Doğruhaber
İmam Şafiî (r.a.), El-Ümm adlı kitabında demiştir ki, cuma gecesinde de, Kehf sûresini okumak müstehabdır.
Ebû Hüreyre´den (r.a.) rivayet edildiğine göre; Rasûlullâh (s.a.v.), cuma günü zikirde bulunup şöyle dedi: “Cumada bir vakit vardır ki, Müslüman bir kul, namaza dururken, Allah (c.c.)’den bir şey ister de, o vakte rast gelirse, muhakkak o istediğini ona verir. (Buharî, Müslim, Muvatta, Nesâî) Sonra eliyle işaret ederek o vaktin çok az bir zaman olduğunu belirtti. Ashab-ı kiramdan çok kimseler, bu vaktin (cuma günü) ikindiden sonra olduğu görüşündedirler.
Ebû Musa El-Eş´âri´den (r.a.) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Rasûlullâh (s.a.v.)´in şöyle buyurduğunu işittim: “(Duaların kabul olduğu) o vakit, imamın (minberde) oturduğu vakit ile namazı tamamlayıncaya kadar olan zamandır. (Müslim, Ebû Dâvud)
Enes´den (r.a.) rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v.) buyurdu: “Kim, cuma günü sabahleyin sabah namazından önce şu sözleri üç defa söylerse, onun günahları deniz köpükleri kadar olsa bile, Allah onun günahlarını bağışlar: “Estağfirullahellezî lâ ilahe illâ huve´l-hayyu´l-kayyûmu ve etûbu ileyhi.” “O Allah´dan mağfiret dilerim ki, O´ndan başka hiç bir ilâh yoktur, ebedî hayat sahibidir, her işi idare edip ayakta tutandır. Ben O´na dönüp tevbe ediyorum.” (İbn-i Sünnî)
Hazreti Aişe´den (r.anha) rivayet edildiğine göre demiştir ki, Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim cuma namazından sonra yedi defa ihlâs sûresi ile Muavvizeteyn (Felâk ve Nâs) sûrelerini okursa, Allah onu diğer cumaya kadar kötülüklerden korur.” (İbn-i Sünnî)
(İmam Nevevi, El Ezkar)
CUMA NAMAZININ ÖNEMİ
Cuma namazı, bilindiği gibi cuma günü öğlenin vaktinde öğle namazının yerine kılman iki rekâtten ibarettir. Cemaatle kılınır, kıraati açıktan okunur ve öncesinde hutbe irad edilir. Cuma namazı farzdır, dört rekat ilk sünnet ve dört rek’at son sünneti vardır. İkisi de kuvvetli (müekked) sünnettir.
Cuma namazının şartları kendisinde topluca bulunan herkes için cuma namazı, farz-ı ayındır. Farz oluşu Kitap, sünnet ve ümmetin icmaı ile sabittir. Akıl da bunun delilidir.
Kitab-ı Kerim’de: “Cuma günü namaza çağrılığınızda derhal Allâh’ı zikretmeye koşun ve alışverişi bırakın (Cuma s. 9) buyurularak Allâh (c.c.)’u zikir için koşmayı emir, namaz için çağrılmaya bağlanmıştır.
Hadis-i Şerif’te: “Bilmiş olun ki, şu günümde, şu yerimde ve şu ayımda Allâh (c.c.) size cumayı, kıyamete dek sürecek bir görev olarak farz kılmıştır. Artık kim; hayatımda ya da ölümümden sonra, adil olsun, zalim olsun imanı varken, onu inkâr ederek ya da hakkını küçümseyerek terk ederse, Allâh (c.c.) onun iki yakasını bir araya getirmesin! Aklınızı başınıza toplayın, onun namazı olmaz! Gözünüzü açın, onun zekâtı olmaz! Dikkat edin, onun orucu da olmaz! Tevbe etmesi durumu müstesna. Çünkü tevbe edenleri Allâh (c.c.) bağışlar” buyurulmuştur.
Diğer bir Hadis-i Şerif’te de: “Kim özürsüz olarak, peşpeşe üç cumayı terk ederse Allâh (c.c.) onun kalbini mühürler ve Allâh (c.c.) kimin kalbini mühürlerse onu Cehennemin en derin tabakasına atıverir.” buyurulmuştu.