Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, 12’nci Hava Ulaştırma Ana Jet Üs Komutanlığı hangarında düzenlenen, A400M Uçakları Bakım-Onarım-İyileştirme (Retrofit) Sözleşme İmza Töreni'ne katıldı.
Törende bir konuşma yapan ve Avrupa hava kuvvetlerinin gelecek nesil taktik ve lojistik hava nakliye ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla Almanya, Belçika, Fransa, İngiltere, İspanya, İtalya ve Türkiye’nin katılımıyla 1980’li yıllarda “Yeni Nesil Nakliye Uçağı Tedarik Projesi” olan A400M projesinin başlatıldığını hatırlatan Bakan Akar, “Türkiye toplam 10 adet uçak tedariki ile projenin önemli bir ortağı durumundadır.” dedi.
Bakan Akar, TSK’nın yurt içi ve sınır ötesinde icra ettiği operasyonlara değinerek, “Operasyonlarımız, artan bir şiddet ve tempoda devam edecek. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.” dedi. Bu konuda kararlı olduklarını vurgulayan Bakan Akar, şunları söyledi:
“Fırat’ın doğusunda da tesis etmeye çalıştığımız Güvenli Bölge’nin maksadı Suriye’nin kuzeyinde güvenli ve huzurlu bir barış koridoru tesis ederek bir taraftan hudut güvenliğimizi temin etmek diğer taraftan da ülkemizdeki Suriyeli kardeşlerimizin kendi topraklarına, evlerine güvenle dönmelerini sağlamaktır. Başta Suriye olmak üzere, tüm komşularımızın toprak bütünlüğüne saygılıyız. Türkiye olarak bizler sadece kendi ülkesi ve milletinin güvenliğini değil, aynı zamanda bölgede yaşayan Kürtler, Araplar, Asuriler, Hristiyanlar ve Yezidiler gibi diğer dini ve etnik grupların da güvenliğini istiyoruz.”
ABD ile yürütülen Güvenli Bölge tesisine ilişkin çalışmalara da değinen Bakan Akar, şunları kaydetti:
"Güvenli bölgenin tesisi konusunda maalesef beklentilerimizin çok gerisinde kaldık. Sınırlarımızın bitişiğindeki sıkıntıyı müttefiklerimizle çözmek için her yolu sabırla deniyoruz. Ancak bu konudaki kararlılığımızı da her seferinde açıkça ifade ediyoruz. Türkiye’nin güneyinde terör koridoru kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Daha önce de müteaddit defalar ifade ettiğimiz üzere, her ihtimale karşı hazırlıklarımızı tamamladık. Planlarımız hazır. Bunu herkes bilmeli. Görüşmelere devam etmemiz, sorunu stratejik ortaklık, NATO’da müttefiklik ruhuna uygun barışçıl yöntemlerle çözmek istememiz bir zafiyet, gerektiğinde planlarımızın hazır olduğunu söylemek de bir tehdit olarak algılanmamalıdır." (İLKHA)