HABER MERKEZİ
Bir yanda öğretmenleriyle sınıfta dalga geçen öğrenciler öte taraftan öğretmenlerini döven öğrenciler… Eğitimde sadece öğretimin yetmeyeceğini gözler önüne seren olaylar son dönemlerde artış gösterdi. Öğretmenin sınıf içerisinde ders anlatırken arkasında terbiyesizce hareketlerde bulunan öğrencilerden sonra önceki gün de Diyarbakır’da öğrenci velileri beraber öğretmeni darp etti. Gazetemize konuşan Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim Bir-Sen) Genel Başkan Vekili Latif Selvi, “Öğretmenlerimizin ve öğrencilerimizin hayati tehlike altında olduğu bir ortamda eğitimle ilgili bir şeyi başarmak mümkün değildir. Bu tür saldırılar aynı zamanda çocuklarımızın eğitim geleceğine kastetmek anlamına gelir. Bu saldırıyı şiddetle kınıyoruz.” ifadelerini kullandı.
ÖĞRENCİ VELİLERİ ÖĞRETMENİ DÖVDÜ
Diyarbakır'da bir öğretmen öğrencisinin yakınları tarafından okul bahçesinde darp edildi. Diyarbakır'da merkez Kayapınar ilçesine bağlı Cumhuriyet köyündeki Süleyman ve Muazzez Ersönmez Ortaokulu'nda Müdür yardımcısı ve Görsel Sanatlar öğretmeni Yasin Güneş, öğrencisinin yakınları tarafından okul bahçesinde darp edildi. Darp edilme anları güvenlik kamerasına yansıdı. Edinilen bilgilere göre, Öğretmen Güneş, davranışlarından dolayı öğrencisini okul yönetimine şikayet etti. Yönetimin, durumu öğrenci velisine aktarması üzerine baba ve 2 oğlu 21 Ekim Pazartesi günü okula geldi. Okulun güvenlik kamerasına yansıyan görüntülerde Öğretmen Güneş, baba ve 2 oğlunun okulun girişinde karşıladığı görüldü. Öğretmenle sert bir şekilde tartışan öğrenci yakınları daha sonra öğretmeni darp etmeye başladı. Öğretmeni yere düşüren öğrenci yakınlarının tekme atmaya devam ettiği görüldü. Öğrenci yakınları daha sonra okulda uzaklaşırken saldırı hakkında başlatılan soruşturma sürüyor. Konu hakkında İl Milli Eğitim Müdürü Doç. Dr. Feysel Taşçıer, yazılı bir açıklama yapmış şunları söylemişti: "İlimiz Kayapınar ilçesi Süleyman Muazzez Ersönmez İlk/Ortaokulu'nda 21 Ekim 2019 tarihinde müdür yardımcısı olarak görev yapmakta olan bir mesai arkadaşımız, öğrenci velisi oldukları öğrenilen iki kişi tarafından saldırıya uğrayarak, darp edilmiştir. Şiddet, çocuklarımızın anlamını sadece sözlüklerden öğrenmesi gereken bir kavram olması gerekirken, karanlık dünyalarının dışa yansıması olarak bu kavramı eğitim kurumlarımızın sınırları içine ve çocuklarımızın gözlerinin önüne fiil olarak taşıyan zihniyeti Diyarbakır eğitim camiası olarak lanetleyerek, darp olayına maruz kalmış olan mesai arkadaşımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor, şiddete başvuranları kınıyor, konuyla ilgili idari işlemin başlatıldığını, adli yönden ise ayrıca takipçisi olacağımızı tüm kamuoyuyla paylaşıyoruz."
ÖĞRETMEN DÖVEN BABA İLE OĞLU TUTUKLANDI
Diyarbakır’da, öğrencilerin gözleri önünde öğretmeni darp eden baba ve oğlu tutuklandı. Diyarbakır'da önceki gün Süleyman Muazzez Ersönmez Ortaokulu'nda görsel sanatlar öğretmeni olan Y.G., davranışlarından rahatsız olduğu öğrenciyi okul yönetimine bildirdi. Durumun öğrenci velisine ulaşmasının ardından çocukları ile okula gelen veli, kapıda öğretmen Y.G. ile karşılaştı.
Öğretmen, sorunlu öğrencinin durumunu konuşmak için veli ve iki oğlunu odaya davet etti. Odaya gitmeyi kabul etmeyen veli ve iki oğlu, öğretmen Y.G.’yi okul bahçesinde öğrencilerin gözleri önünde darp etmeye başladı. Öğretmenin darp edilmesi sonrası jandarma ekiplerince gözaltına alınan veli M.S.A., oğlu S.A., işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Zanlılar, çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
“GÜVENLİĞİN OLMADIĞI BİR YERDE EĞİTİM VE ÖĞRETİMDEN SÖZ EDİLEMEZ”
Şiddetin olduğu bir ortamda, eğitimde başarıdan söz etmenin mümkün olmadığına vurgu yapan Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim Bir-Sen) Genel Başkan Vekili Latif Selvi, “Öğretmenlerimizin ve öğrencilerimizin hayati tehlike altında olduğu bir ortamda eğitimle ilgili bir şeyi başarmak mümkün değildir. Bu tür saldırılar aynı zamanda çocuklarımızın eğitim geleceğine kastetmek anlamına gelir. Bu saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Bu noktada Mili Eğitim bakanlığı ve diğer yetkililer, bunu eğitime yapılmış saldırı olarak değerlendirmeli ve gerekeni yapmalıdır. İçişleri Bakanlığı da gerekli tedbirleri alarak, okullarımızın güvenli bir şekilde eğitim öğretim yapılabilen yerler haline getirmesi gerekir. Yaşanan bu şiddet olayı istisnai olarak değerlendirilebilir, ancak bu olay başka yerlerde de şiddeti tetikleyebilir. Nitekim yakın zamanda hayatını kaybeden arkadaşlarımız oldu, darp edilen arkadaşlarımız oldu. Bu noktada ceza hukukunda öğretmenlere yönelik şiddetle ilgili gerekli hukuki düzenlemelerin yapılması gerekir. Öğretmenlere yönelik şiddet toplumda infial oluşturması gerekir. Çünkü çocuklarımızın rahatlıkla eğitim görebilmesi için, hem öğretmenlerinin hem eğitimcilerin kendilerini güvende görmeli ve adeta bir aile ortamı gibi değerlendirdiğimiz okullarımızın en güvenilir yerler olması gerekiyor. Yani hem eğitimci hem öğrenci kendisini orada güvende hissetmelidir. Öyle hoyrat bir durumla karşı karşıyayız ki, birileri okula gelip öğretmeni, idareciyi herkesin içinde darp ediyor ve elini kolunu sallayarak çekip gidiyor. Can güvenliğinin olmadığı bir yerde eğitim ve öğretimin sağlıklı işlemesinden söz edilemez. Yetkililer bu durumla ilgili tedbir almak durumundadır. Bu olay münferit olarak okunursa başka sonuçlara sebep verir.” şeklinde konuştu.
“BİREYLERİN KİŞİLİK HAKLARINI ZEDELEYECEK DAVRANIŞ MEŞRU GÖRÜLEMEZ”
Sosyal medyada öğrencinin öğretmeni, öğretmenin de öğrenciyi rencide etmesinin meşru sayılamayacağına dikkat çeken Selvi, “Tabi bu olay farklı bir boyutu daha ortaya çıkarıyor, o da şu; ne öğrencilerin öğretmenlerle ilgili ne de öğretmenlerin öğrencilerle ilgili küçük düşürecek davranışlarda bulunması eğitimin köküne dinamit koyar. Eğitim ve öğretimin temelinde saygı ve sevgi vardır. Saygının ve sevginin olmadığı yerde veya bunu zedeleyecek tavır ve davranışların olduğu yerde asla bir başarı gelmez. Bu noktada MEB’in bazı tedbirleri var, ancak bunu özgürlük kısıtlaması olarak görenler var. Kişinin özgürlük alanı bir başkasını rahatsız edince biter. Özgürlük, bir başkasının hukukuna zarar verme noktasına geldiği zaman bunun adı özgürlük olmaz. Bir baskı aracı olur, bir zulüm olur, başkasının hukukunu zedelemek olur. Tabi burada konuşulan şeyler sadece öğrenciler için değil, öğretmenler için de geçerlidir. Yani bir öğrenci nasıl bir öğretmeni gizli çekip bir yerlerde paylaşıp rencide etme hakkı yoksa öğretmenin de öğrenciyi rencide etme hakkı yoktur. Herhangi bir arkadaşımızın, herhangi bir bireyin kişilik haklarını zedeleyecek bir davranış meşru görülemez. Öğrencilerin telefon kullanma konusu uzun vadeli bir çalışma gerektirir. Bu sorun kısa vadede değil uzun vadede çözülür.” ifadelerini kullandı.