Suriye'nin kuzeydoğusu konusunda ABD ile yapılan anlaşmanın ardından konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu bölgede oluşturulması düşünülen "güvenli bölgede" 12 ayrı noktada gözetleme noktası inşa edileceğini söyledi. Erdoğan, Esed rejiminin yanlış bir harekette bulunması durumunda Türkiye'nin karşılık vereceğini de sözlerine ekledi.
Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi'nde yabancı basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Erdoğan,"Barış Pınarı Harekatı"nın anlık olmadığını ve hazırlığının yılları bulduğunu belirterek,"Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) 32 kilometre genişliğinde ve 440 kilometre uzunluğundaki "güvenli bölgede" kontrolü sağlamak istiyor. Bu bahsettiğimiz bölgeye Deyrizor ve Rakka da dahil edilirse 2 milyon Suriyeliyi yerleştirebiliriz." dedi.
Erdoğan ayrıca güvenli bölgenin batısında YPG güçlerinin kontrolündeki bazı bölgelere rejim güçlerinin (Esed güçleri) asker konuşlandırmasına da değinerek,"Rejim eğer böyle bir yanlış yaparsa (TSK'ya saldırırsa), rejim bizden cevabını alır. Salı günü niçin Soçi'ye gidiyorum? Soçi'de de bunları konuşacağız. Rejimin böyle bir yanlışın içerisine gireceğini tahmin etmiyorum. Eğer böyle bir yanlışın içerisine girerse, onlar da cevabını alır bunu bilmeleri lazım. Zaten de biliyorlar." diye konuştu.
"Ayn el Arab bir Kürt toprağı değildir"
Erdoğan, Şanlıurfa sınırında bulunan ve şu anda YPG kontrolündeki Ayn-El Arab (Kobani) şehri hakkında da konuştu. Erdoğan, "Ayn-El Arab bir Kürt toprağı değil burası Araplara aitti, ismiyle müsemma. Fakat daha sonra teröristler Arapları, Arap nüfusu çıkardılar. Hatırlayın Obama döneminde de burada Kürtler bizim topraklarımıza geldiler ki bu rakam da 350 bin civarında. Şu anda bizde yerleşik konumdalar. Ayn-El Arab ile Tel Abyad arasında, burada sıkıntılı bir durum söz konusu. Tel Abyad ile Resulayn arası ise şu anda bu bölge kontrolümüzde. Fakat Resulayn ile aynı şekilde Irak sınırı, burada da yine mücadele devam ediyor. Kamışlı'da Rus askerleri var. Aynı zamanda rejimin askerleri değişik yerlerde var. Salı günü yapacağımız görüşmeler neticesinde Sayın Putin ile de bunları neticeye kavuşturacağımıza inanıyorum. Ve böylece ABD, Rusya, rejim ve bunun dışında belki koalisyon güçlerinin de dahliyle burada neticeye varır ve böylece bölgeyi huzur bölgesi haline getirmenin hesabı içerisindeyiz. Zira ayın sonunda Cenevre'ye çok daha hazırlıklı gidelim istiyoruz." ifadelerini kullandı.
"Savaş ucuz bir kavram değil, Ben bir terörist başının ne söylediğiyle ilgilenmem"
Bir gazetecinin "SDG'nin komutanı verdiği röportajda, 'ABD Başkanı Trump, Suriye hükümetine yaklaşmamız konusunu anlayışla karşıladığını, desteklediğini iletti.' dedi. Bu konuyu görüştünüz mü ABD'den gelen heyetle? Bu konudaki yorumunuz nedir?" sorularına Erdoğan, şu karşılığı verdi:
"Siz herhalde hala Tayyip Erdoğan'ı tanımadınız. Tanımış olsanız, bu soruyu bana sormazsınız. Ben bir terörist başının ne söylediğiyle ilgilenmem. Ben, millet ne söyler ona bakarım. Suriye'de de Suriye halkı ne söyler, ona bakarım. O adam bir terörist başı. Dolayısıyla 'Terörist başı Sayın Trump'la şöyle görüşmüş, böyle görüşmüş...' Bu anlaşma bir terör örgütüyle değil. Kiminle bu anlaşma? Amerika ile. Bizim farkımız burası. Hep ne dediler? Terör örgütüyle alakalı olarak birbirine karıştırdılar. 'Siz Kürtlere şöyle yapıyorsunuz? Siz Kürtlere böyle yapıyorsunuz?' Hayır, biz terör örgütüyle mücadele veriyoruz. Kelimeleri biz çok seçeriz. Biz 'Terör örgütüyle savaşıyoruz.' da demedik, 'Mücadele veriyoruz.' dedik. Niye? Savaş kavramı o kadar ucuz bir kavram değil. Savaş kavramı devletler arasında söz konusudur. Terör örgütüyle mücadele verirsiniz. Bu noktada da ben bir terör örgütünün kaçkınını kalkıp da karşıma alıp onunla konuşmam, muhatap da almam. Devlet olursa konuşuruz."
"Bazı NATO ülkeleri yanlış yapıyor, Türkiye bu yanlışı yapmak durumunda değil"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "NATO müttefiklerinizden operasyonu kınayanlar da var. Suriye rejimiyle görüşmeler yapan müttefiklerinizin gelişmelerini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine, Türkiye'nin bir NATO ortağı olarak temel ilkeler üzerinde konuştuğunu belirterek, "Eğer NATO üyesi ülkeler temel ilkelerden sapıyorsa, bu Türkiye'nin de temel ilkelerden sapması anlamına gelmez. NATO'nun 5. maddesi vardır. Herhangi bir NATO üyesi saldırıya uğrarsa, tüm NATO ülkeleri üye ortaklarının yanında yer alır. 'Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz.' anlayışı aslında NATO'nun bir prensibidir. Bazı NATO ülkeleri bu yanlışı yapıyor. Onlar bu yanlışı yapıyor diye Türkiye de bu yanlışı yapmak durumunda değildir." diye konuştu.