün erdemli hareketleri insanlık ortak paydasında mazlumlarla dayanışmaya davet ediyoruz. Buradan bütün dünyaya haykırıyoruz; dünyanın neresinde olursa olsun mazlumların yanında zulme karşı durmaya devam edeceğiz. Emperyalizmin sömürü düzenine karşı direniş ateşini her koşulda harlamayı sürdüreceğiz. İnsanlığa karşı suç işleyenlerden er ya da geç hesap soracağız.” diye konuştu.

“Zalimler için yaşasın Cehennem”

Gök, “Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak. Hâlbuki biz sussak, tarih susmayacak. Tarih sussa, hakikat susmayacak.  Onlar sanıyorlar ki, bizden kurtulsalar mesele kalmayacak. Hâlbuki bizden kurtulsalar, vicdan azabından kurtulamayacaklar, vicdan azabından kurtulsalar, tarihin azabından kurtulamayacaklar. Tarihin azabından kurtulsalar, Allah'ın (Celle Celaluhu) gazabından kurtulamayacaklar. Biz vicdanın sesiyiz. Bütün sesleri sustursalar da vicdanın sesini susturamazlar. Tarihe ve insanlığa karşı sorumluluğumuz gereği susmayacağız. Mısır, Suriye, Doğu Türkistan ve Filistin zindanlarındaki kardeşlerimiz özgür oluncaya, dökülen kanlar duruncaya kadar mazlumların sesi, çığlığı olacağız. Kahrolsun küresel emperyalizm, yaşasın zulme karşı direnişimiz ve zalimler için yaşasın Cehennem!” şeklinde konuştu.

Basın açıklaması yapılan dua ile sona erdi. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)