Cuma günü akşam ezanından hemen önce çok üzücü bir haber aldım. Beni telefonla arayan arkadaşı akşam yemeğine bekliyordum. Telefonu ilk açtığımda ne yapıyorsun sorusuna bende heyecanla kızıma uçurtma yapıyorum dedim. Daha uçurtmayı nasıl yaptığımı anlatacakken bana çok üzücü bir haber verdi. Kürtçe ismi ile Tesxırab Türkçe ismi ile Üstüntaş Köyünde biri kız(12) biri de erkek(10) olmak üzere iki yeğeninin Karayollarının yol yapım çalışması için açtığı çukurda boğulduğunu kahrolmuş bir ses tonu ile anlattı. Yaptığım uçurtmadan utanarak hemen Siverek Devlet hastanesinin acil kısmına gittik hüzünlere ve kederlere ortak olmak için.
Sevinçlerimizin kursağımızda kaldığı bir coğrafyanın çocukları olarak reva görülen bu zulme nasıl bir tepki vereceğimizi bile karıştırırken oturup kahrolmak ve çocukların ailesinin üzüntüsünü paylaşmak kaldı bizlere.
Artık sadece üzülmekle kalmayacak bu yürekler. Sus pus olmuş bana ne lazımcı zihniyetin yırtılıp hak arayışına çıkacak birçok yürek. Hak ve hakikatin temsilcisi olan bir dinin mensupları olarak soruyoruz. Bu çocukların katili kim? Hayal bile kuracak yaşa erişemeyen bu can ve ciğerlerimizin boğulmasına kim sebebiyet verdi?
Çocukların açılan bu çukurlarda boğulmasından sonra enteresan olanı çocukların ölüm haberi duyulduktan sonra Karayolları iş makinelerini gönderip çukurları kapatmaya çalışmış. Bu ne işgüzarlık ve hukuksuzluktur. O iş makinelerini oraya gönderen hangi amirdir? O açılan ve iki cana mal olan çukurları biran önce ne diye kapatmaya çalışırlar? Yoksa olayda ihmali olanların çukurları bir an önce kapatma amacı delilleri ortadan kaybettirip bu işten sıyırmaya mı çalışıyor sorusu akla gelmekte. Yedi ya da sekiz aydır neredeydiniz de şimdi çıkıp geldiniz ölüm çukurları kapatmaya? Çukurları kapatmak için illa iki can mı almanız gerekiyordu?
Hem arkadaşımdan hem de diğer köylülerden aldığım bilgilere bakılırsa çocukların ölümüne sebebiyet veren ihmal zincirinin sorumluları Siverek`in mülki amiri Kaymakam ve yol yapım çalışmasında molozu çıkarıp ve ardından çukurları kapatmayan Karayolları ekibidir.
Hani Hz. Ömer’in adalet merkezli insan ve hizmet aşkı duyarlılığı. Hz. Ömer Fırat’ın kenarında bir koyunu kurt kapsa bunun sorumlusu Ömer’dir diyordu. Bize yöneten mülki amir kaymakam bu olayı bilmesine ve bizzat çukuru görüp çukuru kapatma sözü vermesine rağmen kapattırmadı. İhmal mi etti yoksa çalışanlarına söz mü geçiremedi? Ve çocukların katili oldu. Ne biçim bir mülki amir anlayışıdır bu. Hadi verin bu işin hesabını
Birde halka hizmet sloganı ile işler yürütülür bu şehirde. Bu şehrin halkının mal ve can güvenliğini neden sağlanamıyor? Hiç mi bir kıymeti yok çocuklarımızın. Yer ve gök duysun sesimizi artık adalet istiyoruz adalet. Duysun Savcılar sesimizi. Duysun Yargıçlar feryadımızı. Vicdan sahipleri sesimize kulak kesilsin.
Ve yok mu bu şehirde yüce kitabın kavlini yerine getirecek birileri?
Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi âdil davranmamaya itmesin. Adaletli olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan (bir davranış) tır. Allah’a isyandan sakının. Allah yaptıklarınızı hakkıyla bilmektedir. (Maide Süresi 8. ayet)
Sabırla savcılığın olayla ilgili raporunu bekliyoruz.
Cemil Yeşildağ/siverekgenclik.com