HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanlığı tarafından Kudüs'ün Selahaddin-i Eyyubî tarafından fethedilişinin yıldönümü dolayısıyla düzenlenen "Kudüs ve Selahaddin" paneli oturumun son konuşmacısıyla devam etti.

Moderatörlüğünü Suat Yaşasın'ın yaptığı panelde bir konuşma yapan Dr. Emel Halife, haçlıların Kudüs'ü işgali, işgalden kurtarmak için verilen mücadele ve Nurettin Zengi dönemine değindi.

Hıttin savaşına kadar haçlıların işgalinin 100 yıl kadar sürdüğünü belirten Halife, "Haçlı düşmanlığı, saldırısı bazı üniversitelerde okutuluyor. Birçok üniversite haçlı saldırılarına önem veriyor. En çok İbrani üniversiteler önem atfediyor. Haçlı saldırılarını en çok siyonistler önemsiyor ve haçlı saldırılarla günümüzü kıyasladığımızda birebir aynı olduklarını görüyoruz. Haçlı saldırılarının olduğu dönemdeki bir âlimin yaptığı hutbelerden elde edilen bir kitabı İbraniceye tercüme edip İbrani üniversitede okutuyor. Haçlı saldırıların üniversitelerinde anlattıkları ana derslerdendir. Güçleri yettiğinde Filistin üzerinde saldırı ve düşmanlıklarını artırıyorlar. Yeni bir Selahaddin-i Eyyubi'nin doğumunu engellemeye çalışıyorlar. Onların yaptıkları konferanslara baktığımız zaman ilk dersleri haçlı saldırılarıdır. Yahudilere aşırı bir önem veriyorlar." dedi.

"Cesetlerden dağlar oluştu"

Hristiyanların Müslümanlara yönelik katliamlarına değinen Halife, "Avrupalılar bir konferans düzenliyorlar. Bu konferansı Avrupa içerisinde meydana gelen iç savaşları bitirmek için yapıyorlar. Onları savaşların Avrupa'nın dışında olmasını sağlamaya çalışıyorlar. Avrupalılar iç savaşlardan kurtulmak için bir araya geliyorlar. Hristiyanlardan bir kısmı Mescidi Aksa'ya gelip bu toprakların kendilerine ait olduğunu iddia ediyorlar. Yahudiler de Filistin'e ilk geldiklerinde aynı söylentiyi yayıyorlar. Haçlılar Kudüs'e yaklaşık 900 yıl önce vardıkları zaman hedeflerine ulaştıklarını anladılar. Haçlı seferlerinin anlatıldığı dönemleri tarihsel olarak işleyen birçok kitap var. Şu ifadeler yer alıyor kitaplarda; Mescid-i Aksa'ya geldiklerinde insanlara saldırmaya, onları öldürmeye başladık diyorlar kitaplarında. O kadar insan öldü ki cesetlerden dağlar oluştu. O bölgeye yakın nehirlerin Müslümanların kanıyla kırmızı aktığı anlatılıyor o kitaplarda. Kudüs ahalisinden bazılarının elinde Hristiyanlardan alınan eman olmasına rağmen bu insanlara bile acımadılar. Yaklaşık 70 bin insan öldürdüler, katlettiler. Tarihçiler bu saldırıyı Avrupa tarihinde bir utanç olarak anlatıyorlar." diye konuştu.

"Mescid-i Aksa'yı sahipsiz bırakıyorlar"

Konuşmasının devamında Halife, şunları söyledi: "Haçlı saldırılarını kendi kitaplarında utanç olarak anlatıyorlar. Hiç kimseye acımadan katlettiler. Kıble Mescidi'ni kapatıp askerlere veriyorlar. Atları onlara yakın olmalıydı. Atlarını El Mervani Mescidi'ne bu atlı askerler ahır olarak kullanıyorlar. Müslümanların kesinlikle 88 yıl boyunca Mescidi Aksa'da bulunmasına izin vermediler. Mescid-i Aksa'ya geldiğinde sanki onlardan önce kimse burada yokmuş gibi büyük bir haç koyuyorlar. Abbasi halifesi tarafından genel bir cihat ilanı yapılmıyor. O dönemin kralları, Müslüman halifeleri genel bir cihat ilan etmiyorlar. Mescid-i Aksa'yı sahipsiz bırakıyorlar."

"Nurettin Zengi işgali bitirip mescidi özgürleştirmek istiyordu"

Nurettin Zengi dönemine de değinen Halife, "Zengi Musul emiriydi. Kudüs davasıyla ilgili ciddi bir çalışması da Urfa'yı fethetmesidir. Ondan sonra adaletiyle dinin değerleriyle meşhur olmuş Nureddin Zengi geldi. Nurettin Mahmut Zengi bir âlimdi. Hanefi mezhebine tabi bir âlimdi. Onun döneminde Müslümanlar mezhepsel tefrikalara yakalanmışlardı. Maliki olan Hanbeli'nin arkasında namaz kılmıyormuş. Nurettin Zengi âlim olmasına rağmen cihada önem verdi. O zamanki işgali bitirip Mescid-i Aksa'yı özgürleştirmek istiyordu. Üçlü bir devlet kurdu. Musul, Halep ve Şam'dan oluşan bir devlet kurdu. Bazı savaşlarda haçlılara yenildi ama cihat durmadı. Nurettin Zengi bir savaşı kaybettiğinde durmuyor tekrar silahını eline alıp yeni bir zafer için cihada yöneliyordu. Nurettin Zengi'nin siyasi bir dehası vardı. Fırsat bulduğunda herkesle anlaşma yapıp ittifak kurabiliyordu. Bir birlik meydana getirdi. Nurettin Zengi Selahaddin-i Eyyubi ile iletişim kurdu. İlk olarak hadis alanında bir medrese, ekol oluşturuyor. Nurettin Zengi için muhaddis olduğu da söyleniyor. Müslümanların kültürel zenginliklerini birleştirdi. Türkleri, Kürtleri ve Arapları barıştırdı. Medreseler kurdu. Eyyubilerin ve o dönemdeki liderlerin en bilinen eylemleri medreseler ve ilim çalışmaları yapmalarıdır." ifadelerini kullandı.

Halife, konuşmasını şöyle sürdürdü: "İbn-i kesir diyor ki; Nurettin hastalandığında Şam halkı da hastalanıyordu. Haçlılar Nurettin Zengi'yi öven bir kitap yazıyorlar. Herkes Nurettin Zengi'nin etrafında toplanmış oldu. Onun kurduğu üniversitede 4 mezhepten dersler veriliyordu. Bu medreseden bir tane Şam'da bir tane de Halep'te yapılıyor ve varlığını halen sürdürüyor. Haçlı ordusunun öncülerinden biri hastalanıyor. Bu komutanın tedavi edilmesinde bu hastanenin bilgilerinden istifade edildiği söyleniyor. Ona sıcak bir yemek veriliyor. Bu hastanelerde haçlı ve Hristiyanlarda tedavi görüyor." (Mehmet Fatih Akgül, Ramazan Casuk-İLKHA)