Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Liderler Zirvesi için geldiği Londra'da Old Billingsgate binasında İngiltere'deki Türkiye vatandaşları ve Müslüman toplumuyla bir araya geldi.

Burada bir konuşma yapan Erdoğan, vatandaşları selamladı ve "Buradan, sizlerin aracılığıyla kalpleri bizimle atan Asyalı, Afrikalı, Türkistanlı, Keşmirli, Arakanlı, Yemenli, Libyalı, Suriyeli mazlumlara selamlarımı gönderiyorum. İlk kıblemiz Kudüs'e canları pahasına sahip çıkan Filistinli kardeşlerime aynı şekilde muhabbetlerimi iletiyorum." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemizin içinden geçtiği bu kritik dönemde dualarınızın, desteklerinizin daima bizimle olduğunun farkındayım. Bir kısmınız eğitim için, bir kısmınız rızkı için, bazılarınız ise ülkemizin vesayetle boğuştuğu dönemlerde kendine daha iyi, daha özgür bir hayat kurmak için bu topraklara hicret ettiniz. Buraya gelirken geride gözü yaşlı ailelerinizi, dostlarınızı, sizi canından ayrı görmeyen sevdiklerinizi bıraktınız." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayın 12'sinde İngiltere'de seçimlerin yapılacağını anımsatarak, "Bu seçimde burada az önce başkanımızın da ifade ettiği gibi belirleyici rol oynamalısınız ve oynayacağınıza inanıyorum. Ülkem ve milletim adına her birinize tek tek teşekkür ediyorum. Rabbim sizleri her türlü sıkıntıdan muhafaza buyursun diyorum." ifadelerini kullandı.

"Türkiye emin ellerde"

Türkiye'nin emin ellerde, emniyet, huzur ve barış içinde olduğunu dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bugün 17 yıl öncesine göre çok daha güçlü bir Türkiye var. Bugün üzerinde rahatça oyun oynanan değil, bölgesinde oyun kuran, oyun bozan kararlı bir Türkiye var. Bugün birkaç milyar dolar için el açan değil, dünyada milli gelire oranla en fazla insani yardım yapan cömert bir ülke var. Bugün 2002'ye göre ekonomisini 3,5 kat büyütmüş, kişi başı milli gelirini 3 bin 500 dolardan 9 bin 700 dolara çıkarmış, ihracat rakamlarında her sene rekora koşan bir Türkiye var. Bugün, duble yollarla, köprülerle, hızlı tren hatlarıyla, tüneller, kavşaklar, köprülerle, viyadükler, dünyanın ilk üç sırasındaki en büyük havalimanlarıyla, Asya'yı Avrupa'ya bağlayan yeni gerdanlarıyla ulaşım altyapısını tamamlamış bir Türkiye var. Bugün, Ege'de, Karadeniz'de, Doğu Akdeniz'de haklarını savunan, menfaatlerini koruyan, donanması güçlü bir Türkiye var. Bugün, kendine sığınan 4 milyonu aşkın mazlum ve mağdura kucak açan, onlara sahip çıkan bir Türkiye var."

Dünyanın hiçbir yerinde Türkiye'den başka bu kadar mülteciye tek elde ev sahipliği yapan bir başka ülke bulunmadığını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bu 4 milyon mültecinin içinde yaklaşık 3 milyon 250 bini Arap, 350 bini Kürt, kalan diğerleri ise bunun içinde Ezidi var, Keldani var, Arami var. Bütün bunlara hiçbir ayrım yapmaksızın bunları besleyen bir Türkiye var. Tabii önemli olan bir şey var. Peki Avrupa Birliği ne yaptı? Avrupa Birliği şu ana kadar söz verdiği halde sadece 2016'da '3 artı 3 yani 6 milyar avro destek vereceğim' dediği halde ne yazık ki sadece 3 milyar avro uluslararası STK'ler vasıtasıyla Kızılayımıza, AFAD'a vesaire verdiği destek var. Yani bu para bizim milli bütçemize girmiyor. Bizim yaptığımız ne? Şu ana kadar 30 milyar doları aştı yaptığımız oradaki yatırımlar. Türkiye'nin farkı bu."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün kendi milli güvenliği için hiç kimsenin icazetini aramadan operasyon düzenleyen, dış politikası bağımsız bir Türkiye var." ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Tabii herkes bize akıl veriyor, 'Sizin Suriye'de ne işiniz var', bize diyorlar ki; 'Suriye'den ne zaman çıkacaksınız'. Tabii bizim onlara verdiğimiz tek cevap var; Sizin Suriye'de ne işiniz var? Suriye'ye sınırınız var mı? Yok. Peki ne işiniz var? 10 bin kilometreden oraya geliyorsun, 3 bin, 5 bin kilometreden oraya geliyorsun ama bizim 911 kilometre sınırımız var. Bu teröristler, bu YPG/PYD, DEAŞ, PKK bütün bunlar havan toplarıyla, füzelerle her an sınıra, bütün sınır şehirlerimize atışlar yapıyorlar. Biz şehitler veriyoruz, bizim yaralılarımız var ve bütün bunlar karşısında biz eli bağlı neyi bekleyeceğiz? Evet biz oradayız, orayı bu teröristlerden temizleyene kadar oradan çıkmayacağız. Şunu çok açık ve samimi söylüyorum; Bizim Suriye'nin topraklarında gözümüz yok ama gözü olanlar lütfen terk etsinler."

Kendilerinin sadece 82 milyonun güvenliğini değil yurt dışında yaşayan 6,5 milyon vatandaşının da haklarını savunan diplomasisi güçlü bir Türkiye olduklarını vurgulayan Erdoğan, "Bütün bunlar Türkiye'nin kendine güvendiğinin, kendine inandığının, uzun yıllar sonra potansiyelini yeniden harekete geçirdiğinin işaretleridir. Hiç şüphesiz bu başarıların tamamı hepimizindir, hepimizin eseridir. Bu başarı, öncelikle devletine, iradesine, demokrasisine 15 Temmuz gecesi olduğu gibi gerektiğinde istiklal ve istikbaline canı pahasına sahip çıkan aziz milletimizin başarısıdır. Türkiye bu noktalara tam bir seferberlik ruhuyla hareket ederek geliyor. Sizlerden kalbinizi ferah tutmanızı istirham ediyorum, sizlerden Türkiye'ye inanmanızı, devletinize güvenmenizi istiyorum." ifadesini kullandı.

Recep Tayyip Erdoğan, toplantı için daha büyük bir salon bulunamadığını ve bu nedenle yaklaşık bin vatandaşın dışarıda olduğunu, içeride de bazı vatandaşların ayakta kaldığını belirterek, helallik diledi.

 "Tuzakların hepsi çöküyor"

Türkiye'nin hem kendi bekasını hem de bölgesinin istikbalini garanti altına alacak adımları kararlılıkla attığına işaret eden Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:

"Türkiye'nin gayretleriyle merkezinde çatışma yerine dayanışmanın, zulmün yerine adaletin, kavga yerine barışın olduğu yeni bir dünya kuruluyor. Silah üzerinden, ölüm üzerinden, acı, kan, baskı ve tehdit üzerinden ülkemize kurulan tuzakların hepsi çöküyor. Türkiye'yi terörle, şantajla terbiye edeceklerini zannedenler, hedeflerine ulaşamamanın mahcubiyetini yaşıyor. 82 milyon tam bir dayanışma içinde huzuruna huzur katarak, kardeşliğini pekiştirerek kutlu yolculuğunu devam ettiriyor." 

 Erdoğan, "Buradaki mevcudiyetinizle sizler, ülkelerimiz arasında beşeri bir köprü kuruyorsunuz. Bugün 15-20 sene öncesine kıyasla bu ülkede çok daha etkin, çok daha organize bir diasporaya sahibiz. Türk toplumu, Türkiye ve Birleşik Krallık arasındaki ilişkilerin gelişmesi noktasında da kritik rol oynuyor. Vatandaşlarımızın özellikle ticari hayatta giderek daha da fazla varlık göstermeleri bizleri gururlandırıyor." şeklinde konuştu.

"Turizm rakamları katlanarak artıyor"

Turizm rakamlarının da her sene katlanarak arttığına dikkati çeken Erdoğan, 2018 yılında Birleşik Krallık'tan 2 milyon 250 bin turisti misafir ettiklerini, bu yılın ilk 10 ayında bu rakamın yüzde 13,5 artışla 2 milyon 443 bine ulaştığına değindi.

İslam'ın ''barış'' anlamına gelen Arapça "silm" kelimesinden doğduğunu hatırlatan Recep Tayyip Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"İslam, barış dinidir. Barış dini olan dinimize asla terörü yaklaştıramazsınız ve terörün yanına sıfat olarak İslam'ı koyamazsınız. Bu ifadeyi kullananları, kusura bakmasınlar ben de lanetliyorum. Bunlara şunu sormak lazım; Yeni Zelanda'da 51 Müslüman'ı namaz esnasında şehit edenler kimdi? Hristiyan. Biz diyor muyuz Hristiyan terörist? Böyle bir şey kullandık mı? Kullanmadık, kullanmayız da. Niye? Bizim dinimiz İslam buna da müsaade etmez. Önce dinlerimiz arasındaki ilişkilerin nasıl barışık hale geleceğini konuşalım. Maalesef şu anda dünyada hala saygın ülkelerin saygısız bazı liderleri 'İslami terör' ifadesini kullanıyor. Bu olamaz. Bunu kabullenmemiz mümkün değil. İkili görüşmelerimizde de 'Bu ifadeleri kullanmayın. Siz, bizi yaralıyorsunuz.' diye defaatle söyledik, söylüyoruz."

Erdoğan, İslam dininde zulmün bulunmadığına dikkati çekti.

Erdoğan, "Çocuklarımızın ve gençlerimizin kendi dillerini ve kültürlerini öğrenmesi, ana vatanlarıyla bağlarını koruması önemlidir. Bu entegrasyonun önünde asla bir engel değildir. Küreselleşme çağında kişinin kendini birden fazla ülkeye ait hissetmesi gayet doğaldır. Esas itiraz edilmesi gereken, bir göçmenin yaşadığı topluma entegre olabilmek için köklerini inkar etmesini beklemektir." şeklinde konuştu.

Erdoğan, asimilasyon çabalarının şu ana kadar dünyanın hiçbir ülkesinde sonuç vermediğini vurgulayarak, bir göçmen grubunun içinde yaşadığı toplumla bütünleşebilmesi için öncelikle o toplumun bu göçmenleri kabul etmesi, onların haklarına saygı göstermesi gerektiğine işaret etti.

Bu konuda Birleşik Krallık'ın birçok Batılı ülkeye örnek olabilecek kuşatıcı bir anlayışa sahip olduğunun altını çizen Recep Tayyip Erdoğan, "Ziyaretimiz vesilesiyle yarın hizmete açacağımız Cambridge Camisi, bu bakış açısının sembollerinden biri olacaktır. Türkiye Diyanet Vakfı'mızın katkıları ve Yusuf İslam kardeşimizin çabalarıyla vücut bulan camimizin, sizlerle beraber bu topraklarda yaşayan tüm Müslümanların gurur kaynağı olacağına inanıyorum." ifadelerini kullandı.

Son dönemde Avrupa genelinde ırkçılık, ayrımcılık, antisemitizm ve İslam düşmanlığının da arttığına işaret eden Erdoğan, "Aşırı sağcı hareketlerin hedefinde çoğunlukla Müslümanlar ve Türk toplumu bulunuyor. Son Avrupa Parlamentosu seçimleri, Avrupa'da kimlik siyasetinin giderek baskın hale gelmekte olduğunu bir kez daha göstermiştir. Bunda şüphesiz tarihi ön yargıların rolü büyüktür. Medya ve kimi siyasetçiler de sorumsuz açıklamalarıyla bu ön yargıları derinleştirmiştir." diye konuştu.

Kültürel ırkçılık dalgasından herkesin olumsuz etkilendiğini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Kısa süre önce Londra Metrosu'nda Musevi baba ve evladını hedef alan tacize Libyalı Müslüman bir hanım kardeşimizin verdiği cesur tepki, bu gerçeği bir kez daha ortaya koymuştur. Neonazi örgütler, bugün insanlık için, insanlığın barış, huzur ve geleceği için en az DEAŞ kadar, PKK kadar tehlikelidir. DEAŞ, El Kaide gibi örgütlere karşı sergilenen kararlılık, muhakkak bu yapılara karşı da gösterilmelidir. Bu problemi görmezden gelmenin, hafife almanın, çok daha kötüsü kısa vadeli siyasi kazanımlar uğruna büyütüp beslemenin hiç kimseye faydası yoktur, olmayacaktır."

Erdoğan, şu bilgileri verdi:

"Sizlerden, bu ülkedeki özgürlükleri suistimal eden PKK-YPG'li teröristler ile FETÖ'cü alçaklara meydanı bırakmamanızı istiyoruz. Lütfen muhataplarınıza bu ihanet çetelerinin gerçek yüzünü anlatınız. Bu yapılara karşı gösterilen tahammülden, Birleşik Krallık'ta yaşayan bir Türk olarak duyduğunuz rahatsızlığı dile getiriniz. Bu örgütlerin Birleşik Krallık'ın da düşmanı olduğunu, zira terörün millet ya da devlet farkı gözetmeyen ve insanlığı tehdit eden bir bela olduğunu vurgulayınız. Elbette bu süreçte birilerinin bizi çekmek istediği tuzağa asla düşmeyiniz. Terör örgütlerinin fanatizminin, bilhassa da gençlerimizin heyecanını yönlendirmesine lütfen göz yummayınız. Dünyaya örnek olan engin Müslüman hoşgörüsünü hiçbir zaman yitirmeyiniz. Çevremizdeki haksızlıklarla mücadele ederken, hukuk, demokrasi ve meşruiyet zemininden kesinlikle ödün vermeyiniz. Sizler hak ve adaletin sözcüsü olursanız, terör destekçilerinin yalan ve iftiraları boşa çıkacaktır. Türkiye Cumhuriyeti devleti bu çabalarınızda her zaman yanınızdadır."

Kaynak, AA