DOĞRUHABER

Dünden bugüne 28 Şubat rüyası görenlerin zihniyeti maalesef değişmiyor. İslam’a ve Müslüman değerlere karşı kırmızı görmüş boğa moduna giren zihniyetin artıkları hala aynı kafayla devam ediyor. 1999'da milletvekili olarak yemin etmek üzere kürsüye gelen Merve Kavakçı'ya tarihin utanç vesikası olacak bir çıkışla hem de Başbakan sıfatıyla "Burası devlete meydan okunacak yer değil. Bu kadına haddini bildirin" diyerek bir linç girişimi başlatan ve sonrasında milletin sandıkta siyasetten silerek cevap verdiği Bülent Ecevit'ten tam 20 yıl sonra CHP sıralarından Engin Özkoç, AK Parti milletvekili Özlem Zengin'e aynı tavır, aynı kelime ve üslupla çıkıştı.

'BU HANIMA HADDİNİ BİLDİRİNİZ'

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nda yine tansiyon yükseldi. Dış politika üzerine muhalefetin eleştirilerine cevap veren AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, eski başbakanlardan Bülent Ecevit'in dönemin ABD Başkanı Bill Clinton karşısındaki duruşunu hatırlattı. Bu hatırlatma üzerine CHP sıralarında sinirler gerildi. AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin'in kürsüde konuşmasına müsaade etmeyen CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç önce "Ulan, böyle bir Grup Başkan Vekilliği olmaz" diyerek bağırdı. Ardından da "Lütfen, bu hanımefendiye haddini bildirin Sayın Başkan" ifadeleriyle Zengin'i hedef aldı. TBMM Genel Kurulu'nda eski başbakanlardan Bülent Ecevit ile ilgili AK Parti ve CHP grubu arasında gerginlik yaşandı. CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, 'ulan' ifadesini kullanarak AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin'e  ‘haddini bildiriniz' diye bağırdı.

ÖZKOÇ ÖZÜR DİLEDİ

Herkesin bu sorumluluk içinde hareket etmesi gerektiğinin altını çizen Özkoç, “Az önce kendi içimizde bir tartışma yaşadık. Birbirimize kullandığımız sözler açısından ben onu kıracak, incitecek bir şey söylediysem özür dilerim.” dedi. Özkoç’un özrünü kabul ettiğini söyleyen Özlem Zengin ise şu ifadeleri kullandı:

ÖZLEM ZENGİN: BİZİM YARALARIMIZ VAR

“Ben hayatın kelimeler üzerine inşa olduğuna inanıyorum. Kelimelerin bugün anlamı olduğu gibi geçmişte işittiğimiz kelimelerin de bizim üzerimizde çok büyük tesiri var. ‘Bu kadına haddini bildirin’ ifadesi… Eski bir başbakan da kürsüye gelerek yemin etmek isteyen Merve Kavakçı’ya, ‘Bu kadına haddini bildirin’ diyerek bağırmıştır. Kavakçı’ya başörtülü olduğu için bu yapıldı. Bizim yaralarımız var. Bu kelimelerin bizde geriye dönük nasıl bir yaraya değdiğini, nasıl kanattığını anlatamam. Başörtüsü bizim hayatımızın mücadelesi olmuştur. Bu konuyu küçümseyen herkes karşısında bizi bulur.”

28 ŞUBAT HAYALETİ

Dindar insanların fişlendiği ve kamu kurumlarından dışlandığı post modern darbeye en büyük destek Kemalistlerden ve DSP’den gelmişti. Faşist ikna odalarında genç kızların örtüden vazgeçmesi için her yolu deneyen akademisyen kılıklı kimileri sonradan CHP’den siyasete atılarak milletvekilliği yaptı. Dönemin generallerinden Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun “Gerekirse bin yıl sürecek” dediği baskı dönemi askeri vesayetin geriletilmesi ile nispeten etkisini yitirmişti. Üniversitelerde başörtüsü yasağının kaldırılması için yapılan ve 411 vekilin desteğini alan düzenleme ise “Parti kapatma davası” için gerekçe sayılmış, parti kapatılması için gerekli oya ulaşılamamış; ama hazine yardımı kesilmişti.

Özellikle 2015 yılından sonra başörtüsünün kamuda serbest olması sonrası bazı CHP’li siyasetçilerin eski yasakçı zihniyetlerini eleştiri anlamında özeleştiri açıklamaları yapmaları kamuoyunda olumlu tepkiler almış ve normalleşme tamamlandı yorumlarına neden olmuştu. Ancak son birkaç aydır kimi siyasetçilerin yaptığı açıklamalar 28 Şubat hayaletinin Türkiye’nin üzerinde dolaşmaya devam ettiği intibaına neden oldu.