Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Muğla’da görev yapan din görevlileriyle bir araya geldi. Din görevlilerine hitap eden Erbaş, camileri dört duvar ve bir kubbeden oluşan bir mekan olarak görmeyeceklerini söyledi.
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen programda konuşan Erbaş, Din görevlisinin toplumu aydınlatan, iyiliğe sevk eden, onlara rehberlik eden kişi olduğunu söyledi.
Erbaş, Kur’an-ı Kerim’deki "Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır" ayetini hatırlatarak, "Bizler Rabbimizin özel olarak görev verdiği o ümmetin, o topluluğun bir parçasıyız. Rabbimiz sonunda müjdeyi de veriyor, ‘işte onlar kurtuluşa erenlerdir’ buyuruyor. İşte biz hayra çağıran, hep iyiliği emreden ve her daim kötülükten men eden bu topluluğun mensuplarıyız, Ne mutlu bu topluluğun mensubu olanlara" dedi.
Hazreti Peygamberin diyanet işlerini, din hizmetlerini, din eğitimini Mescid-i Nebi’den yönettiğini ifade eden Erbaş, "Buradan alacağımız mesaj, camilerimiz sadece namaz kılmak için açılıp kapanan yerler değildir. Suffe nasıl ashaba mektep olmuşsa camilerimizde bizim mekteplerimizdir. Dört duvar ve bir kubbeden oluşan bir mekan olarak görmeyeceğiz o güzel mabetlerimizi. Mekanların şerefi içerisinde yapılan güzel şeylerle ortay çıkar. Camiye gelen insanlara caminin içinde, gelemeyenleri sokak sokak, mahalle mahalle, dükkan dükkan gezip ziyaret ederek rehberliğimizi, muallimliğimizi yapmak zorundayız. Muallimliğimizi namaz kıldırma vazifemizin önüne geçirmezsek görevimizi tam yapmış sayılmayız" diye konuştu.
Anadolu’nun İslamlaşmasının Hazreti Peygamberin vefatından kısa bir süre sonra olduğunu belirten Erbaş, "Diyarbakır, Efendimiz aleyhissalatu vesselamın vefatından yedi sene sonra İslamlaştı. 639’da Diyarbakır İslam şehri oldu. O gün bugündür İslam şehri olarak, ‘Bu ezanlar, ki şehadetleri dinin temeli, Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli’ diye o zamanlarda da birileri dua etti. Bugüne kadar ezanlar inliyor, kıyamete kadar da Anadolu'nun her yerinde inlemeye devam edecek" ifadelerini kullandı.
Erbaş, Hazreti Peygamberin mazlum kim olursa olsun, zalim kim olursa olsun her zaman mazlumun yanında yer aldığını anlatarak, "İslam budur. Nereden mazlum varsa hep o mazlumu kurtarmak için Müslümanların kılıcı kalkmıştır. O yüzden Peygamber Efendimiz, ‘Cennet kılıçların gölgesi altındadır.’ O kılıçlar zalimler için kalkarsa cennet o kılıçların gölgesi altındadır. İnsanlara zarar verenler, teröristler için kalkarsa o zaman cennet, o kılıçların gölgesi altındadır. Kılıç artık semboldür. O kılıcın yerini bugün askerimizin silahı almıştır. Rabbim askerimizi muhafaza eylesin. Ordumuzu şanlı ordumuzu zalimlere karşı terör odaklarına karşı muzaffer eylesin" şeklinde konuştu.
Müslümanın yeryüzünde iyilik egemen oluncaya kadar mücadele etmesi gerektiğine dikkat çeken Erbaş, şöyle devam etti:
"Yeri geldiğinde malımızla, yeri geldiğinde gücümüzle, kudretimizle, yeri geldiğinde canımızla mücadele edeceğiz. Yeryüzünden iyilik böyle egemen olacak. Yoksa durduğumuz yerden konuşarak, dua ederek yeryüzünde iyiliğin egemen olmasını bekleyemeyiz. Onun için beklemiyoruz, elhamdülillah. Yeri geliyor malımızla Tanzanya'ya, Uganda’ya kadar gidiyoruz. Ülkemizin içerisinde en küçük mezramıza kadar milletimizin Türkiye Diyanet Vakfı'na emanet ettiği yardımları ulaştırmaya çalışıyoruz. İyilik böyle egemen olur. Yeri geldiğinde canımız ortaya koyuyoruz. Diyoruz ki, ‘Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda. Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.’ öyle mısralar yazmış ki istiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy, sonunda amin dedirten mısralardır bunlar. ‘Rabbim bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın’ diye dua etmiş ya, o duası da kabul olmuş ki, biz istiklalimize her zaman sahip çıkıyoruz. Biz kıyamete kadar bir daha İstiklal Marşı yazmayacağız inşallah. İstiklalimize sahip çıkacağız."
Erbaş, bugünlerde manevi motivasyona çok ihtiyaç olduğunu ifade ederek, "Nasıl ki Mehmet Akif Ersoy Kastamonu'da Nasrullah Camii’nin kürsüsünden, nasıl ki sarıklı mücahitler bulundukları her yerde, camilerde ve cami dışında düşmanı ülkemizden, vatanımızdan çıkarmak için nasıl hem canıyla hem malıyla hem sözüyle, vaazıyla nasıl mücadele ettiyse bizler de onların varisleri olarak her zaman bu mücadeleyi vereceğiz inşallah" dedi. (İLKHA)