Emrah Tel / Haber Merkezi
Yapılan istatistikler Türkiye’de evlilik yaş ortalamasının her geçen gün arttığını gösteriyor. 2012 verilerine göre evlilik yaş ortalaması 27’yi geçti. Evlilik yaşının büyümesi ne anlam ifade ediyor, genç psikolojisi ve aile yapısına nasıl etki ediyor, beraberinde getirdiği olumsuzluklar neler? Tüm bu soruların cevabını Prof. Dr. Aytekin Sır ile konuştuk. Dicle Üniversitesi’nde rektörlük yapan Psikiyatrist Sır, evlilik yaşının artmasıyla beraber nüfusun yaşlandığı, bu durumun aile içi geçimsizliğin ve boşanma oranlarının artmasıyla orantılı olduğuna dikkat çekerek, “Gerek devlet gerekse aileler gençleri erken evliliğe teşvik etmeli bu konuda gerekli desteği sağlamalıdırlar” dedi. Evlilik yaşının artmasının bir anlamda eğitime daha da özen verildiğini dile getiren Prof. Dr. Aytekin Sır, “Özellikle de kız çocukları daha çok yüksek tahsil yapmaya başladılar. Bunun neticesinde evlenme yaşı da yükseliyor. Bir taraftan da insanlar evlenirken biraz daha dikkat etmeye çalışıyorlar. Bu da insanları biraz daha temkinli olmaya sevk ediyor. Çünkü medyada hep olumsuzluklar göz önüne geliyor. Aile içi şiddet gibi. Bütün bu olumsuzluklar sebebiyle insanlar eş seçerken daha dikkatli olmaya çalışıyorlar. Bu nedenle de bu yaş biraz ileri doğru kaydı diye düşünüyoruz” diye konuştu.
YAŞIN İLERLEMESİ TEHLİKELERİ DE BERABERİNDE GETİRİYOR
Evlilikte yaş ortalamasının artmasının beraberinde farklı tehlikeleri getirdiğini belirten Sır, “Evlilik yaşının artması beraberinde çocuk sayısında azalmayı getirecek. Bu da nüfusun yaşlanması anlamına geliyor. Yaş ortalaması 27 ama birçoğu da 30 yaşları gösteriyor. Neticede de çocuk sayısı azalmış olacak. Üremeye, genç nüfusa ihtiyaç duyan toplumlar küçük yaşta evleniyor ve eğitimlerinin geri kalan bölümünü daha sonra yapıyorlar. İlk eğitimini tamamlıyor ve evleniyorlar ancak üç veya dört çocuk yapıyor. Ondan sonra doktora yüksek lisanslarını tamamlıyorlar. Tabi bu süreçte sistemleri de onlara maddi anlamda çok ciddi destek veriyor. Dolayısıyla geçim sıkıntısı gibi bir endişeleri de olmamış oluyor. Tabi kadınların da bu tür bir eğitimden tamamen kopmasını kimse istemez. Bu da belki bir model olabilir. Bu tür bir evlilikte eğitim teşvik edilebilir. Böylelikle kadınlar doğurganlık çağında çocuk doğurabilirler. Sonrasında da bu eğitimlerine devam edebilirler diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
DEVLET EVLENMEYE TEŞVİK ETMELİ
Devletin evlilik ve eğitim konusunda ciddi teşvikler oluşturması gerektiğini ifade eden Sır, “Ama ne yapıp edip kadınların ve erkeklerin daha erken yaşlarda evlendirilmeleriyle alakalı mutlaka teşvikin olması gerekiyor. Bunu kolaylaştırmak lazım. Bu, devlet bütçesinden yapılabilir. Evlenmek isteyen aynı zamanda eğitimine de devam etmek isteyenler için ayrı bir burs da verilebilir. Bunlar bütün dünyada yapılan sistemler. Üreme ülkelerin geleceği açısından son derece önemli. Türkiye’nin ileride inşallah çok daha iyi yerlere geleceğini umuyoruz. Ama nüfusumuzun da aşağı yukarı 1920’lerden sonra azalmaya başladığını şu anki istatistikler gösteriyor” ifadelerini kullandı.
EVLİLİK YAŞI YÜKSELDİKÇE BOŞANMA ORANI DA ARTIYOR
17’li yaşlarda ergin olan bir gencin 30’lu yaşlara kadar evlenmemesinin psikolojiyi de olumsuz yönde etkilediğini vurgulayan Sır, “Yaş ilerledikçe insanların seçiciliği de artmaya başlıyor. Yani insanlar hayatlarına yabancı birini soktukları için birbirlerini kabullenmeleri de zorlaşıyor. Yaş küçükken birbirlerini kabullenmeleri de daha kolay oluyor. İnsanlar bu olmaz, öteki de olmaz, kılık kıyafeti, görünüşü gibi bir takım gerçekçi olmayan hayaller peşinde koşturmaya başlıyorlar. Bu durum açıkçası evliliği daha da zorlaştırıyor. Diğer taraftan bu dönem içerisinde insanların bir takım ihtiyaçları var, bunları gidermeleri de bir takım olumsuzluklara kötü yollara sevk edebiliyor. Bunun neticesinde yollar farklı yerlere çıkıyor. Gençler farklı şekilde zehirlenebiliyor. Tüm bu tehlikelerden uzak kalma yönüyle belli bir yaştan sonra evliliğin yapılmasında büyük yarar var. Aksi halde birbirlerine alışmaları zorlaşacaktır” diye konuştu.
ÇOCUK YAŞTA EVLİLİĞE KARŞIYIZ
Erken evlilik ifadeleri ile çocuk yaşta evliliği kast etmediğinin altını çizen Prof. Dr. Sır, “bu konular istismar edilebiliyor. Kesinlikle çocuk yaşlarda evlensinler demiyoruz. Ama insanlar ne kadar ileri yaşlarda evlenirlerse birbirlerinde daha fazla hata görecek, kabullenme de zorlaşacak. Hayalindeki insanla birebir örtüşmediği zaman büyük bir hayal kırıklığı yaşanacak, o nedenle bu ne kadar erken yaşta olursa kabullenme de o kadar fazla oluyor. Ki boşanma oranlarının da her geçen yıl artması bu dediğimizi de doğruluyor. Evlilik yaşı arttıkça boşanma oranları da artıyor. Tabi bu kadınların belirli bir eğitimden mahrum kalmaması için de hem erken evliliği hem de eğitimi teşvik etmeliyiz” dedi.
GEÇ EVLİLİK AHLAKİ YOZLAŞMAYA KAPI ARALIYOR
Evlilik yaşının ilerlemesinin flört tarzı ilişkilerin önünü de açtığına dikkat çeken Sır, bu durumun da toplumun ahlaki yapısını olumsuz etkilediğini vurguladı. Prof. Dr. Aytekin Sır, sözlerini şöyle sürdürdü, “Bakıyorsunuz ki aşkına cevap alamadı diye kızı da kendisini de öldürdü, şeklindeki haberler çıkıyor. Bu tür haberler ne adar çoğaldı bunu görebiliyoruz. Tüm bunlar evliliği geciktirmenin araladığı kapıdan çıkan durumlar. Yani insanlar devamlı olarak ilişkilerde; bu ilişki bir yerlere gidecek, evlilik olacak gibi bir beklenti içerisinde giriyor. Hâlbuki bu tür ilişkilerin çok önemli bir bölümü hiçbir yere gitmiyor. Bu durumda hem kız hem de erkek ayrı bir hayal kırıklığı yaşıyor. Bunu da belki ömür boyu taşıyor. Daha sonra evlendiği insan da hep bunları arıyor. Tabi tüm bunlar evliliklerinde de karşılarına çıkıyor. Eşler bunu gündeme getirebiliyor, ciddi kıskançlıklara sebep olabiliyor ve aile yapısını bozmuş oluyor. Diğer taraftan da insanlar bu sefer bunu farklı yönlerde kullanabiliyor ve ciddi pişmanlıklarla bizim karşımıza gelebiliyorlar. Özellikle üniversitelerde ailenin kontrolü dışına çıkan çocukların intihar girişimleri hayatlarını kaybetmeleriyle sonuçlanabiliyor. Tabi tüm bunlara bakıldığı zaman bu durum ahlaki bir yozlaşmanın kapısını da aralamış oluyor.”
EVLENMEK İSTEYEN ÇOCUKLARINIZIN ÖNÜNÜ AÇIN
Ailelere de seslenen Sır, “Okul bitirme, iş sahibi olmayla beraber ailelerin evlilik sürecindeki yoğun talepleri evlilik yaşının ilerlemesinde etken oluyor. Söz ettiğimiz tüm sakıncaları göz önünde bulundurduğumuz zaman evliliği kolaylaştırma konusunda ailelerin üzerlerine düşenleri yapmaları gerekiyor. Evliliklerin zorlaştırılması evlilikleri çok olumsuz yönde etkiliyor. Belki başlık parası pek kalmadı ama altın isteme gibi şeyler üzerinde duruluyor. Bunlar da evlilik yaşının biraz daha sarkmasına sebep oluyor. Çünkü insanlar artık iş, ev, para sahibi olma telaşına düşüyor. Bunlar beraberinde aileyi de sıkıntıya sokuyor, rencide ediyor ve kaçma gibi tabloları ortaya koyuyor. Onun için ölçülü hareket etmekte her zaman için fayda var diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Ailelere de seslenen Sır, “Okul bitirme, iş sahibi olmayla beraber ailelerin evlilik sürecindeki yoğun talepleri evlilik yaşının ilerlemesinde etken oluyor. Söz ettiğimiz tüm sakıncaları göz önünde bulundurduğumuz zaman evliliği kolaylaştırma konusunda ailelerin üzerlerine düşenleri yapmaları gerekiyor. Evliliklerin zorlaştırılması evlilikleri çok olumsuz yönde etkiliyor. Belki başlık parası pek kalmadı ama altın isteme gibi şeyler üzerinde duruluyor. Bunlar da evlilik yaşının biraz daha sarkmasına sebep oluyor. Çünkü insanlar artık iş, ev, para sahibi olma telaşına düşüyor. Bunlar beraberinde aileyi de sıkıntıya sokuyor, rencide ediyor ve kaçma gibi tabloları ortaya koyuyor. Onun için ölçülü hareket etmekte her zaman için fayda var diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.