Batman’da, ÖNDER İmam Hatipliler Derneği, Batman Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi, Batman İl Müftülüğü, Yunus Emre Cami Vakfı ve Medrese Âlimleri Vakfı tarafından organize edilen ve çok sayıda İslam âliminin katıldığı "Uluslararası 10'uncu Din Görevlileri Sempozyumu" başladı.
İl Kültür Müdürlüğü konferans salonunda düzenlenen sempozyum, 3 ayrı salonda 12 oturum şeklinde, 2 gün devam edecek.
Sempozyuma; Vali Hulusi Şahin’in yanı sıra, Dünya İslam Âlimler Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Ali Muhyeddin Karadaği, İTTİHADUL ULEMA Genel Başkanı Molla Enver Kılıçarslan, Kudüs eski Müftüsü Mescid-i Aksa Hatibi İkrime Sabri, İslam Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, üniversite rektörleri, Gençlik ve Spor Bakanlığı Gençlik Hizmetleri Genel Müdürü Emre Topoğlu, MEB Din Öğretimi Genel Müdürü Nazif Yılmaz, DİB Cami Hizmetleri Daire Başkanı Dr. Neşet Bodur ve yurt içi ile yurt dışından din görevlileri ve akademisyen katıldı.
Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan sempozyum açılış ve selamlama konuşmalarıyla devam etti. Ardından sempozyumda Dünya İslam Âlimler Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Ali Muhyeddin Karadaği ve İslam Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez bir konuşma yaptı.
“İşlerimizde hikmetli davranmalıyız”
İslam’da davet dilinin çok önemli bir konu olduğunu belirten Karadaği, “Ümmetin 3 kavrama ihtiyacı var. Kişinin kendisiyle ve diğerleriyle diyalogda hikmetli davranmaya ihtiyacı var. Davet yaparken de hikmete ihtiyacı var. Hikmet kavramı Kur’an’da en çok kullanılan önemli kavramlardan bir tanesidir. Burada hikmet; doğru akıl, doğru düşünce, doğru kullanıma işaret eder. Hikmetli davranmak, öteki ümmetlerle diyalog kurarken doğru sonuç almak için doğru üslup, metot kullanmayı gerektirir. Hikmet doğru sözü, doğru zamanda, doğru yerde ve doğru bir şekilde kullanmak ve yerine koymak demektir.” diye konuştu.
“Kalpleri rahatlatıcı, dinlendirici bir üslup kullanılmalıdır”
İnsanların kalbine hitap edilmesi gerektiğini vurgulayan Karadaği, “Doğru nasihate gelince burada doğru nasihat aynı zamanda kalplere hitap etmelidir. Nefisleri arındırmaya hitap etmelidir. Ruhlarımızı yüceltici bir üslup kullanılmalıdır. Kalpleri rahatlatıcı, dinlendirici bir üslup kullanılmalıdır. Bu dört şey bir araya geldiği zaman işte o zaman bu ümmetin elinden çok büyük şeyler gerçekleşir. Ümmetin kendi çocukları arasında herhangi bir problem meydana geldiğindeyse İslam bu konuda bize yol göstermiştir, Müslümanlar kendi aralarında en güzel, tatlı dille diyalog yapmak zorundadırlar.” dedi.
“Her şeyden önce kendimizden başlamalı, kendimizi kınamalıyız”
Konuşmasının devamında Karadaği şunları söyledi: “Bugün ümmetin ne kadar perişanlık içerisinde, zor durumda olduğunu, bölünmüş olduğunu hep beraber biliyoruz. Filistin davasının nasıl bir problem içerisinde olduğunu, nasıl bir süreçten geçtiğini biliyoruz, Filistin davasını bitirmek isteyen çevreleri gözlemliyoruz. Kendi aramızda bu üç kavramı doğru kullanmaya ihtiyacımız var. Ama Müslüman topluluklara karşı, İslam’a karşı çok ciddi operasyonlar, saldırılar var. Bizim bir konuda hemen başkasını kınamamız doğru değil. Her şeyden önce kendimizden başlamalı, kendimizi kınamalıyız. Dünya İslam Âlimler Birliği olarak herkese çağrım şudur; bahsetmiş olduğum üç kavramdan yola çıkarak hareket etsinler. İşte, o zaman güçlü, saygın, kabul gören ümmet haline gelebiliriz. Kendi içimizde saygın olduğumuz zaman ötekiler nezdinde de saygın bir yerimiz olur.”
Daha sonra kürsüye gelerek bir konuşma yapan İslam Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, davet dilinin önemine vurgu yaptı.
“Basiret ve hikmet dilini dijital dünyaya taşıyamadık”
İslam davet tarihinin yepyeni bir döneme girdiğini ifade eden Görmez, “Bu dönemde davetin vasıtaları ve vesileleri o kadar artmıştır ki, zannedilmesin ki bu davetin çok daha önünü açtı. Üzülerek belirteyim aslında radyo televizyon, telefon, internet, sosyal medya vesaire… Bütün bunları davet vesileleri olarak kullanabileceğimiz daveti kolaylaştıran unsurlar değil mi? Ama ben konuda farklı bir kanaate vardım. Bu vesileler artıkça davet daha çok zorlaştı. Basiret ve hikmeti dijital dünyaya taşıyamadık. Bunun için dijital dünyada davet çok zorlaştı. Hatta bu davet İslam davetine zarar vermeye başladı. İslam davetini baltalamaya başladık. Çünkü dijital dünya reklam ve propaganda ile ayakta. İmaj, reklam ve propagandayı basiret ve hikmetle nasıl birleştirecektik. Buna bir usul lazım. Bunu yapamadık. Sonra bu dünya riya ve gösteriş üzerine kurulu bir dünya. Oysa daveti ihlâs ve samimiyetle yapılması lazım. İhlas ve samimiyetimizi, riya ve gösteriş üzerine bina edilen ahlak ve edevat ile nasıl bunu insanlara takdim edecektik. Üzülerek belirteyim biz bunun usulünü geliştiremeden hepimiz sosyal medyaya saldırdık.” dedi.
“Sanal vaizler oluştu”
İnsanlığın dijital dünyada bilgi kaosu ve yorum anarşisi ile karşı karşıya kaldığını belirten Görmez, “Bugün internet üzerinden herkes artık dijital vaaz kürsüleri kurdu. Sanal vaizler oluştu. Ve davetin bütünlüğü bozuldu, paramparça oldu. İnternet, sosyal medya marifetiyle dünyaya hikmetli basiretli mesaj nasıl verilir bunu bilemedik. Ama o dünya kendine uygun hocalar, âlimler ve vaizler üretti. Bir bilgi kaosu ve yorum anarşisi ile karşı karşıya bütün insanlık. Davet ve irşadın, hikmet ve basireti ihlas ve samimiyeti bu dünyaya taşınamadı. Uygunsuz tartışmalar davet adı altında boy gösterdi. Üzülerek belirteyim biz bu dünyayı yönetemeyince, bu dünya kendisine uygun figürler üretti. Ve o figürler bugün insanlara davet adı altında din anlatıyor. En kötüsü davet kürsülerine yalan karıştı. Dijital dünyanın yeni davetçileri en kötüsü servet ve şöhret devşirdiler. Bunlar davetin ahlakıyla bağdaşan şeyler değildir. Bizim oturup yeniden İslam daveti nasıl yapılır, bu imkân ve vasıtalar nasıl kullanılır üzerine düşünmemiz gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
“Yanlış davet dili ile gençliğin dünyasını tarumar etmiş durumdayız”
Gençlerin dini konularda itiraz ve sorularına kayıtsız kalınmaması gerektiğine işaret eden Görmez, son olarak şöyle konuştu:
“Gençliğin dünyasını biz hocalar kullandığımız yanlış davet dili ile ve yanlış üsluplar ile ekran ve sosyal medya üzerinden birbirimizle tartışarak ve didişerek gençliğin dünyasını tarumar etmiş durumdayız. Sadece bu ülkede değil bütün İslam Coğrafyasında. Bütün İslam coğrafyasında gençliğin dinden kopmasına ki ben ona deizm, ateizm demiyorum. Sadece itiraz diyorum. Yerinde itirazlar ve gençliğin soruları diyorum. Biz hocalar olarak işimiz, oturup adam akıllı bu sorulara nasıl cevap vereceğimizi konuşmak ve o itirazlara nasıl cevap vereceğimizi bulmak olmalı. Bunun yerine biz birbirimizle ihtilaf ederek gençliği dinden soğutuyoruz. Dini tahriş ediyoruz. Bunu yaptığımız zaman gençliği yaralıyoruz.”
Batman Valiliği ev sahipliğinde icra edilen sempozyumda hem din hizmetleri hem de eğitim sürecindeki tebliğ ve davet dili konusu masaya yatırılacak.
İlk oturumda, Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğretim Genel Müdürü Mehmet Nezir Gül 'Toplumun Değişim ve Dönüşüm Sürecinin Temel Dinamikleri Eğitimcilere Yönelik Din ve Davet Dili' başlıklı bildirisini sunacak. Gençlik ve Spor Bakanlığı Gençlik Hizmetleri Genel Müdürü Emre Topoğlu 'Günümüzde Gençlerle İletişim' konusunu anlatacak. Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürü Nazif Yılmaz da 'Davette Gönül İnsanı ve Gönül Dili Faktörü' başlıklı konuşmasını yapacak. Oturumda son olarak Diyanet İşleri Başkanlığı Cami Hizmetleri Başkanı Dr. Neşet Bodur, 'Mabedin Gölgesinde Yaşamak' adlı tebliğini sunacak.
Özellikle gençlere yönelik çalışmaların aktarılacağı sempozyumda; teori ve uygulamada davet dili, farklı toplumsal katmanlara yönelik iletişim ve davet dili, davette beden dili, bir davet metodu olarak güzel ahlak, musiki, sinema ve sosyal medyada davet dili, geçmişten günümüze davet diline örnek şahsiyetleri ana başlıkları altında davete ilişkin pek çok konu ele alınacak.(Mehmet Fatih Akgül, Süleyman Tunç-İLKHA)