Türkiye-Rusya arasındaki mutabakatın, bölgede çatışmaların sonlandırılması veya nispeten sükûnetin sağlanması adına önemli olduğunu belirten HÜDA PAR Genel Merkezi, “Mutabakat, Türkiye’nin Suriye iç savaşından bu yana izlediği insani politikaları etkilememelidir.” uyarısında bulundu.
Irak ve Lübnan’da yaşanan gösterilere de değinen HÜDA PAR, bölge ülkeleri arasındaki çekişmelerin, Suriye ve Yemen’de olduğu gibi mezhebi, etnik ve ideolojik gerilimi tırmandırarak Irak ve Lübnan’ı da birer vekâlet savaşı sahasına dönüştürme tehlikesini barındırmakta olduğuna dikkat çekti.
Soçi Zirvesi
Soçi zirvesinin önemli bir adım olduğu ifade edilen değerlendirmede, “Türkiye ve Rusya’nın güvenli bölge, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve anayasa komitesi faaliyetlerinin desteklenmesine ilişkin mutabakata varmaları; bölgede çatışmaların sonlandırılması veya nispeten sükûnetin sağlanması adına önemlidir. Ancak 8 yıldır devam eden ve bölgede gerilimi tırmandıran Suriye iç savaşının gidişatının, mültecilerin geri dönüşünün ve bölgesel güvenliğin Rusya ve ABD gibi emperyalist ülkelerin inisiyatifinde olması, bölge ülkeleri açısından gözden kaçırılmaması gereken bir tehdittir. Bölgeyi toplumsal, siyasi ve ekonomik istikrarsızlığa sürükleyen iç savaş, bölge ülkelerinin ittifak ve inisiyatifi ile çözüme kavuşturulmalıdır.” ifadeleri kullanıldı.
Mutabakattaki mazı maddelere değinilen açıklamada, “Mutabakatta yer alan güvenli bölge maddesi, sivil can kayıplarının önlenmesi adına önemlidir. Ancak sürecin bölgede demografik bir değişim sürecine dönüşmesi önlenmelidir. Aksi halde mevcut sorun daha da derinleşecektir. Suriye’de kalıcı barışı sağlamanın temel yolu tüm kesimlerin dâhil edildiği yeni anayasa ve yönetim mekanizması oluşturmaktır. Bölge ülkeleri bu doğrultuda anayasa komitesi çalışmalarını koşulsuz desteklemeli ve çözüme katkı sağlamalıdır. Soçi mutabakatında yer alan ve mültecilerin gönüllü ve güvenli olarak geri dönüşünün sağlanmasına ilişkin madde, içerik açısından olumludur. Fakat mültecilerin zorla gönderildiğine dair iddialar ve mültecilere yönelik başlatılan ırkçı kampanyalar ivedilikle soruşturulmalıdır.” ifadelerine yer verildi.
Soçi mutabakatının insani politikalarını etkilememesi gerektiğine dikkat çekilen değerlendirmede, “Türkiye ve Rusya arasında varılan mutabakat, Türkiye’nin Suriye iç savaşından bu yana izlediği insani politikaları etkilememelidir. Türkiye, daha önce çatışmasızlık bölgesi ilan edilen İdlib’e, orada yaşayan 3 milyon sivile karşı saldırgan bir tutum izleyen Rusya’nın savaşı derinleştiren adımlarını desteklememelidir.” diye kaydedildi.
Irak ve Lübnan’da Protesto Gösterileri
Eylül ayından itibaren başlayan Irak’taki gösterilerin tehlikeli bir boyuta geldiğine işaret edilen dış gündem değerlendirmesinde, “Irak ve Lübnan’da siyasi reform talebiyle başlayan yolsuzluk karşıtı protesto gösterileri tehlikeli bir boyuta ulaşmıştır. Eylül ayı başından bu yana 200’den fazla kişinin yaşamını yitirdiği Irak, mezhepsel bir çatışmaya doğru ilerlemektedir. Deforme olmuş siyasi sistem, yanlış ekonomik adımlar ve ithal politikalarla yönetilmeye çalışılan ülkelerdeki isyan haklı taleplere dayansa da, mezhepsel ve dinsel çeşitlilik, sürecin provoke edilmesini ve iç savaşa sürüklenmesini kolaylaştırmaktadır.” denildi.
“Bölge ülkeleri arasındaki çekişmeler vekâlet savaşı sahasına dönüşme tehlikesi barındırmaktadır”
Lübnan’daki gösterilere de değinilen değerlendirmede, “44 yıl önce iç savaş tecrübesi yaşayan ve 200 bin üzerinde insanın hayatını kaybettiği Lübnan; ABD işgalinden sonra bir daha sükûnet ve istikrarın sağlanamadığı Irak din, mezhep gibi hassas fay hatları üzerinde yer alan coğrafyalardır. Bu sebeple protesto gösterilerine öncülük eden oluşum ve liderlerin gösterilerin provoke edilmemesi için çabalaması gerekmektedir. Şiddet, haklı talepleri gölgeleyerek karışıklığı ve dolayısıyla istikrarsızlığı derinleştirecektir. Aynı zamanda bölge ülkeleri arasındaki çekişmeler, Suriye ve Yemen’de olduğu gibi mezhebi, etnik ve ideolojik gerilimi tırmandırarak Irak ve Lübnan’ı da birer vekâlet savaşı sahasına dönüştürme tehlikesi barındırmaktadır. Siyasi otoriteler, ivedilikle harekete geçmeli siyaset ve ekonomide emperyalist kutuplardan bağımsız, gerekli reformları gerçekleştirmelidir.” ifadeleri kullanıldı. (Ramazan Casuk-İLKHA)