Van'da İdeal Eğitim Vakfı tarafından her ayın son haftasında yapılan eğitim seminerleri kapsamında "Çocuk Eğitimi" temalı bir program düzenlendi.
Programda; evliliğin amacı, geleceğimizin teminatı olan çocukların terbiyesi ve eğitimi konularında yapılması gerekenler hakkında sunumlar yapıldı.
Programa konuşmacı olarak katılan İmam Hatip Emrullah Uysal ve Eğitimci Recep Karabulak çocuk eğitimi hakkında sunum yaptılar.
Emrullah Uysal; "Malumunuz insan evlendiği zaman neslinin çoğalmasını ister. Evliliğin bir amacı da çocukların meydana gelmesidir. Çocuklar doğar, yaşar, belli bir zaman dünyada kalır ve vakti geldiği zaman da ölür, Rabbinin huzuruna çıkar. Bu Allah-u Teâlâ'nın kanunudur. Fakat Yüce Allah nasıl kâinatı başıboş bırakmamışsa, kâinat içerisinde bulunan ne varsa bütünü Allah'ın kontrolünde nasıl yürüyorsa aynı şekilde aklı ve nefsi kendisine nasip ettiği kullarını da plansız programsız yaratmamıştır. Ona da bir düzen, bir nizam, bir program vermiştir. Peygamberler göndermiş, kitaplar göndermiş, bunların yolunu takip edenleri göndermiş ve bu iş kıyamete kadar da böyle devam edecektir. Allah-u Teâlâ bize çocuk vermiş ve bu çocukların İslami bir sorumluluğu vardır. Bir anne ve baba bu sorumlulukları yerine getirmesi lazımdır. Bizler iman etmiş Müslümanlarız, bizler için Kur'an-ı Kerim çok önemlidir. Bizim için Peygamberimizin sözleri çok önemlidir. Bizim için İslam olmazsa olmazımızdır, hayatımızın tümüdür. Çocuklarımızı İslami bir terbiye ile yetiştirip büyütmemiz bizim en büyük sorumluluğumuzdur." dedi.
"Yalancıdan dürüst evlat meydana gelmez"
Emrullah Uysal, çocuk eğitiminde Hazreti Peygamber'in örnek alınması gerektiğine vurgu yaparak; "Bir insanı kazanmak istiyorsak, bir çocuğu yetiştirmek istiyorsak mutlaka örnek bir şahsiyet olmamız lazımdır. Örnek verecek olursak Peygamber Efendimiz'e Pazartesi günü vahiy geliyor. Salı günü Allah Resulü namaz kılıyor. Çarşamba günü Allah Resulünün 3 kızı, hanımı ve Allah Resulü'nün yanındaki Hz. Ali iman ederek namaz kılıyorlar. 5 kişi Allah Resulü'ne tabi oluyorlar. Allah Resulü'nün hayatı onlar için bir örnekti. Babalarının hayatını iyi biliyorlardı. O'nu; güvenirliğiyle, eminliğiyle, ahlakıyla çok iyi tanıyorlardı ve tabi oldular. Bu bizim için çok önemli bir teslimiyettir. Bizler anne ve baba olarak Allah Resulü'nün bu durumunu örnek almamız lazım. Yalancıdan dürüst evlat meydana gelmez. Bu yüzden dürüst olmak, temiz evlat yetiştirmek için mutlaka Allah Resulü'nü kendimize örnek almamız lazım." ifadelerini kullandı.
"Çocuklarımız geleceğimizin teminatıdır"
Eğitimci Recep Karabulak ise konuşmasında; "Çocuklarımız geleceğimizin teminatıdır. Bu konuda bize düşen; geleceğimiz olan çocuklarımıza ne vereceğimizdir. Bizim geleceğimiz çocuklarımızın geleceğidir aslında. Çocukların geleceği ne kadar düzelmişse, bizim de geleceğimiz o kadar parlaktır. Dediğimiz gibi eğitim ailede başlar. Çocuk eğitimi anne karnında başlar. Kur'an-ı Kerim'i anne karnında dinleyen, ilahi düzeni anne karnındayken yaşamaya başlayan çocukların geleceği parlak ve düzgündür. Bu konuda İslam büyüklerinin hayatına birazcık baktığınız zaman temiz anne sütünün ne kadar güzel, ne kadar parlak bir nesil yetiştirdiğini görüyorsunuz. Hepinizin malumu bu coğrafyada yetişip büyüyen Üstad Bediüzzaman'ın muhterem anneleri çocuğunu abdestsiz emzirmiyor. Seyid Kutub'u İslam'ın güzelliğine kavuşması, annesinin küçükken kendisine Kur'an-ı Kerim'i dinletmesidir. Bu ve buna benzer birçok örnek vardır." dedi
"Çocukların başarısız olma nedeni aile içi geçimsizliktir"
Karabulak; "Okulda başarılı olamayan çocukları biraz araştırdığımız zaman bunların anne babalarının kavgalı olduğunu, geçinemediklerini görüyoruz. Başarısız olmalarının bir diğer nedeni ise babalarının çocuklarına vakit ayıramadığını görüyoruz. Anne ve babalarımız çocukları için didinip çalışıyor ama maalesef çocuklarına vakit ayıramıyorlar. Buna vakit ayıramadığımız için çocuklarımızın başarısı ne yazık ki git gide geriye doğru gidiyor. Aile bir takımdır. Çocuğun eğitimi sadece anneye veya sadece babaya bırakılmamalıdır. İkisinin de farklı görevleri vardır. Bu görevlerin ikisini beraber icra etmek zorundadırlar. Bunu yaptıkları sürece çocukları başarılı olacaktır. O yüzden çocuk eğitimi takım işidir. Aile olarak hepimiz üzerimize düşeni yaparsak çocuklarımızın ileriye dönük hayatlarının ne kadar güzel olduğunu görmüş olacağız." Şeklinde konuştu.
"Çocuklarımız ile Sağlıklı İletişim Kurmalıyız"
Karabulak; "Çocuklarımızın eğitiminde en etkili olan rol; sağlıklı iletişimdir. Çocuk eğitimine sağlıklı iletişim ile başlayabiliriz. Çocuklarımıza sınır koymaksızın sordukları her soruya mutlaka cevap vermemiz gerekir. Çocuklarımıza herhangi bir konu hakkında ayrım koymadan iletişim halinde olup konuşmamız gerekiyor. İletişim için birinci husus ise çocuğu sağlıklı dinlemektir. Biz dinlersek çocukla iletişime geçeriz. Maalesef toplum olarak çocuklarımızı dinlemiyoruz. Elimizde telefon veya televizyon kumandası olduğu zaman çocuklarımızın sorduğu soruya yüzlerine bakmadan başımızı sallıyor ve o çocuğu sağlıklı dinlememiş oluyoruz. Çocuklarımızı her şeyden muhafaza etmeye çalışıyoruz. Markete göndermeyiz, tek başına ayakkabılarını bağlamasına izin vermeyiz. Bunlar büyük yanlışlardır. Üçüncü sınıfa giden bir öğrencim, ailesinin bu davranışlarından dolayı halen altını ıslatabiliyor. Çocukların hasta olmasına bile müsaade etmiyoruz, böyle bir anlayışımız var. Çocuğun üzerine çok titrersek çocuklarda güvensizlik meydana gelir. Tek başıma bir şey yapamam güvensizliği çıkar." ifadelerini kullandı.
"Çocuğun hata yapıp öğrenmesi gerekir"
Son olarak Karabulak; "Bir diğer konu da; çocukların hatalardan ders çıkartmasına müsaade etmeliyiz. Çocuğun hata yapıp öğrenmesi gerekir. Biz hata yapmadan öğrenmesini bekliyoruz. Okulda çocuklara ders verirken hata yaptıkları zaman kızıp engellersek o çocuk o dersi asla öğrenemez. Bir diğer hata; öğrencisi olan anne-babalar, çocukların kendi başına ödevlerini yapmalarına müsaade etmedikleri için çocuk o zorluğu göremediğinden o haslete sahip olamıyor. Baskıcı tutum, çocukların bağımsız bir eleman olarak yetişmesini önler. Tek başına hiçbir şey yapamaz hale gelir. İllaki emir cümleleri ile o çocuk hareket etmek zorunda kalıyor. Yani o çocuğu erken yaşta hayatın içine katamıyoruz. Böyle olduğu zaman da çocukların yaratıcılığı engellenmiş olur. Tek başına yapacakları birçok şey varken, bizden dolayı hiçbir şey yapamaz oluyorlar. Artık bu çocuklar memur kafası ile çalışır. Çocuklarımızın sınırlarını zorlamayın! Baskıcı anne-babalara çocuklarını sınırlandırmamalarını söylüyoruz. Her çocuğun kapasitesi ve yeteneği farklıdır. Bunun üstüne çıkartmak için uğraşmayın. Çocuklarımızdan yapabildiklerinden fazlasını istemek çocuklarımıza zulümdür. Çocuklarınıza sürekli ve çok fazla 'ders çalış!' demeyin. Ders çalışmak için çok fazla baskı yaparsanız çocuklarınız ders çalışmamak için kendilerine daha fazla ortam hazırlar. Ders çalışmamak için bahaneler üretir. Bu durumda mazeretli bir çocuğun ortaya çıkmasına neden olur. Çocuklarınızı kesinlikle başkalarıyla kıyaslamayın. Kıyaslama, çocuğunuza vuracağınız en büyük darbedir. Başkalarıyla kıyaslanan çocuk sevilmediğini düşünür. Çünkü hep başkasının örneğini veriyorsunuz. Her zaman çocuklarımıza karşı destekleyici tutumda bulunmamız gerekir. Hiçbir karşılık beklemeden çocuklarımızı desteklememiz gerekir." dedi. (Sedat Karatay-İLKHA)