DOĞRUHABER

Mutlu bir evlilik sürerken bir anda eşleri cezaevine atıldı. Genç yaşta evlendikleri için cezalandırılan aileler bir an önce bir birlerine kavuşmak istiyor. Eşlerinin çocuk istismarcısı olmadığını belirten mağdur kadınlar, “biz severek evlendik, meclisteki milletvekillerine sesleniyoruz, hiç mi merhametiniz yok? Biz yuva kurduğumuz için mi cezalandırılıyoruz?” diyerek eşlerinin bir an önce serbest bırakılmasını istiyor.

İSTİSMAR DEĞİL EVLİLİK

Özellikle romanların mağdur olduğu bilinen konuyla ilgili 2016 yılında meclise bir kanun teklifi getirilmişti. Kanuna göre yasal evlenme alt sınırı olan 18 yaşından küçük yaşta evlenenlerin bir kereye mahsus serbest bırakılması öngörülüyordu. Fakat feminist kadın dernekleri ve evlilik düşmanları olayı çarpıtarak, ‘kadınlar tecavüzcüleriyle evlendiriliyor’ yaygarası kopardı. Gelen tepkilerden korkan hükümet ise baskılara boyun eğdi ve masum insanların cezaevinde kalmasına göz yumdu. Yaygara kopartanların amacının nikâh düşmanlığı olduğunu belirten kadınlar ise; “Ortada istismar yok, biz evlendik”, dedi.

“RESMİ NİKÂHLI EŞİM 19 YIL CEZA ALDI”

Genç evlilik mağdurlarından Celile Çukur, “ Üç yıldır evliyiz ve severek evlendik. Hakkımızda kamu davası açıldı. Eşim 18 ay cezaevinde kaldı ve sonrasında tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Daha sonrasında mahkeme kararı ile resmi nikâhımız kıyıldı. Evliliğimizden bir oğlumuz oldu. Şu an oğlum 1 buçuk yaşında. Daha 5 ay önce eşime 19 yıl 10 ay 15 gün ceza geldi. 5 aydır mücadele ediyorum, gitmediğimiz yer kalmadı. Cumhurbaşkanıyla dahi görüştük. 5 Şubat’ta bize söz verdi, mağduriyetinizi gidereceğiz diye ama hala bekliyoruz. Ben eşimin görüşüne dahi gidemiyorum. Sözde kadın dernekleri karşı çıktılar ama bir türlü bizi korumak adına verilen cezaların bizi daha da çok mağdur ettiğini onlara anlatamadık. Ben bir an önce resmi nikâhlı eşimi istiyorum. Yuvamı, ailemi istiyorum.” diyerek milletvekillerine seslendi.

“KADINA SAHİP ÇIKMAK ADINA BENİ 3 EVLADIMLA YAPAYALNIZ BIRAKTILAR”

Bir diğer genç evlilik mağduru Yeşim Küçük ise şöyle konuştu: “Eşim uzman çavuştu. Çocuklarımıza iyi bir gelecek hazırlayabilmek için mücadele içindeyken üç çocuk babasını evlendikten yedi yıl sonra cezaevine attılar.  Kadına sahip çıkmak adına beni 3 evladımla yapa yalnız bırakıp ellere muhtaç ettiler. Hem eşim hem babam hem de kayın pederim cezaevine atıldı. Tüm bunlar, iki genç, yuva kurduğu için oldu. Aldığım yardımlar bez parasını karşılayamıyor. Kadına sahip çıkmak bu mudur?  Müslüman bir ülkede zina serbest ama yuva kurmak suç! Çocuk hakları diyorlar, peki babasız büyüyen bu çocukların hiç mi hakkı yok? Meclisteki milletvekillerinin hiç mi merhameti yok?”

“CEZAEVİNE GİTTİĞİMDE ‘RESMİ NİKÂHLI’ EŞİMLE GÖRÜŞÜYORUM”

2011 yılında kendi isteğimle yuva kurdum diyen Merve Tıraş ise başından geçenleri şöyle anlattı: “Evlendikten 9 yıl sonra cinsel istismar suçundan 10 sene 10 ay hapis cezası verildi. Nasıl olur da resmi nikâhlı eşim istismarcı olabilir?  Cezaevine görüşe gittiğimde istismarcımla değil ‘resmi nikâhlı’ eşimle görüşüyorum. Bizleri mağdur eden yasa ailelerimizi yıktı. Kızım Zeynep babasız büyüyor. Maddi ve manevi olarak çaresiz durumdayız. Bizim için düzenlenecek yasaya karşı çıkan çevreleri anlayamıyorum. Bizim hikâyelerimizi hiç duymadılar mı? Kadın haklarını savunduklarını söylüyorlar. Ben kadın değil miyim? İstismar suçundan ceza verdikleri adam benim tecavüzcüm değil resmi nikâhlı eşim. Onlara şunu sormak istiyorum: Sizin hiç vicdanınız yok mu?”

“CUMHURBAŞKANIMIZIN VERDİĞİ SÖZE GÜVENİYORUZ”

11 yıllık evli odluğunu belirten Gamze Soysal ise “2 kız evladım var.  Büyük kızım 9, küçük kızım 1.5 yaşında. Şu an eşim Giresun L tipi kapalı ceza infaz kurumunda.  Eşim 8 yıl 10 ay ceza aldı. 10 yıl sonra gelen ceza 2 kız evladımla beni çaresiz, kimsesiz bıraktı. Ne evlatlarıma bakabilecek ne de eşimin içerdeki masraflarına destek olabilecek hiç bir gelirim yok. Yıllar önce suç olduğunu bilmeden evlenmenin bedelini iki kız evladım ile ödemek zorunda bırakıldım. Umarız ki binlerce çaresiz kalmış anneyi, babayı, evlatları göz önünde bulundururlar. 2.yargı paketinde olmayı umut ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın verdiği söze güveniyoruz.” şeklinde konuştu.

“YETMEDİ Mİ ÇEKTİKLERİMİZ?”

Eşiyle 2005 yılında evlendiğini, 2007 yılında ise resmi nikâhlarının kıyıldığını belirten Özlem Doğualp, “2016 yılında eşimi kimlik kontrolünde karakola götürdüler. Eşimin cezasının olduğunu orada öğrendik. 11 yıl sonra eşime 8 yıl 4 ay hapis cezası verildi. Benim resmi nikâhlı eşimi, üç tane kızımın babasını benim ‘istismarcım’ olarak cezaevine koydular. Sayısız defa meclise gittik. Cumhurbaşkanımız söz verdi. Bize ‘sizler kanayan bir yarasınız. Bu yarayı bir an önce sarmak gerek’ demişti. Ama görüyorsunuz ki o yara artık kangrene dönüştü. Şimdi tekrar Cumhurbaşkanıma sesleniyorum: 3 yıldır hala bekletiliyoruz. Yetmedi mi çektiklerimiz? Çocuklarımız sırf anne ve babası erken yaşta evlendi diye babasız büyüyor. Artık çocuklarımızın babasına kavuşmak istiyoruz.” dedi.

“16000 ÇOCUK BABASIZ BÜYÜYOR”

Mağdurlardan Ayşe Sepet ise şöyle konuştu: “10 yıl önce eşimle kendi isteğimle evlendim. 2010 yılında ilk çocuğumu dünyaya getirdiğimde kamu davası açıldı. Eşime cinsel istismar suçundan 8 sene 4 ay ceza verildi. 2018 yılında eşim ceza evine alındı 3’üncü çocuğumun doğumuna yirmi gün kala eşimi tutukladılar. Ben 3 çocuğumla birlikte ortada kaldım. Bu nasıl kadını korumak? Ben resmi nikâhımı kıyarken devlet neredeydi? Eşim benim tecavüzcüm değil resmi nikâhlı eşim, 3 çocuğumun babası… 8000 aile mağdur, 16000 çocuk babasız büyüyor. Yetkililer lütfen sesimizi duysun bu kanayan yara artık son bulsun.”