DOĞRUHABER

Memorial Şişli Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Sabri Demircan, trafik ve yolculuğun kalp üzerine etkileri hakkında bilgi verdi.

TRAFİK STRESİ KALP HIZINI ARTIRIYOR

Ülkemizde meydana gelen trafik kazaları yüzde 94 insan kaynaklı olmaktadır. Trafik kazalarını tetikleyebilen ve bunu 30’a katlayan kalp krizinin en temel sebebi, stres, sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşamdır. Bunun yanında akmayan trafiğin içinde sıkışıp kalmak günlük yaşantıda kişilerin fiziksel ve ruhsal sağlığı açısından en büyük tehdit unsurunu oluşturmaktadır. Son günlerde özellikle trafikte yaşanan tartışmalar, toplu taşıma yerine araçların tercih edilmesiyle oluşan trafik yoğunluğu kişilerde büyük bir strese sebep olurken; kalp krizini de tetikleyebilmektedir.

YOĞUN STRES DAMARLARA ZARAR VERİYOR

Uzun süren geçmeyen bir stres kanda adrenalin ve kortizon dediğimiz hormonu artırmaktadır. Bunlar damarların iç tabakasına zarar veren hormonlardır. Uzun süren streslerde damarlar içindeki kanın akışkanlığını etkileyerek kalp ve damar hastalıklarının oluşumuna yatkınlık sağlamaktadır. Sigara içimi, hareketsiz bir yaşam, sağlıksız beslenme alışkanlıkları gibi faktörlerin hepsi kalbi ve damarları olumsuz etkilemektedir. Uzun süreli streslerde damarların ve kalbin gereğinden fazla kasılması nedeniyle ani kalp krizleri de meydana gelmektedir.

DİREKSİYON BAŞINDA BU BELİRTİLERE DİKKAT!

Göğüste baskı, doluluk hissi, göğsün eziliyormuş gibi hissedilmesi

Göğüs bölgesinde ağrı

Baş dönmesi

Mide bulantısı, idrar yapma isteği

Soğuk soğuk terlemek

Vücut ısısının düşmesinin hissedilmesi

Bu belirtilere eşlik eden omuzlar, kollar, sırtın üst kısmı, dişler ya da çene ağrıları

Karın, mide ağrısı, reflüye benzer belirtiler

Herhangi bir neden olmaksızın aniden kaygılı bir ruh halinin hakim olması

Kalbin çok hızlı çarpması ya da düzensiz kalp çarpıntısı, nefes darlığı.

KALP KONTROLÜ ŞART

Özellikle ailesinde erken yaşta (50 yaşın altında) kalp hastalığından ölümler olan ya da sebebi açıklanmamış ani kayıplar bulunan kişiler, yaşları ne olursa olsun yaşamları boyunca en az bir kez kalple ilişkili bir check-up çalışması yaptırmalıdır. Bu tetkikler sonucu normal sınırdaysa, 40 yaşına kadar benzer check-up tetkiklerinin 5 yılda bir yapılması, 40 yaşından sonra ise, kalp damar hastalığı açısından risk faktörü taşıyan, ailesinde birinci derece akrabalarında kalp hastalığı olan, kişilerde de check-up’ı yılda bir defa yaptırmaları önerilmektedir.