HÜDA PAR Şanlıurfa İl Başkanlığı tarafından Kudüs ve Filistin’le Dayanışma Koalisyonu Eski Başkanı Ürdün Milletvekili Seûd Ebu Mahfuz’un konuşmacı olarak katıldığı "Dünya Müslümanları ve Kudüs'ün Yapısı" konulu seminer düzenlendi.
Kudüs davasının önemine değinen Ebu Mahfuz, Kudüs davasına kim önem verirse Kudüs davasının O’nu yücelteceğine dikkat çekti.
Siyonist terör rejiminin sonunun yakın olduğuna değinen Ebu Mahfuz, Filistinli kadınların şimdiden Diyarbakırlı kadınların yollayacağı gül sularını beklediklerine değindi.
İşgal rejiminin tek gayesinin Mescid-i Aksa’yı yıkarak yerine Süleyman Mabedi’ni inşa etmek olduğunu belirten Ebu Mahfuz, bu amaçla Mescid-i Aksa’nın altını oyduğunu hatırlattı.
Kudüs ile ilgili elinde 70 bine yakın fotoğraf olduğunu vurgulayan Ebu Mahfuz, gittiği her yerde imkânları ölçüsünde bu fotoğrafları paylaştığına değindi.
Seminer, HÜDA PAR Şanlıurfa İl Başkanı Mehmet Nakşi Erat’ın selamlama konuşması ile başladı. Müslümanların zulümden kurtulmasının tek yolunun Kur’an’a sarılmak olduğunu vurgulayan Erat, "1948 yılında özellikle siyonist Yahudiler, ümmetin bağrına bir hançer gibi saplandı. Maalesef o günden bu güne Müslümanlar öldürülüyor, katlediliyor, şehirleri harabeye dönüştürülüyor. Ne garip bir durum, her devletin bir sınırı var fakat terör rejiminin bir sınırı yok. Neden yok? Çünkü işgal rejimi, arz-ı mev’ud topraklarını arzu ediyor. Arz-ı mev’ud toprakları dedikleri Türkiye, İran, Irak, Ürdün, Suudi Arabistan ve Ürdün’ün bir bölümü, Suriye ve Filistin’in tamamını arzu ediyorlar. Sınırımız buralardır, diyorlar. Dolayısıyla şu an devlet sınırları yok ve bu zulüm orada devam ediyor. Peki, bizler bu zulümden nasıl kurtulabiliriz? Bunun tek çaresi; Kur’an’ı ne zaman baş tacı edersek, hayatımıza ne kadar icra edersek o zaman bu zulüm son bulur. Dünya Müslümanlarının hepsi rahata kavuşur. Kur’an’dan uzaklaştıkça da bizler zelil duruma düşmekten kurtulamayız." ifadelerini kullandı.
Programda daha sonra Kudüs ve Filistin'le Dayanışma Koalisyonu Eski Başkanı Ürdün Milletvekili Seûd Ebu Mahfuz tarafından "Dünya Müslümanları ve Kudüs'ün Yapısı" konulu sunumuna geçildi.
Salondakilere "Selahaddin’in torunları!" diye hitap ederek sunumuna başlayan Ebu Mahfuz, programdan bulunmaktan dolayı duyduğu mutluluğu ifade etti.
Ebu Mahfuz, "Hayatım boyunca Kudüs ile ilgili elimde 70 bine yakın fotoğraf var. Gittiğimiz her yerde o fotoğrafları göstermeye çalışıyorum. Bu fotoğrafların bir kısmını sizlere göstereceğim." şeklinde konuştu.
"Selahaddin-i Eyyubi Mescid-i Aksa’yı özgürleştirdi"
Mescid-i Aksa'da daha önceden var olan minber ve mihraptan bahseden Ebu Mahfuz, "Söz konusu minber yeryüzündeki en güzel minberlerdendir. Bu minber 800 bin adet tahta ahşaptan yapılmıştır. Çivi, tutkal ve yapıştırıcı madde kullanılmamış, tahtalar birbirine geçirilerek yapılmıştır. Filistin Vakıflar Bakanlığı, birçok mühendis getirmiş, yıllarca uğraşmışlar ama aynı bunun gibi bir minber yapamamışlar. Maalesef bu minber, Yahudiler tarafından yakılmış durumdadır. Ayrıca burada bir mihrap bulunması gerekiyordu. Selahaddin-i Eyyubi bu mihrabı yaptırmış ama bu mihrap halen Halep’tedir. O’nu buraya getirmek halen nasip olmamıştır. Selahattin-i Eyyubi, Kudüs ile ilgili bir şuur oluşturabilmek için Şanlıurfa’ya, Mardin’e, Diyarbakır’a ve Mısır’a gitmiş ve bütün İslam coğrafyasını dolaşmış ki insanlarda Mescid-i Aksa ile ilgili bir şeyler uyandırabilsin. Mısır, Selahattin-i Eyyubi’nin kaynağı, Ürdün onun askeri mekânı, Kürtler de onun askeriydiler. Eyyubi, o askerlerle Mescid-i Aksa’yı özgürleştirdi." diye konuştu.
"Mescid-i Aksa’da namaz kıldığınız zaman tünellerde yapılan kazı seslerini işitiyorsunuz"
Yahudilerin, Mescid-i Aksa’yı yıkmak için tüneller kazdığına dikkat çeken Ebu Mahfuz, "İnanın Mescid-i Aksa’da namaz kıldığınız zaman tünellerde yapılan kazı seslerini işitiyorsunuz. Şu an Mescid-i Aksa havada asılı kalmış durumdadır. Mescid-i Aksa’nın altında tünellerden bir şehir oluşturmuşlar. Bununla ilgili elimde birçok fotoğraf var. Bugün hatipler birçok yerde Mescid-i Aksa’yı anlatıyorlar ama Mescid-i Aksa ile ilgili tehlikenin ne boyutta olduğunun farkında değiller. Yahudiler, Mescid-i Aksa’nın altını oymuş durumdalar. Bunu yapan yahudilerin zulmünden dağlar bile yerinde duramaz. Kudüs, şehirlerin anası ve en güzeli hükmündedir. Bugün maalesef Kudüs’te aleni bir şekilde yıkma girişimleri vardır. " dedi.
"Merkezimizde Mescid-i Aksa ve Kudüs olmalıdır"
Siyonistlerin tek amacının Mescid-i Aksa’yı yıkarak Süleyman Mabedi’ni inşa etmek olduğunu belirten Ebu Mahfuz, "Şu an Filistin’de sivil insanlara karşı yasaklanmış kimyasal ilaçlar kullanılıyor. Filistin’de yürütülen savaşın kararı; Mısırlılar tarafından alınıyor, parası Suudi Arabistan, silahı Amerika tarafından sağlanıyor. İşin uygulayıcıları da Yahudilerdir. Oradaki kurbanlar ise Filistinli kardeşlerimizdir. Sadece bir savaşta 3 bin şehid ve 15 bine yakın yaralı var. Maalesef acı gerçek budur. Yahudiler 112 ayrı devletten Filistin’e gelmiş durumdalar. Her yerde tek bir gayeleri vardır. Mescid-i Aksa’nın yıkarak Süleyman Mabedi’ni inşa etmektir. Her yerde Süleyman Mabedi’ni zikrediyorlar. Okullarda çocuklarına Süleyman Mabedi’ni anlatıyorlar. Kendi evlerinin her tarafında Süleyman Mabedi’nin heykel ve fotoğraflarını yapmışlar. İsraili kurmak onlar için sadece bir vesiledir. Onların en büyük gayesi; Süleyman Mabedi’ni inşa etmektir. Bizim merkezimizde ne zaman Mescid-i Aksa ve Kudüs olacak? Bizim merkezimizde de Mescid-i Aksa ve Kudüs olmalıdır." şeklinde konuştu.
"Gazze’de 65 bin hafızımız var"
Şanlıurfalı gençlere seslenen Ebu Mahfuz, "Sizde olması gereken derin bir iman, güçlü bir akide, iyi bir tanzim ve cihad şuurudur. Selahaddin-i Eyyubi ilk olarak medreselerden başlamış, her tarafa medrese inşa etmiştir. Selahaddin-i Eyyubi, nerede bir camii varsa onun altına hemen medrese inşa etmiştir. Medreseleri camilerin gölgesinde inşa etmiştir. Selahaddin-i Eyyubi, bir terbiye hareketi ve insanları şuurlu edecek bir eylem içerisindeydi. Size bir müjde vereyim, Gazze’de 65 bin hafızımız var. Bu yapmış olduğum ziyarette de en çok sizlerin medreseleri beni sevindirdi. Selahaddin-i Eyyubi’nin yanındaki âlimler, diğer gençlerin yollarını aydınlatan birer kandildi. Onlara ufuk ve şuur veren kişilerdiler. O’nun yanındaki gençlerde O’nu hedefe götüren cihat ettiğini kişilerdi. Selahaddin-i Eyyubi’nin 17 tane ayrı ayrı hastalığı vardı. Fakat bu hastalıklarına aldırmadı. Onun karşısında bütün Avrupa ülkeleri durdu. Selahaddin-i Eyyubi öyle büyük bir komutandı ki hepsini dize getirdi. Özellikle Hıttın Savaşı’nda büyük bir zafer kazanarak Allah’ın izniyle bütün Avrupa’yı dize getirdi." ifadelerini kullandı.
"Filistin’deki direnişçi kadınlar, Diyarbakırlı kadınların gül sularını bekliyorlar"
Gençlerden iki talepte bulunan Ebu Mahfuz, "Sizlerden iki talebim var. Birincisi, Elhamdülillah israilin sonu gelecek. Şimdiden kadınlarınıza söyleyin gül sularını hazırlasınlar. İnşallah Kudüs’ü hep birlikte fethedeceğiz. İnanın bizim Filistin’deki direnişçi kadınlarımız, Diyarbakırlı kadınların gül sularını bekliyorlar. İkincisi sizlerden şunu istiyorum. Allah rızası için Kudüs, sizin öncelikli meseleniz olsun. Kudüs meselesi, öyle mübarek, yüce bir davadır ki Kudüs davasına kim önem verirse Kudüs davası O’nu yüceltecektir. İnşallah sizler dün Kudüs’ü fethettiğiniz gibi bugün tekrar Kudüs’ü özgürleştireceksiniz. O günleri hep beraber göreceğiz." dedi. (Abdurahman Uğurlu-İLKHA)