İTTİHADUL ULEMA tarafından Diyarbakır’da düzenlenen ve Türkiye, İran, Irak ve Suriye'den alimlerin katıldığı 4'üncü Âlimler Buluşmasının ikinci günü birinci oturumla devam etti.
İTTİHADUL ULEMA üyesi Müfit Yaray, "Doğudan Batıya Yönelen Gençliğin Özbenliğine Kavuşabilmesi için Neler Yapılmalıdır?" konulu konuşmasını yaptı.
Günümüzde Doğu'dan Batı'ya yönelen bir gençliğin olduğunu belirten Yaray, bu durumun İslam âlimleri ve İslam toplumlarını rahatsız ettiğini söyledi.
Batı medeniyetine bakıldığında süslü güzel sözlerin kullanıldığını ifade eden Yaray, "Batı medeniyetinin görünür yönü insanların nefsine hoş geliyor. Demokrasi, adalet, özgürlük, insan hakları, kadın ve çocuk hakları hatta hayvan hakları derler. Teknoloji ve bilim derler. Yeni icat ve aletlerden bahsederler. Bunların birçoğu gerçekten de hepimizin hoşuna giden, nefsimizi okşayan şeyler. Peki, Batı medeniyeti gerçekten bu mudur? Yoksa Batı medeniyetinin vahşi ve çetin yüzünü saklamaya çalışan bir maskesi mi bu güzel sözler? Ayet-i kerime bu sözlerin maske olduğunu söylüyor." dedi.
"Doğudan Batı'ya yönelen gençlerden ve batılı değerlere yönelmesinden şikâyetçiysek bunun sebebini tespit etmeliyiz"
Yaray, "Bugün dünyanın herhangi bir merkezinde meydana gelen fitne ve kargaşaların sebebi kimdir diye sorduğumuzda hemen Batı ve medeniyetini oluşturan ülkeler diyeceğiz. Bugün dünyada insanların gıdalarıyla oynayan, ayetin deyimiyle ekini ifsat eden kimdir diye sorsak hepimiz Batı ve Batı medeniyetini oluşturan ülkelerdir diyeceğiz? Bugün dünyada insanoğlunun neslini, gençliği bozan, gençliği şehvet ve oyun peşinde koşturan, sosyal medyada yönetilen, duygusuz, cansız, ruhsuz, amaçsız adeta bir robot haline getiren kim diye sorsak hiç tereddüt etmeden Batı ve Batı medeniyeti diyeceğiz? Bunları sorunun kaynağını tespit etmek için soruyoruz. Sorunun kaynağı bilinmeden sorunlar çözülemez. Doğudan Batı'ya yönelen gençlerden ve batılı değerlere yönelmesinden şikâyetçiysek bunun sebebini tespit etmeliyiz. Sebep bilinmeden çözüm üretilemez. Öyleyse birinci tespitimiz şudur; fitne ve kargaşanın kaynağı Batı, insanın nesliyle oynayan, İslam ülkelerindeki gençleri bozmaya çalışan bir Batı medeniyeti vardır." ifadelerini kullandı.
"Batı Müslüman nüfusunun artmasından rahatsız"
Şu anda Avrupa ve Amerika'da hızlı bir şekilde nüfusun azaldığını hatırlatan Yaray, "Gelişen yaşam koşullarına bağlı olarak yaşlı nüfus sürekli artıyor. Başta Almanya ve İspanya olmak üzere Avrupa ülkelerinde ölüm oranları doğan insanların sayısından daha fazla. Nüfus hem yaşlanıyor hem azalıyor. Bütün Avrupa ve Amerika'da doğum teşvik edilir. Ailelerin çocuk sahibi olması için devlet ailelere para verir, maddi destekte bulunur. Ta ki nüfus çoğalsın. Batı medeniyetinin çok belirgin bir özelliği daha var. Batı hesapçı ve planlı bir medeniyettir. İşlerini önceden planlar ve düzenlerler. Onları yıllar önce nüfuslarının bu şekilde yaşlandığını ve azaldığını öngördüler. Ama buna mukabil bir hesap daha yaptılar. İslam ülkelerindeyse nüfus hızla çoğalıyor, Müslümanların sayısı artıyor. ABD'de bir araştırma merkezi 2011 yılında bir araştırma yapıyor. Şu 3 tespitte bulunuyorlar; Birincisi dünyada Müslümanların nüfusu hızla artıyor. İkincisi şu anda yeryüzündeki en genç dini grup Müslümanlardır. Üçüncüsü de Yahudi ve Hristiyanların nüfusu azalıyor. Bu tespitleri yan yana getirdiğimizde Batı Müslüman nüfusunun artmasından rahatsız. Endonezya, Türkiye, Mısır gibi ülkelerde milyonlarca Müslüman genç var. Savaşlarla öldürmeye çalıştıkları Irak'ta bile 10 milyonu aşkın genç var. 2050'ye varmadan Avrupa'da Müslümanların nüfusu Hristiyanları geçecek. Onun için 2 karar aldılar. Birincisi İslam ülkelerinde nüfus artış hızını frenleme. İkincisi ise mevcut olan gençliği Batı gençliği haline getirmek. Bunlar Müslümanların evladı olsalar bile batılı olsunlar…" diye konuştu.
"İslam ülkelerindeki bazı yerli işbirlikçi idarecileri kullanarak aile planlaması kullanıyorlar"
Yaray, şöyle devam etti: "İslam ülkelerindeki bazı yerli işbirlikçi idarecileri kullanarak aile planlaması kullanıyorlar. Bir Müslüman ülke batı ile anlaşma yapsa veya silah alsa ülkesindeki nüfusu azaltmaya çalışıyor. Ne alaka? Biz anlaşma yapıyoruz. Aileyle işiniz ne? Hatta kredi veriyorlarsa o kredinin bir kısmının bu konuda kullanılmasını şart koşuyorlar. Kendi ülkelerinde nüfusun artması için çaba sarf ederken İslam ülkelerinde tam tersi nüfusu azaltmaya çalışıyorlar.
15-20 sene boyunca okul okuyan bütün gençler Batı'nın eğitim sistemine bağlı okullardan geçerler. Karma eğitimden geçerler ve öyle bir ahlakla büyürler ki diplomasını aldığında onun Müslümanlarla bir alakası yoktur. Tam tersine Batılılar gibi dünyaya bakar, onlar gibi giyinir, onlarınsevdiğini sever. Öyleyse bu bir plan ve projedir. Gençliğin bu hale gelmesi tesadüfen meydana gelen bir olay değildir. Planlı ve projeli bir çalışmadır."
"Devlet de büyük bir aile hükmündedir"
Batılıların, aynı zamanda İslam ülkelerindeki medya gücünü yoğun olarak kullandığını vurgulayan Yaray, "Basın ve yayında Batı ve medeniyetini teşvik ederler. Peki, biz buna karşı ne yapmalıyız? Ayet-i kerimenin tabiriyle kendimizi ve ailemizi ateşten korumalıyız. Aile ve devlet kurumunu korumalıyız. Devlet de büyük bir aile hükmündedir. Devletin reisi büyük ailenin reisi hükmündedir. Ailemiz çocuklarımıza sahip olmalı, aile büyük bir liman haline gelmelidir. Çocuk, girdaplarda ailesine dönüp dertlenebilmelidir. Evlerimiz birer otel odası olmaktan çıkmalı. Otellerde birbirini tanımayan kişiler odasına çekilip yatarlar. Evlerimiz maalesef bugün bu halde. Kimse kimseyle konuşmaz, dertleşmez."
Devletlerin politika olarak bu işin içinde olmadığı için istenilen sonuçların elde edilemediğini söyleyen Yaray, "Devletler bu işe el atmalı, karma eğitime son verilmeli. Okullarımızda batı değerlerini özendiren, teşvik eden eğitime son verilmeli. Medyada batıyı özendiren yayınlar engellenmeli. Bunlar aile ve devlet tarafından beraber yapılırsa İslam gençliği öz benliğine dönecektir. Gençlerimiz Batılılara benzeseler de asla batılı olmuyorlar. Ehil bir davetçi tarafından davet edilirlerse geri dönüyorlar." diye konuştu. (İLKHA)