İnternet çağı denilen bu çağda insanlık sanal dünyaya ve ekranlara bağımlı hale gelmiş durumda. Sanal dünya ve ekranlardan yayınlanan ve dalga dalga yayılan, ahlak dışı görüntülerin şov niteliğinde sergilendiği dizi ve programlar, toplumun bilinçaltına kötülüğün kazançlı olduğu algısını zerk ediyor.
Böylelikle, milyonlarca farklı türden içeriği içinde barındıran internet ve TV'lerde gösterime sunulan dizi, film ve programlarla gençliğimiz ve geleceğimiz heba ediliyor.
Sırf daha fazla para kazanmak uğruna üretilen yozlaştırıcı içeriklerle toplumun manevi değerlerine savaş açılıyor, toplum asli değerlerinden fersah fersah uzaklaştırılıyor.
Bu kadar zararlı içeriğe sahip olan ekranların sadece eleştirilmesi ya da eleştirmekle yetinilmesi, yerine toplum için daha faydalı içeriklerin üretilmemesi de farklı bir sorun olarak karşımızda duruyor.
Toplumun değerlerinden uzak olan ve geleceğimizi tehdit eden yapımlar ile ilgili İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Şair-Yazar Ahmet Mercan, "Acımasız reyting savaşları yüzünden reklam pastasından daha fazla pay alma adına değerler geri dönüşümü olmaksızın heba ediliyor." dedi.
Mercan, "Televizyon yayınlarının toplumun yozlaşmasında önemli bir yer tuttuğu aşikârdır. Acımasız reyting savaşları yüzünden reklam pastasından daha fazla pay alma adına değerler geri dönüşümü olmaksızın heba ediliyor. Bu yozlaşma şiddetin ölçüsüz kullanılması, cinselliğin öne çıkarılması ve olmayan bir gerçeklik üzerinden arzuların kışkırtılması olarak ortaya çıkmaktadır." şeklinde konuştu.
"Magazinle desteklenen yemek programları sağlığımıza sigaradan daha fazla zarar veriyor"
Sadece dizilerle değil yapılan açık oturum, müzik ve magazinle toplumun bozulmasına sebebiyet verildiğine dikkat çeken Mercan, "Hemen her dizide yüzlerce tabancanın yanında otomatik tüfekler görüyoruz. Kafa tutulan onlarca silah patlamayı beklerken dakikalarca diyaloglar devam ediyor. Doğal olarak diyaloglar da kurşundan beter. Arkasından yoğun bakım sahneleri şiddeti başka boyuta taşıyor. Gerçeklikten kopuk insanüstü kahramanlar, çocuğun ve gencin gelişimine aykırı bir yol gösteriyor. Bu durum artık dizilerle de kalmıyor; açık oturumlar, müzik, magazinle desteklenen yemek programları sağlığımıza sigaradan daha zararlıdır. O zaman onlara da kamu spotu eklemek gerekmez mi?" ifadelerini kullandı.
"Kimsenin ağlamaya hakkı yok! Herkes bu cinayetin ortağıdır"
Haber programları dâhil olmak üzere tüm programların kışkırtmaya yönelik yapıldığını vurgulayan Mercan, son olarak şunları kaydetti:
"Doğal, dürüst bir akışa dinamit atılıyor, ahlaksızlığa prim veriliyor. Ekran, kötülüğün kazançlı olduğunu bilinçaltımıza zerk ediyor. Yöneticilerin bu durumdan ne kadar haberdar olduğu ve haberdar olsa da ne derece ilgili olduğu belli değil. Bizzat aileyi yok etmeye yönelik İstanbul Sözleşmesi onların imzasından çıkmadı mı? Sadece bu işi yapanlar değil, toplumun her kesiminden bu yozlaşmaya itiraz yükselmesi gerekir. Sadece yasaklama çözüm değil farklı argümanlarla sivil toplumun içine dâhil olduğu kolaylaştırıcı mekanizmalara ihtiyaç var. Bundan önemlisi, güçlü duyarlılık gerek. Muhafazakâr ekranlar diğerlerinden farklı mı? Birkaç adım geride o kadar. Kimse kitabı ekrana almıyor, 'Çocuk sağlığı, çocuk edebiyatı nerde?' diye sormuyor. Kimsenin ağlamaya hakkı yok! Herkes bu cinayetin ortağıdır."
Ahmet Mercan Kimdir?
Ahmet Mercan, 13 Mart 1956 yılında Bayburt'ta dünyaya gelmiştir. 1975 yılında Bayburt Endüstri Meslek Lisesini bitirmiş, İstanbul'da grafikerlik, ajans editörlüğü, Selam Dergisi Yazı İşleri Müdürlüğü ve yöneticilik yapmıştır.
1988 yılından beri Anlam Ajans yayın yönetmenliğini sürdüren Ahmet Mercan, şiir dışında deneme, inceleme, oyun, masal türlerinde de eserler vermiştir. 30'dan fazla oyunu çeşitli radyolarda seslendirilmiş, 50'den fazla şiir bestelemiş olan yazar Ahmet Mercan'ın yazı ve şiirleri birçok dergide yayımlanmıştır. (Nizamettin Aşkın-İLKHA)