Brüksel
Avrupa Birliği (AB), işgal çetesinin işgali altındaki topraklarda yeni yerleşim birimlerine ilişkin verdiği onayın uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurgulayarak, Tel Aviv'deki işgal çetesi yönetimine tüm yerleşim birimleri faaliyetlerini sonlandırması çağrısında bulundu.

AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini'nin ofisinden yapılan yazılı açıklamada, işgal çetesinin Eekim'de işgal altındaki Batı Yaka'da 2 binden fazla yeni yerleşim birimi için onay verdiği anımsatılarak, AB'nin yerleşim birimleri politikasında bir değişiklik olmadığının altı çizildi.

Açıklamada, "İşgal altındaki Filistin topraklarındaki tüm yerleşim birimi faaliyetleri yasa dışıdır ve uluslararası hukuka aykırıdır." ifadesine yer verilirken, mevcut gelişmelerin iki devletli çözüme zarar verdiği kaydedildi.

İşgal rejiminin, yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerini birbirine, Kudüs'e ve diğer kentlere bağlayacak çevre yolları yapmayı amaçladığı anımsatılan açıklamada, "AB, işgalci güç yükümlülüklerine uygun bir biçimde İsrail'e tüm yerleşim birimi faaliyetlerini sonlandırma çağrısında bulunuyor." ifadelerine yer verildi.

Açıklamada, AB'nin iki devletli çözümü desteklemeye devam edeceğinin altı çizildi.

Rakamlarla Yahudi yerleşimciliği
Filistin resmi verilerine göre, işgal altındaki Batı Yaka ve Kudüs'te 150 Yahudi yerleşim birimi ve işgal çetesi tarafından da "illegal" kabul edilen 116 küçük yerleşim biriminde 653 bin 621 Yahudi yerleşimci yaşıyor. Yerleşim yerlerinin yüzde 47'si Kudüs çevresinde bulunuyor.

Yahudi yerleşim birimleri, Batı Yaka topraklarının yüzde 10'unu işgal ediyor. İşgal çetesi bunun yanı sıra Batı Yaka topraklarının yüzde 18'ini askeri gerekçelerle işgal ederken, yüzde 12'sini Ayrım Duvarı'yla bölüyor.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Aralık 2016'da aldığı 2334 sayılı kararla, işgal işgal altındaki Filistin topraklarında tüm yerleşim faaliyetlerini derhal durdurmasını talep etmişti.

Tüm Yahudi yerleşim yerlerini yasa dışı kabul eden uluslararası toplum, bu uygulamayı ayrıca iki devletli çözümün önündeki en büyük engellerden biri olarak değerlendiriyor.

İşgal çetesi ile Filistin arasındaki barış görüşmeleri, işgal çetesinin "1967 sınırlarını, zorunlu göçe maruz bırakılan Filistinlilerin geri dönüş hakkını ve yeni Yahudi yerleşim birimlerinin inşasına son vermeyi kabul etmemesi" nedeniyle Nisan 2014'te durmuştu.