Kan vermenin sağlık açısından önemine değinen Kızılay Kan Bölge Müdürü Naif Yılmaz, her verilen kanın aynı zamanda can kurtardığına dikkat çekerek Kızılay'a yapılan kan bağışının sağlık ve güvenlik açısından geçtiği aşamalar hakkında bilgi verdi.

29 Ekim-4 Kasım Kızılay Haftası olması nedeniyle, kan bağışı eyleminin aşamaları hakkında detaylı bilgi veren Kan Bölge Müdürü Naif Yılmaz, kurumun işleyişi, standartları, çalışma stratejileri konularında açıklamalarda bulundu.

Kızılay'ı, tüm Türkiye'de kan stoklarının insanlara yeterli bir düzeyde ulaştırılabilmesi, ihtiyaçlarının karşılanması açısından organize olmuş büyük bir kuruluş olarak tanımlayan Yılmaz, "Kızılay, her gün, yaz-kış, sıcak-soğuk, kötü iklim ve olumsuz koşulları engel olarak kabul etmeden sürekli bu çalışmalarını yürüten bir kurumdur." dedi.

Kanın, insana hayat vermesi yönüyle çok büyük bir değeri olduğunu hatırlatan Yılmaz, "Verdiğiniz kanın; hem iyilik anlamında hem bir insana can olma anlamında hem de insanın sağlığına bir şeyler katabilme noktasında gördüğü çok önemli bir görev vardır. Çünkü kan, bir taraftan verdiğiniz esnada toplumun yardımseverlik yönüne işaret eden çok önemli bir iyilik aracıdır. Kanınızı veriyorsunuz ama hangi hayata can kattığınızı, bir yaralıya mı gittiğini, kalp krizi geçiren ya da ameliyatta doğum yapan bir anneye veya lösemili bir hastaya gittiğini bilmiyorsunuz. İyiliği salıp göndermek, bir toplumun değer yargılarının ne kadar yüce olduğunun da bir işareti ve anlamı oluyor. Diğer noktada kan, kimin nerede başına ne geleceğini bilmediği bir ihtiyaç noktasıdır. Çünkü hiç beklemediğiniz anda kendi verdiğiniz kan size ulaşabiliyor. Bu anlamda herkesin duyarlı olması lazım. Her an bizim veya sevdiklerimizin başına gelecek bir olumsuzlukta ihtiyaç duyabileceğimiz bir alan. Elbette ki Allah, ihtiyaç noktalarını başımıza getirmesin, iyi temennilerde bulunuyoruz ama hayatımızın bir gerçeğidir." ifadelerini kullandı.

"Kişi kan verdikçe kirli atıklarını dışarı atabilme imkânına sahip olabiliyor"

Kan vermenin, insan sağlığı açısından önemine değinen Yılmaz, "Kan, çoğu insanda sürekli değişmesi gereken bir sıvıdır. Vücuda sürekli aktığı için de ölmüş hücrelerin, değişik dokulardan aldığı kimyasal atıklar sürekli içinde birikir ve bütün vücudu dolaşır. Bunların bir kısmı uzaklaştırılır fakat uzaklaştırılmayan kısımlar var. Kişi kan verdikçe vücut, o kirli atıklarını bir kere dışarı atabilme imkânına sahip olabiliyor. Bu, yenilenme açısından vücudu canlandıran çok güzel bir faaliyet oluyor. Şunu belirtmek gerekirse, o kanın, kötü olduğu anlamına gelmiyor. Bu bahsettiğim oranlar, vücudun kendi açısından bir eskilik veya kirlenmişliktir. Normalde kişinin verdiği kan, hayat vermek için yeterli düzeyde özelliklere sahiptir. Kan vermek, vücudu yenileme ve canlandırma açısından inanılmaz güzel bir faaliyete de sebep oluyor ve organlar yenileniyor." şeklinde konuştu.

"Kanın kime ulaştığı kan veren insana SMS ile bildiriliyor"

İhtiyaç durumunda gerçekleştirilen kan transferinin aşamalarını anlatan Yılmaz, "Güvenli kan transportu dediğimiz hemojivilans, bugün Türkiye'de Kızılay dünya standartlarında oturttuğu süreçler var. Kan verildiğinde barkod okuyucularla bunun kaydı Ankara'da ilgili merkezlerimizde oluşuyor. Zaten elle kayıt sistemimiz yok. O kanın kime ulaştığı ve kimin hayatını kurtardığı; kan veren insana da ayrıca SMS ile bildiriliyor. Bu zincir, her aşamada kim vermiş? Ondan kanı kim almış? Nereye gitmiş? Kargo adres takibi misali aşama aşama nereye gittiği, nerelerden geçtiği kayıt ve tutanaklar altında oluyor." diye belirtti.

"Bir üniteden 3 cana gidecek ayrı kan bileşenleri bulunuyor"

Yılmaz, "Kan, ilk olarak buradaki merkezimizde ayrışmaları yapılıyor. Bir üniteden 3 tane cana gidecek ayrı kan bileşenleri ayrılıyor, ayrıştırılıyor ve bunlar hastalıklı mı değil mi? diye bunların sağlık taramaları yapılıyor. İlgili merkezlerde sağlık taramasından geçirdikten sonra her bir ürünün belli bekleme süresi var. O ürünlerin stoklarımızda 30-40 gün bekleme süresi var. İhtiyaç durumunda kan güvenliği sağlanmış, uygun koşullarda saklanmış hazır bekletilen kanlar, ihtiyaç halinde hastanelerden talep edilmesi üzerine buradaki stoklarımızdan ilgili yerlere kan transportunu sağlamaktayız." dedi.

Şu an sağlanan imkân ve alınan tedbirlerin daha önce yapılamadığına dikkat çeken Yılmaz, "Eskiden bu şekilde sağlıklı yapılamıyor, çok basit tahliller, anlık şeylerle ortaya çıkarılıp hastaya ulaştırmaya çalışıyordu. Şu an bizde bir 50-60 gün gibi bekleme süresi var. Bazı hastalıklar hemen ortaya çıkmıyor. 30 gün sonra ortaya çıkan, daha yeni başlamış hastalıkları sonradan öğrenebiliyoruz. Kızılay'da bu işte güvenlik transportu sayesinde o sürelerde bekleniyor ve ona göre hastaya veriliyor. Şu an 10-20 yıl öncesi için çok inanılmaz teknolojik anlamda güvenilir kan transportu gerçekleştiriyor." ifadelerini kullandı.

"Kan bağışında, bulaşıcı hastalıkları tespit edip vatandaşı bilgilendiriyoruz"

Kan alımında hastalıklar konusunda hassas olduklarının altını çizen Yılmaz, şöyle konuştu:

"Bazı hastalıklar bulaşıcıdır. Onu bir bireyin alması o hastalığın kendisine bulaşması anlamına gelir. Bu konuda hassasız. Hepatit, sifilis, AİDS ve benzeri bulaşıcı hastalıkları aldığımızda tahlillere tabi tutuyor, hastalıklı kanları da uygun bir şekilde imha ediyoruz. Bu hastalıklar tabii ki kan alımında karşı taraftan beyan edildiğinde hiç almıyoruz. O kanı veren vatandaşımızın söz konusu hastalıklarından haberi olmadığı durumunda o kanı imha edip vatandaşı birebir çağırarak durumunu anlatıyoruz. Böylece karşı tarafa da ayrıca bir faydası oluyor. Kişi taşıdığı hastalığından haberdar olmuş oluyor. Bu anlamda güzel çalışmalarımız var. Onun dışında örneğin; tansiyon veya farklı ilaçları kullanan insanlardan da kan talep etmiyoruz. Çünkü kalbi hasta bir insan için kan verildiğinde yan etkiler oluşturma ihtimali olduğundan ilaç kullanan insanlardan da kan almıyoruz, çok hassas davranıyoruz."

Kan bağışı konusunda vatandaşlara seslenen Yılmaz, bunun çok yüce bir eylem olduğunu belirterek, "Yani bir insanın canından bir parçayı bağışlaması gerçekten insanımızın bu konudaki duyarlılığının, fedakârlığının çok güzel bir ölçütüdür. Şunu unutmayalım; bu kan hepimizin ihtiyaç hissettiği bir şey, her an başımıza gelecek bir olumsuzlukta ilk başvurduğumuz ihtiyaç maddemizdir." dedi.

Yılmaz, "Vatandaşlarımızdan insanımıza, ülkemize, vatanımıza her an ihtiyaç hissettiğimiz öyle bir ihtiyaç maddemizi verme noktasında biraz daha duyarlı olmalarını, kan stoklarımızın uygun seviyede seyredebilmesi; insanlarımıza, ihtiyaç hissedenlere bunu ulaştırabilme ve o desteği sağlamaları konusunda talebimiz olacak. Bunu yaygınlaştıralım. Bir iyiliği yaygınlaştırmak insanların yüceliğini, kalbindeki oluşturacak güzel duyguları da hesaba katmak gerekiyor. Bunun rengi, dili, ırkı, bakış açısı hiçbir şey yok, insanlık için yapılan bir şey." şeklinde konuştu.

"Kızılay adına ücret talep edenleri Sağlık Bakanlığı'na şikâyet edin"

Sağlık kurumlarında insanların farklı yönlendirmeleri ile Kızılay hakkında farklı önyargıların oluştuğuna dikkat çeken Yılmaz, önemli hatırlatmalarda bulundu. Yılmaz, "Kızılay kan parası almaz diyoruz. Vatandaşımızdan, bazı özel hastanelerde kan parası adı altında ücret talep edildiğini duymaktayız. Kızılay kimseden para talep etmez. Vatandaşlarımızdan ricamız bu tür durumlarda Sağlık İl Müdürlüğü'ne veya Sağlık Bakanlığı'na ilgili şikâyetleri yapmalarıdır. Sokakta giden vatandaşımız, Kızılay'ın bu kanı onlara sattığını düşünmekte, haklı olarak 'ben ücretsiz kan verdim, hastaneye gittim ama benden para istediler' diyebilmektedir." dedi. (Ramazan Zeren, Gıyasettin Tetik-İLKHA)