Eğitim-Bir-Sen Gaziantep Şube Başkanı Ahmet Gök, son zamanlarda eğitimcilere yönelik artan şiddete dikkat çekmek amacıyla basın açıklaması düzenledi. Sendikada düzenlenen basın açıklamasını okuyan Gök, eğitim çalışanlarına yönelen şiddetin toplumsal bir sorun haline geldiğini söyledi.
Eğitimciler olarak artık seslerinin duyulmasını ve mesajlarının da dikkate alınması çağrısında bulunan Gök, eğitimde şiddeti önlemek için ise Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere herkese sorumluluk düştüğünü belirtti.
“Toplumsal değerlerimiz erozyona uğruyor”
Eğitimcilere yönelik şiddeti önleyecek çözümün artık ertelenmemesini ve öğretmenlik mesleğinin de daha fazla örselenmemesini istediklerini ifade eden Gök, “Eğitimciye şiddet her geçen gün sayı olarak da artıyor. Farklı faillerle, yeni kulvarlar buluyor. En uzağında olması gereken yerlere bile giriyor, toplumsal bağlarımızı çözüyor ve geleceğimizi karartıyor. Toplumsal değerlerimiz erozyona uğruyor, insana saygı azalıyor ve hürmet ise yerini şiddete bırakıyor. Karakter eğiticisi, ruh işçisi, geleceğimizin mimarı öğretmenlerimiz, ince bir sanatı icra ederken kaba bir muameleye maruz kalıyor.” dedi.
“Son 2 yılda 94 öğretmen ve eğitim çalışanı şiddete maruz kaldı”
Görevi başında iken PKK tarafından katledilen, çeşitli saldırılar sonucu hayatını kaybeden ve yaralanan öğretmenleri hatırlatan Gök, eğitimcilerin çeşitli saldırılara maruz kaldığını belirterek, şunları söyledi:
“Aslında bizim kaybettiğimiz, sevgimiz, saygımız, merhametimiz, şefkatimiz, vicdanımız ve izanımızdır. Eğitim-Bir-Sen olarak yaptığımız araştırmada, son iki yılın fotoğrafı bile şiddet olaylarının nasıl giderek tırmandığını ve yaşananların ne kadar vahim olduğunu göstermektedir. Eylül 2017’den bugüne resmi eğitim kurumlarında 94 öğretmen ve eğitim çalışanı değişen tür ve düzeyde şiddet içerikli eyleme maruz kalmıştır. Şiddet eylemlerinin yüzde 78’i adli soruşturmaya konu edilmiştir. Bu eylemlerin yüzde 58’inin adli soruşturma ve kovuşturma süreci devam etmektedir. Sadece üç vakada tutuklama kararı verilerek sanık sanıklar tutuklu yargılanmıştır. Sonuçlanan kamu davalarında sadece 5 vakada mahkûmiyet kararı verilmiş, tamamında adli para cezasına hükmedilmiştir. Araştırma bulguları, eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin, bireysel eylemler olmaktan çıkıp yaygın bir sorun haline geldiğini ortaya koymaktadır. Eğitim çalışanlarına yönelen şiddetin genel ve yaygın bir görünüm arz etmesi, psikolojik ve sosyolojik kökenleri olan toplumsal bir sorun haline geldiğini göstermektedir.”
“Eğitimde şiddeti önlemek için herkese sorumluluk düşmektedir”
Şiddeti önleyecek önemli bir aktör olması gereken eğitimcilerin şiddetin mağduru durumuna geldiğini belirten Gök, “Eğitimcinin itibarını daha da artıracak, konumunu güçlendirecek, onu tehlikelere karşı koruyacak tedbirleri artık almak zorundayız. İşte tam da burada meslek kanununa ne kadar büyük bir ihtiyaç olduğu açığa çıkmaktadır. Eğitimci, şiddete karşı yasal güvenceyle korunan ve kendisi bizatihi şiddeti önleyen, eğitim ise şiddeti ortadan kaldıran bir enstrüman olmalıdır. Bunun için, yetkili kişi ve kurumlardan sivil toplum kuruluşlarına kadar toplumun tüm katmanlarına sorumluluk düşmektedir. Başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere, bütün eğitim camiasının, siyasiler, mülki idareler, aydınlar, gazeteciler, aileler bu konuda büyük bir aile olduğumuz şuuru ve duyarlılığı ile sorumlu davranmalıdır. Herkesi ilgilendiren ve herkesin ilgili olduğu bir meselede, toplumsal duyarlılık bilinci ve farkındalık oluşturmak için herkesin yapacağı bir şey mutlaka vardır, olmalıdır.” ifadelerini kullandı.
“Şiddete karşı etkili caydırıcılık sağlayacak yasal bir düzenleme yapılmalı”
Sendika olarak, şiddet sorununun kaynaklarını kurutacak çözümlerin mutlaka üretilmesi gerekliliğini her fırsatta dile getirdiklerini anımsatan Gök, bu kapsamda da 2018 yılının Mart ayında şiddete karşı etkili caydırıcılık sağlayacak yasal bir düzenleme yapılması talebiyle Türkiye genelinde tüm eğitim çalışanlarıyla birlikte imza kampanyası başlattıklarını ve 520 bin imza topladıklarını hatırlattı.
“Mevcut yasalar caydırıcı değil”
“Mevcut düzenlemelerin caydırıcı olmadığı, bilakis şiddeti beslediği artık görülmelidir” diyen Gök, “Sorun üreten bir sistem çare olamaz. Yapılması gereken, medeniyet değerlerimizi merkeze alan bir kültür seferberliğine ve eğitim programına geçmektir. Şu da bilinmelidir ki bir tek sebebi ve kaynağı olmayan şiddet, ancak topyekûn bir duyarlılık ve bilinçle önlenebilir. Varlık ve medeniyet iddiamızı sürdürmek istiyorsak, bu seferberliği başlatmaya ve başarmaya mecburuz. Yoksa pırıl pırıl olması gereken kalplerine attığımız karanlık kördüğümlerle hem çocuklarımıza şiddet uygulamış hem de onları şiddete yönlendirmiş olacağız.” uyarısında bulundu.
“Öğretmenlik Meslek Kanunu hazırlanmalıdır”
Gök, eğitim merkezli düzenlemelerin ciddi bir duyarlılık ve sorumlulukla yeniden tanzim edilmesinin gerekliliğine dikkat çekerek, öğretmenlik mesleğine itibar kazandırılması, tüm eğitim çalışanlarının ise saldırılara açık, korumasız, korunaksız ve güvensiz bırakılmaması çağrısında bulunarak, “Çünkü eğer kalıcı önlemler alınmazsa yarın çok geç olabilir.” dedi.
Öğretmen istihdamında farklı modellerden vazgeçilmesi, atamaların da kadrolu yapılması gerektiğini belirten Gök, sözleşmeli öğretmenlerin acil çözüm bekleyen parçalanmış aile görüntüsüne de bir son verilmesi ve ailelerin kavuşturulması, istihdamda güçlük çekilen yerlerde ise teşvik sisteminin hayata geçirilmesi ve mülakatla atama yönteminden de vazgeçilmesi gerektiğini ifade etti.
“3600 ek gösterge bir an önce hayata geçirilmelidir”
Eğitimcilerle ilgili taleplerini de dile getiren Gök, “Devlet, kaşıkla verdiğini vergi dilimi kepçesiyle geri almaktan vazgeçmelidir. Finans ve sermaye kesimine bol keseden destek, kamu görevlilerine ise gelir vergisiyle köstek olan yaklaşım terk edilmeli, memurun maaşını küçülten ve yükünü büyüten düşük matrah oyununa son verilmelidir ve vergi dilimi de en fazla yüzde 15’te sabitlenmelidir. 24 Haziran seçimleri öncesinde vaat edilen, Cumhurbaşkanlığı ikinci ‘100 Günlük Eylem Planı’nda ve ‘2023 Eğitim Vizyonu Belgesi’nde yer verilen 3600 ek gösterge, tüm eğitim çalışanlarını kapsayacak şekilde bir an önce hayata geçirilmelidir.”
“Okul bütçesi uygulamasına bir an önce geçilmelidir”
Eğitimdeki bir diğer problemin de okullara ödenek ayrılmaması probleminin olduğunu belirten Gök, “Eğitim kurumu yöneticilerinin hizmetlerine rağbet edilmesi gereken yerde onların töhmet altında bırakılmasını kabul etmiyoruz. Okulların temizlik, güvenlik, kırtasiye, bakım-onarım, hizmetli gibi en temel ihtiyaçlarını karşılayacak, eğitimcileri velilerle karşı karşıya gelmekten kurtaracak, yöneticilerin okulun esas işlerine yoğunlaşmalarına imkân sağlayacak okul bütçesi uygulamasına bir an önce geçilmelidir.”
“Atama ve yer değiştirme takviminin ürettiği sorunlara bir çözüm bulunmalıdır”
Gök, “Kurum yöneticiliği ikincil görev kapsamından çıkarılmalı ve münhasır kadro verme fikri hayata geçirilmelidir. Atama ve yer değiştirme takviminin ürettiği sorunlara bir çözüm bulunmalıdır. Bakanlık eğitimin esas meselelerine odaklanmalıdır, eğitim çalışanlarının taleplerini azami ölçüde karşılayan, mağduriyetleri önleyen, adil ve sürdürülebilir bir atama ve yer değiştirme politikası izlemelidir. Ek ders esaslarındaki adaletsizlikler giderilerek ek ders ücretleri artırılmalıdır. Başta hizmetli, memur, şefler olmak üzere, genel idare hizmetleri ve yardımcı hizmetler sınıfı personelinin mali ve özlük haklarında iyileştirmeler yapılmalıdır. Öğretmene haftada birden fazla nöbet görevi verme ve mesai dışı zorunlu mesleki çalışmalara katılma gibi angaryalara son verilmelidir.” dedi.
Darbe ürünü olan kılık ve kıyafet yönetmeliğinin kaldırılması talebiyle 6 yıl önce serbest kıyafet eylem kararı aldıklarını hatırlatan Gök, eğitim çalışanlarının serbest kıyafet konusundaki taleplerine duyarsız kalınmaması ve gereğinin yapılmasını talep etti. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)