Fethi Şikaki, 26 Ekim 1995 tarihinde, Filistinlilerin sınırdışı edilmesi işleminin durdurulması için gittiği Libya’dan dönerken Malta Adası’nda Siyonist rejiminin katliam şebekesi MOSSAD tarafından şehit edilmişti.
Filistin’de Siyonizme karşı kıvılcımlanan İslami mücadelenin önderlerinden olan Fethi Şikaki’nin aziz hatırasına İzzeddin Eş-Şerif tarafından yazılan “Üstad Şikaki anısına” başlıklı yazıyı istifadenize sunuyoruz:
"Vücudundan akan kan topraktaki nergisleri suladı. Onun pak ruhunun ardından bütün güller yasa boğuldu.
Üstadım, hatıranızı anarken sözcükler kifayetsiz kalıyor. Hayatınız tüm sözcükleri ateşe veriyor.
Onun karşısında tüm utanmalar yok olup, cesarete dönüşüyor. Hatıraları geliyor akla. Genç bir doktor bir devrim planı yapıyor. İki elinin arasında hayat ağacını taşıyor. Onun sayesinde düşmanlarına tuzak kuruyor vatanına dönebilmek için…
Mısır’dan Gazze’ye dönebilmek için…
O ağacın tohumlarını ekiyor toprağa. Cihadı yeryüzüne geri döndürebilmek için…
Filistin topraklarına kadar…
Batı Yaka’ya kadar.
O hapishaneleri şereflendirmek amacıyla tutuklanıyor. Ve orada yepyeni fikirlerle etrafına ışık saçıyor. Yeniden dirilişe bir kez daha iman ediyor. Ateşi alevlendirerek planlarını başarıya ulaştırıyor.
Ve bu durum hapishane yönetimini rahatsız ediyor. Onu sınırların da dışına doğru uzaklaştırmak istiyorlar. İşte Yahudilerin zulmü…
O ateşi söndürebileceklerini zannediyorlardı. Ama tüm zanları boşa çıktı. Daha da güçlendi. Ve ona destek oldular. İşte doktor…
İşte o üstadımız Fethi Şikaki…
Siyonistler ona tüm şeytanlıklarıyla yöneldiler. Sandılar ki yollarındaki dağı kaldırabilecekler. Tuzak kurabileceklerini zannettiler. Ama onun ruhu tüm tuzaklardan önce Filistin’e ulaştı. O Kudüs’ün surlarında oturdu ve işgalcilerin bastığı toprakları yeniden alevlendirdi. Her seferinde işgalcilere meydan okuyan kahramanları kucakladı. Ülkemizin içinde yaşadığı bu zor günlerde biz, onun aklıseliminin, onun düşüncesinin, sabrının, endişelerinin, onun sözlerinin yokluğunu hissediyoruz.
Fethi Şikaki…
O asla evine gizlenen bir adam olmadı. Her zaman en öndeydi. Şimdi herkes onu araştırıyor, herkes onu dinliyor. Çünkü o kalemle silahı birlikte götürüyordu. Cümlelerini beyitlerle süslüyordu. Konuşmalarının merkezine Filistin’i oturtuyordu. O insanların arkasına gizlendikleri örtüyü üzerlerinden kaldırıp onları aydınlığa çıkarmıştı."
Filistinlilere kucak açmış ve Filistin için birkaç söz yazmıştı: “Bu ümmet akan kanlara verdikleri söze sadıktır. O kanlar ki toprağı renklendirir. O kanlar ki ufuğu, o kanlar ki tarihi renklendirir. Kanımız ümmeti savunmak, özgürlüğü savunmak, onur ve şerefi, insanlığımızı savunmak adına akmaya devam edecektir.”