HÜDA PAR İstanbul İl Gençlik Kolları, ilçe teşkilatlarıyla birlikte 6-8 Ekim şehitlerini anma programlarını kapsamında bir program da Zeytinburnu İlçe Teşkilatının Kazlıçeşme Kültür Merkezinde düzenledi.

Hafız halil İbrahim Şimşek tarafından okunan Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan program, İl Gençlik Kolları Başkanı Âdem Aksu’nun açılış konuşmasıyla devam etti.

Aradan 5 yıl geçmesine rağmen 6-8 Ekim olaylarında şehid edilenlerin şehidliğine bir kez daha şahitlik ettiklerini belirten Aksu, "İnanıyorum ki, bu bir araya gelişlerimiz sadece yeryüzünde değil sonsuz olan ahiret yurdunda, Allah (Celle Celalüh) katında da büyük bir ücreti olacaktır. Biraraya gelişlerimizi iyi anlamalı, şehitlerin yolunu sürdürmeliyiz." dedi.

Programda konuşan Cengiz Aydın, yaşanan olayların sadece Kobani eylemleri bahanesiyle olmadığını, bu olayların asıl amacının Güneydoğu'da yaşayan Müslümanları yok etmeye yönelik bir darbe olduğuna dikkat çekti.

Aydın, "6-8 Ekim olayları sadece bizim anacağımız tarihi bir vaka olarak kalmayacaktır.  Belki yıllar sonra bunun için sosyolojik tahliller yapılacak. Belki okullarda doktora tezi olarak işlenecek. Nitekim biz bu olayı salt olarak 3-5 çakal, çeteci, sadist ruhluların işlediği bir cinayet olarak kabul etmiyoruz. Bunun böyle olmadığına dair ciddi delillerin olduğuna inanıyoruz." diye konuştu.

"İslami camialar şehidlikle ilgili her meselede bu şehitleri anlatmalılar"

İslami camialara mensup insanların şehadet ile ilgili konuşacakları her meselede 6-8 Ekim şehitlerine değinmeleri, onları anlatmaları gerektiğini belirten Aydın, "Eğer şehadet adına bir mesele açacak olurlarsa illa bu şehitleri anlatmak zorundadırlar. Asrımız gençlerinin ahiret endişesine sahip olmaları noktasında eğer bir seminer işlenecekse 6-8 Ekim olaylarında şehit olan kardeşlerimizin tahlil edilmesi gerekir. 6-8 Ekim olayları 2014 yılından başlayıp orada sonuçlanmadı. Bunun alt yapısında geçmişe dayanan olaylar silsilesi vardır. Bu olayları Türkiye’de bulunan sosyologların araştırması gerekir.  Basit bir olay veya siyasi bir partinin çağrısıyla başlayan kaotik bir ortam değildir. Bunun arkasında emperyalist güçler, küresel teşkilatlar var." şeklinde konuştu.

"Danimarka’da yaşanan karikatür krizi olayların başlangıcı oldu"

6-8 Ekim saldırıların 2006 yılında Danimarka’da Hazreti Muhammed'e hakaret eden karikatür ile başladığını vurgulayan Aydın, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

"O gün dünyada bu alçakça saldırıya karşı en büyük ses Diyarbakır’dan çıktı. O güne kadar herkes Diyarbakır’ı komünistlerin şehri olarak anıyorlardı. Ne zaman Diyarbakır halkı Peygamber için ayağa kalktı, bu durum herkesin gözüne çıban gibi battı. İnsanlar oradaki Müslümanların yok olduğunu, cezaevlerinde olduğunu zannediyorlardı. Öyle olmadığı, Müslümanların küllerinden tekrar dirildiği karikatür krizi ile ortaya çıktı. O gün Amerikan gazeteleri İstasyon Meydanı'nı konuşuyorlardı. O gün 6-8 Ekim olaylarının başlangıcı oldu. Müslümanlar organizeli bir şekilde toplumu İslami şuur ile şuurlandırırken Hakkâri Yüksekova’da Ubeydullah Durna şehit edildi ve hâlâ failleri bulunamadı. Ardından dünyada İslam’a yönelik ciddi taarruzlar başladı. Mısır, Suriye ve Tunus’ta olaylar başladı. Diyarbakır halkı Mısır’da şiddetlenen olaylar için tekrar meydanlara çıkıp en yüksek perdeden tepki gösterdi. Bu da bazılarının gözüne battı. Bunun üzerine Amerika Adana Başkonsolosunun katılımıyla Şeyh Said meydanında iftar programı düzenlediler. Diyarbakır halkı bu olaya sessiz kalmayarak ayağa kalktı ve o çadırı Amerikalıların başına geçirdiler."

"6-8 Ekim, güneydoğuda yaşayan Müslümanların yok edilmesine karşı yapılmak istenen bir darbeydi"

Aydın, "6-8 Ekim olayları Amerika’ya karşı başkaldırmış birkaç tane gencin yaşadığı izzetli bir duruştur. Bu olayların bizzat organizatörü ABD Adana Başkonsolosu John L. Espinoza’dır. O dönemde defalarca Diyarbakır’a gidip gelerek belediyeleri ziyaret etti. Belki de masa başlarında gizli anlaşmalar yapılıp haritalar çizildi. Türkiye’ye ile ilgili hesaplar yapıldı. 6-8 Ekim, Güneydoğu'da yaşayan Müslümanların yok edilmesine karşı yapılmak istenen bir darbe operasyonuydu." dedi.

Yaşanan olaylarda İslami kimlikli insanların hayatlarını kaybettiğini ve olayların sadece bir Kobani meselesi olmadığını vurgulayan Aydın, yaşanan olaylarda hiçbir demokrat ve laik kişinin ölmediğini söyledi.

6-8 Ekim olaylarının sadece Diyarbakır ile sınırlı olmadığı ve başka illerde de İslami kişilikli şahsiyetlerin şehid edildiğini hatırlatan Aydın, son olarak şu ifadelere yer verdi:

"Kızıltepe’de sırf sakallı olduğu için Abdullah Muhammed Latif adında bir Suriyeli şehid ediliyor. Ona misafir olan Suudi Arabistan vatandaşı Fehad İbrahim Elduveric adında birisi şehit oluyor. Diyarbakır’ın Sur ilçesinde bazı bayanlar tesettürlü oldukları için darp ediliyor. Onlarca dernek, cami ve dergahlar yakılıyor. Buralarda özellikle Kur’an-ı kerim yakılıyor. Gidin bakın. Suriçi'nde kilisenin etrafı tamamen yakılmış ama kiliseye tek bir taş dahi atılmamış. Taş atılsın demiyoruz ama tahlil yaparken bunları göz önünde bulunduruyoruz. 6-8 Ekim olayları İslam’a yapılmış bir darbedir. Ama elhamdülillah bölgedeki Müslümanlar o darbeyi laik, komünist, sosyalistlerin kafasına geçirmiştir." (Nizamettin Aşkın- İLKHA)