İdeal Eğitim Vakfı (İDEV) Ağrı Şubesi tarafından "Ahlaki Yozlaşma" teması ile ilgili bir program düzenlendi.
Mustazaflar Cemiyeti Ağrı Şubesi konferans salonunda erkekler programı takip ederken, dernek binasında ise projeksiyon yardımı ile naklen bayanlara görüntü aktarıldı.
Onur Bulan'ın sunuculuğunu yaptığı program Ümit Oktan'ın okuduğu Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı.
Programda bir konuşma yapan Eğitimci Zeynelabidin Zerkaya, İslam toplumunda ahlaki çöküntünün başlamasının sebebinin altında batıya özenmenin yattığını ifade etti. Zerkaya, insan fıtratına dönmesi gerektiğini Allah'ın yüklediği insani özellikleri yerine getirmek gerektiğinin altını çizdi.
"En güzel sınırları İslam toplumu ve İslam ahlakı çizmiştir"
Zeynelabidin Zerkaya, "Fıtrat, insanın beraberinde getirdiği özelliklerdir. Yahudi olsun, kâfir olsun, Müslüman olsun fark etmiyor. Allah-u Teâlâ'nın yüklemiş olduğu insani özellikler, insanın ahlakını oluşturuyor. Batı toplumu insani özelliklerinden, insan olmaktan çıktılar. Çünkü insanın yaratılışından var olarak getirdiği özellikler her insanda var. Ve maalesef İslam ülkeleri batılı ülkelere benzemeye başladılar. Ahlaki çöküntü başladı, onlara çok yakın bir hayat yaşıyor durumdayız şu anda. Mesela batıda birçok akım çıktı. Çıkan akımlardan biri de Liberalizm. Bu da serbestlik demektir. Olabildiğine serbestiyet. Sınırsız serbestlik olabilir mi? Sonsuz serbestlik bazı insanlara zulmetmek demektir. Çünkü bazı sınırlar çakışmaktadır. Birini dövme, öldürme serbestisi olabilir mi? Bunun bir yerde sınırlanması gerekir. En güzel sınırları da İslam toplumu, İslam ahlakı çizmiştir. Mesela insanın yaratılışında var olan utanma duygusu vardır. Her insanın içinde vardır, Allah yüklemiştir onu." dedi.
İnsani eğitim için çocukları okula göndermenin yetmediğini belirten Zerkaya sözlerini şöyle sonlandırdı:
"İnsan, beraber olmadığı, birbirinden güç almadığı zaman, tek başına küfrün bütün oyunlarına karşı ayakta durması, bozulmadan durması mümkün değildir. Bu tür mücadele ve eğitim için insanları okullara yönlendirmek de yetmiyor. Okulları da düzeltmek gerekiyor. O da insanın kendi fıtratına, ahlakına dönmesi olacak inşallah. Allah-u Teâlâ bu konuda bize yardım etsin."
Daha sonra İmam-Hatip İshak Tanrıkulu, ahlaki yozlaşma ve buna karşın alınacak önlemlerden bahsetti.
"Her toplumun kendine göre örfü, kültürel değeri ve inancı vardır. Bu bağlamlar doğrudan ahlak oluşumuna etkendir." diyen Tanrıkulu, İslam toplumunun da ahlakı, dinin temel kaynakları olan Kur'an-ı Kerim ve Resulullah'ın sünneti ışığında gelişmiş iyi ahlak ve kötü ahlakın en ince ayrıntılarına kadar ele alındığının altını çizdi.
"Güzel ahlak ancak tahkiki bir imanla hedefine ulaşır"
İshak Tanrıkulu, güzel ahlakın, İslam'ın insana kazandırmak istediği hasletler olduğunu hatırlatarak şunları söyledi:
"İslam'ın kendisi güzel ahlaktır. Resûlullâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir, 'Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.' Allah Teâlâ, Kur'an-ı Kerim'de Peygamberimiz hakkında şöyle buyurmuştur 'Ve şüphesiz sen büyük bir ahlak üzerindesin.' (Kalem, 68/4) Ayet ve Hadisler ışığında Hazreti Resulullah'ın bizler için seçilmiş ahlak önderi de olduğunu görüyoruz. Güzel ahlak ancak tahkiki bir imanla hedefine ulaşır. Güzel ahlak neler kazandırmak istiyor? Dinimiz açısından adil olmak, merhametli olmak, dürüst olmak, vefakâr olmak, yardımsever olmak, büyüklere saygı ve küçüklere sevgili olmak, ana ve babaya karşı gelmemek, tatlı dilli olmak, güler yüzlü olmak, tevazu sahibi olmak gibi değerleri yüce Allah övmüş ve bu değerlere sahip insanları yüceltmiştir. Kötü ahlak ve yozlaşmak, Allah'ın ve Peygamberinin sünnetinde yer almayan eleştirilen özelliklerdir. İslam; zina, hırsızlık, yalan konuşmak, kibir, riya, gıybet, aldatmak, hak yemek, zulüm ve daha sayamayacağımız insana zarar veren konuları yermiş ve bunlara uyanları cezalandıracağını açıklamıştır. Yozlaşmanın sebeplerine değinecek olursak bunlar; Kur'an-ı Kerim ve Sünnete olan bağlılığın azalması, iman zayıflığı, modern/seküler bir hayatı benimseme, sorumluluktan kaçma, nefsi arzulara teslim olma gibi sebepler sıralayabiliriz."
"Müslüman bireyin yozlaşması ile Müslüman bir aile yozlaşabilir"
Ahlaki yozlaşmanın bireye zarar verdiğini ve bununla ailenin de yozlaştığını kaydeden İshak Tanrıkulu, "Ahlaki yozlaşma, İslami değerlere zarar verdiği gibi Müslüman bireye de zarar verir. Örneğin, ruhun doyumu için bir birey Allah'ı anmakla huzur bulabilecekken, farklı tatmin yolları arayıp çeşitli bataklık furyalarında kendini bulabilir. Müslüman bireyin yozlaşması ile Müslüman bir aile yozlaşabilir. Örneğin, seküler hayatı benimseyen birey annesindeki örtüyü, kardeşindeki dini duyguları kelime oyunlarıyla ortadan kaldırarak onları kendine benzetebilir. Müslüman bir ailenin yozlaşması ile Müslüman bir toplum yozlaşabilir. Bu durumda ortaya çıkan tablo tamamı ile insana ve İslam'a yakışmayacak bir hayatın oluşumuyla dünya ve ahiret hayatındaki saadeti kaybetmek olacaktır. Müslüman olarak değerlerimize sahip çıkmak. Güzel ahlakın temsilcileri olmak, Allah'a olan imanın neyi nasıl gerektirdiğini anlamak ve anlatmak, biran önce dildeki İslam'ı kalbe taşımak, ahlaki değerlerin muhafaza edilmesi İslami bir görevdir. Birey olarak, salih insanları arkadaşlık için tercih etmek ve okul, aile, iş hayatında nefsin kurallarını değil, İslam'ın hayat nizamını yerleştirmek gerekir." sözleri ile konuşmasına son verdi. (Ömer Adıgüzel-İLKHA)