Mecliste ki 114 milletvekili tarafından 7070 sayılı ve 1 Şubat 2018 tarihli "Olağanüstü Hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması" hakkında ki kanunun iptal başvurusu hakkında Anayasa Mahkemesi (AYM) kararını verdi.
AYM, OHAL sonrası alınan kararlardaki 11 maddeye yapılan itirazların beşi red edilip diğer itirazların da karara bağlanmasına lüzum olmadığına hükmetti. AYM, memuriyete girişte "güvenlik soruşturması şartı" arayan düzenlemeyi de iptal etti.
MAZLUMDER Diyarbakır Şube Başkanı Avukat Mahmut Aytekin, konuya ilişkin İLKHA'ya yaptığı açıklamada, güvenlik soruşturması ve arşiv kaydı uygulamasının daha öncede düzenlemede olduğunu hatırlattı.
15 Temmuz’dan sonraki süreçte güvenlik soruşturmalarının alanı genişletildiğini, bu alan değiştirmesinden sonra yapılan güvenlik soruşturmasının sadece bireysel olarak değil aileyi ve yakın çevreyi de kapsayan bir güvenlik soruşturmasının başladığını belirten Aytekin, "Bu da tabi kişilerin işlemediği, daha doğmadan önceki olan olaylar sebebiyle mağdur olmalarına yol açtı. Bize başvuranların genelde; anne, baba, kardeş ya da yakın arkadaşının başından geçen olay sebebiyle işe alınmama şeklinde oldu. Genel anlamda da kamuya yansıyanlar bunlardı." ifadelerini kullandı.
"Yapılan düzenlemeler ile kurullarda görev alan kişiler görevlerini kötüye kullandı"
Aytekin, "Kurullarda görev alan kişilerin herhangi hukuki ve cezai sorumluluğunun olmaması yönünde bir düzenleme yapıldı. Bu düzenleme sebebiyle kişiler, görevlerini kötüye kullandılar. Nasıl kullandılar? Aslında hiçbir şekilde memur olmasında engel olmayan bir kişiye; sırf onu sevmediği, geçmişte bir problem yaşadığı için ya da ondan uzak olduğu için problemler yaratmaya başladılar ve kurum kanaati ile işlerine son verdiler. Bu düzenleme halen duruyor. Anayasa Mahkemesinin aldığı bu karar bunun önünü açmıyor.O düzenleme ile ilgili herhangi bir karar verilmeden önce bunların yargılanması mümkün değil ama bu düzenleme bize gösteriyor ki AYM o düzenlemeyi de muhtemelen iptal edecek ve dolayısıyla onların yargılanmasının önü açılmış olacak. Bu konuda ciddi mağduriyetler var." dedi.
"Öncelikli talebimiz bu kuruldaki kişilerin bütün kararları gözden geçirilerek yeniden değerlendirilsin."
Güvenlik soruşturmalarının en büyük sıkıntısının 'adalet' olduğunu vurgulayan Aytekin, "Dolayısıyla insanlar devlete yönelik bir tepki içine girdiler. Bazen devletin de istemediği ve devleti de aşan durumlar oldu. Çünkü 'kurum kanaati' şeklinde bir nevi devleti de aldatanlar oldu. Öncelikli talebimiz bu kuruldaki kişilerin bütün kararları gözden geçirilerek yeniden değerlendirilsin." şeklinde konuştu.
"Kayıtlar belli bir süre sonra tamamen yok edilmelidir"
Arşiv kayıtlarının olumsuz etkilerine dikkat çeken Aytekin, "Arşiv kaydı tutma yani fişleme dediğimiz olay geçmişte de hep var olan bir sorundu. Türkiye aslında, onları 2010’lu yıllarda ‘sileceğini’ vaat etmişti. Ancak 15 Temmuz’dan sonra ortaya çıktı ki, bu kayıtlar silinmemiş ve halen devlet arşivinde kalıyormuş. Dolayısıyla 28 Şubat sürecinde fişlenen kişi, zaman içerisinde tamamen değişmiş olmasına rağmen, sanki halen o görüşteymiş gibi ve devlete karşı bir faaliyeti varmış gibi değerlendirilerek karşı olmuş olduğu darbecilerin yanında olmuş oluyor ve o da bir darbeci muamelesi görüyor. Geçmişte zaten bir mağduriyeti vardı ve ikinci kez mağdur oldular. Doğrusu, bu arşiv kayıtlarının tamamen silinmesidir. Çünkü bunlar sonsuza kadar sizin önünüze gelirse bütün geleceğiniz ipotek altına alınmasıdır. Sadece sizin değil ailenizin de ipotek altına alınmasıdır." diye konuştu.
"AYM bir nevi yeniden bir düzenleme yapılması istedi"
Aytekin, "AYM aldığı bu kararda aslında şunu diyor; ‘Güvenlik soruşturması ve arşiv kaydı yapılabilir ama bunun sınır ve çerçeveleri düzenleyecek olan Meclis'tir. Siz bunu idarenin takdirine bırakamazsınız.’ Mevcut düzenleme bunu idarenin takdirine bırakıyor. İdare de bunu çok geniş ve kötüye kullanıyor. Bu kötüye kullanımını iptal ederek AYM, bir nevi yeniden bir düzenleme yapılmasını istedi. Siz göreve alacağınız bir kişinin geçmişte bir hırsızlık, yüz kızartıcı bir suç işleyip işlemediğine mutlaka bakmanız lazım. Ama burada çizeceğiniz çerçeve birey temelli olacak, o kişinin yapıp ettiklerinin değerlendirilmesi olacak. Geniş anlamda aile ve çevrenin olmaması lazım. İnşallah bu düzenleme ile yeniden bir düzenleme yapılıp bu mağduriyetler giderilecek." değerlendirmesinde bulundu.
"Savunmanın hazırlanabilmesi için avukat-müvekkil görüşmesinin gizli olması gerekir"
En başından beri avukatlar olarak müvekkil görüşmesinin kayıt altına alınamayacağını dile getirdiklerini aktaran Aytekin, "Ancak bunu ısrarla yapmak istediler. Bazı yerlerde kayıtlar alındı, bazı yerlerde de teknik imkân olmadığından dolayı görüşme esnasında bir infaz koruma memurunun hazır bulundurulması şeklinde yapıldı. Bunun iptal edilmesi çok önemli. Çünkü savunmanın hazırlanabilmesi için avukat-müvekkil görüşmesinin gizli olması ve bunun da gizli olduğuna kişilerin güvenmesi lazım ki kendilerini doğru bir şekilde ifade edebilsinler ve hakkaniyet ortaya çıksın. Bunu ihlal ettiğiniz anda artık adalete olan güven sarsılır. Kişiler kendilerini rahat ifade edemezler. İşin bir diğer tarafı da avukatı oradan yasaklayarak peşin olarak ‘muhtemelen sen teröristsin, buradan aldığın bilgileri örgüte aktaracaksın’ diyerek onu devlet nezdinde terör sıfatına haiz biri olarak görmeye başlıyorsunuz ki bu da masumiyet karinesini açıkça ihlal etmektir." diye konuştu.
Vatandaşlar yeniden yargılanmak için talepte bulunmalı
Aytekin, ""AYM kararından sonra tüm mahkemeler kararlarını gözden geçirmeli, vatandaşlar eğer bu konuda verilmiş kararlar varsa yeniden yargılanma için talepte bulunmalı ve tüm kararların yeniden incelenip bu karar çerçevesinde değerlendirerek yeni bir karar vermesi lazım. Aksi halde mağduriyetler giderilmemiş olacak. AYM kararları bağlayıcıdır. Tüm vatandaşlara bizim çağrımız eğer dosyaları karara çıkmışsa yeniden yargılanmak için başvursunlar." ifadelerine yer verdi. (Ramazan Zeren, Ramazan Kösedağ- İLKHA)