Türkiye'de son dönemlerde artan yabancı nefreti ile ilgili açıklamalarda bulunan HÜDA PAR Bingöl İl Başkanı Açıkbaş, Türkiye'de kimi mahfillerce körüklenen mülteci/yabancı nefretinin, Kocaeli ve Mersin'de son yaşanan dramatik olaylarla cinnet halini almaya başladığını söyledi.

Kocaeli'nin Kartepe ilçesinde 9 yaşındaki 5. sınıf öğrencisi Suriyeli Vail'in, mezarlığın kapısına kendini asarak intihar ettiğini hatırlatan Açıkbaş, "Bu üzücü hadisenin nedeninin kendisine yönelik düşmanca ve ayrımcı hareketler olduğu belirtiliyor. İddialara göre Suriyeli olduğu için öğrenciler tarafından sürekli azarlanan Vail, olayın yaşandığı gün okulda görevli bir öğretmen tarafından da azarlanmıştı. Bu olay henüz sıcaklığını korurken Mersin'in Mezitli ilçesinde ise birlikte oyun oynarken çocukların kendi aralarında tartışması olayına müdahale eden bir babanın Ürdünlü ailenin küçük yaştaki çocuklarını dövüp aileyi tehdit etmesi ve camlarını kırması hadisesi basına yansıdı. Küçük Vail'e yapılanlar ve Mersin'deki hadise mültecilere karşı körüklenen nefret duygularının dışavurumudur." dedi.

"Suriyeli nefreti bazı çevreler tarafından sistematik bir biçimde körüklenmektedir"

İki yıl önce Avrupa'da kucağında çocuğu ile koşan bir sığınmacıya çelme takan gazetecinin sığınmacılara karşı barbarlığın simgesi olarak anıldığı Türkiye'de özellikle Suriyeli nefretinin bazı çevreler tarafından sistematik bir biçimde körüklendiğini dile getiren Açıkbaş, şöyle devam etti:

"Bazı karanlık ve etkili odaklar düzenli aralıklarla kamuoyuna asılsız dedikodular yayarak bir plan dahilinde halkı sığınmacılara karşı galeyana getirmeyi hedeflemektedir. Başta ekonomik olmak üzere toplumun karşı karşıya kaldığı çeşitli sıkıntıların asıl müsebbibi olarak sığınmacılar gösterilmekte, oluşan sığınmacı nefreti ırkçı duygularla beslenerek linçlere varan kargaşalara zemin hazırlanmaktadır. Çocukları dövülüp tehditlere maruz kalan Ürdünlü aile örneğinde olduğu gibi nefret kusan kişi ve kesimlere karşı hukuki süreç başlatılmak yerine mağdur ailenin sınır dışı edilmek istenmesi, sığınmacı düşmanlığını tetikleyen teşviklere dönüşmektedir. Çeşitli yaygaralarla daha önce başka şehirlerde sığınmacılara hatta sığınmacı zannedilen turistlere karşı yaşanan ve yakıp yağmalamalara varan taşkınlıkların cezasız kalması, yeni linçlere ve taşkınlıklara adeta davetiye çıkarmaktadır. Mültecilere karşı nefret söylemlerini daima diri tutup her vesileyle taşkınlıkları teşvik eden kişi, kurum ve çevrelere bugüne kadar cezai yaptırımların uygulanmamış olması ayrıca düşündürücüdür. Giderek büyüyen mültecifobik bir durumla karşı karşıyayız ve kabartılan bu tür tehlikeli duygular yabancı düşmanlığını esas alan yerli tip bir 'Dazlak kültürü'nün yeşermesine zemin hazırlamaktadır."

Açıkbaş, son olarak fazla geç olmadan nefret üreten mekanizmalara karşı gerekli önlemlerin alınması çağrısında bulunarak, "Nefret söylemleri ve bundan kaynaklanan taşkınlıklara karşı gerekli adli ve idari önlemlerin geciktirilmeden alınması gerekiyor. Aksi halde giderek kabaran ve karşısında hiçbir caydırıcı etken bulunmayan yabancı düşmanlığı çok daha vahim sonuçlar doğuracak, trajik manzaraların oluşmasına sebebiyet verecektir." şeklinde konuştu. (İLKHA)