HÜDA PAR Genel Merkezi, yaptığı yazılı açıklama ile dış gündemi değerlendirdi. Yapılan açıklamada, İdlib’de çadır kampına düzenlenen saldırı ile ABD'nin yasa dışı Yahudi yerleşim kararlarına değinildi.
İdlib’de çadır kampına düzenlenen saldırı
Çadır kampına yönelik yapılan saldırının savaş suçu niteliği taşıdığı ifade edilen değerlendirmede, “Astana süreci içerisinde Rusya, İran ve Türkiye garantörlüğünde çatışmasızlık bölgesi ilan edilen İdlib’de çatışmalar ve sivillere yönelik saldırılar devam etmektedir. Son saldırılar, güvenlik nedeniyle evlerini terk ederek çadır kampına yerleşen sivillerin yaşamının da tehdit altında olduğunu göstermiştir. Yaşam şartlarının son derece ağır olduğu çadır kampına yönelik bu saldırı savaş suçu niteliği taşımaktadır.” ifadeleri kullanıldı.
Suriye savaşının sona erdirilmesi için bölge ülkelerinin inisiyatif alması gerektiğine dikkat çekilen değerlendirmede, “3 milyon sivilin hayatının tehdit altında olduğu İdlib’in mutabakata uygun olarak çatışmasızlık bölgesi olması ve yaklaşan kış şartlarında sivillerin yerleşim bölgelerine dönüşü ivedilikle sağlanmalıdır. Siyasi çözüm umudunun arttığı bu dönemde İdlib’de saldırılarını yoğunlaştıran Rusya’nın ve Suriye’de tekrar askeri varlığını arttırmaya başlayan ABD’nin vekâlet savaşının devamını arzuladıkları görülmektedir. Yüzbinlerce Suriyelinin hayatına mal olan ve bölgeye yayılan Suriye savaşının sona erdirilmesi için bölge ülkeleri daha fazla inisiyatif almak mecburiyetindedir. Aksi takdirde bedeli gün geçtikçe daha da ağırlaşacaktır.” diye kaydedildi.
ABD'nin yasa dışı Yahudi yerleşim kararları
“İşgal rejimi, 2011 yılından bu yana devam eden Suriye iç savaşını çıkarları doğrultusunda derinleştiren bir politika izlemiştir.” denilen dış gündem değerlendirmesinde şu ifadelere yer verildi:
“Bölge ülkelerindeki iç karışıklık ve kargaşadan yararlanan siyonistler işgal faaliyetlerini arttırmış, Suriye başta olmak üzere Lübnan ve Irak’a yönelik çeşitli saldırılarda bulunmuştur. İşgal rejiminin saldırıları; Filistin meselesinin siyonizmin lehine çözümü için başlatılan ‘yüzyılın antlaşması’ sürecinin bir parçası, ABD’nin Ortadoğu’da tekrar aktifleşen yoğun askeri varlığının ve bölge ülkelerinin işgal rejimiyle başlattığı normalleşme adımlarının bir sonucudur.
İşgal rejiminin, yeni yerleşim yerleri inşa etmesi bugüne kadar uluslararası herhangi bir yaptırımla karşılaşmamış aksine Trump’ın başkanlığındaki ABD ve diğer bazı devletler tarafından onaylanmıştır. İşgal rejiminin Filistin başta olmak üzere bölge ülkelerine yönelik saldırıları ABD ortaklığında yüzyılın ihanetinin uygulamaya koyulduğunun açık göstergesidir. Süreç, işgal faaliyetlerinin Filistin toprakları ile sınırlı kalmayacağını açıkça ortaya koymaktadır.”
İslam ülkelerinin yöneticilerine çağrıda bulunulan değerlendirmede, “Bütün İslam ülkeleri, İslam coğrafyasını siyasi ve ekonomik istikrarsızlığa sürükleyen işgal rejimi ile normalleşme faaliyetlerine derhal son vermelidir. İşgal rejimi Filistin topraklarından sökülüp atılmadığı müddetçe ne Filistin meselesi çözülür ne de Ortadoğu İslam Coğrafyasına huzur ve barış gelir. Bu nedenle bütün hesaplar işgal rejiminin bölgeden sökülüp atılması üzerine yapılmalıdır.” denildi. (Ramazan Casuk-İLKHA)