Molla A. Bari Hocamız anlatmıştı: “Bizim oralarda çobanlar, sabahları hayvanları otlatmaya götürürken, ellerindeki bir kapla da köy evlerinden yemek toplarlar. Çoban her evden ne verilirse yiyecek olarak, hepsini bu kaba koyar. Kimi ayran verir, kimi pilav, kimi çorba, kimi makarna…Verilen yemeklerin bir tek kapta toplandığı bu yeni karışım yemeğe “şorba-ye gawan”(çoban çorbası)derler. Bazen çobanın kabındaki yemek; acısı, tatlısı, tuzlusu-ekşisiyle uygunsuz ve muzur bir karışıma dönüştüğü için, çobana zarar verirdi. Öğle öğünü olarak bu yemekten yiyen çoban, akşamlara kadar sancılar çeker. Bu sancıların acıları içinde saatlerce kıvranırdı…”

 

Makalenin devamını okumuk için tıklayınız