DİYARBAKIR- Diyarbakır`da İHD, MAZLUMDER, TİHV, Diyarbakır Barosu, Diyarbakır Tabip Odası ve STGM tarafından organize edilen 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası etkinlikleri bugün de, adliye binası önünde, yargısal süreçlerde açığa çıkan adil yargılanma hakkı ile ilgili ihlallere dikkat çekmek amacıyla bir basın açıklaması gerçekleştirildi.
6 kurum adına ortak basın açıklamasını okuyan Diyarbakır Barosu Başkan Yardımcısı Nahit Eren, `Özel yargılama değil adil yargılama istiyoruz` diyerek, " Özel yargılama usullerine ilişkin yapılan CMK`nın 250 ve devam maddeleri TMK`ya taşınarak `Reform` adıyla kamuoyuna sunulmuştur. Reform olarak sunulan bu değişiklik ile yargı, yürütmeye daha fazla bağımlı hale getirilerek, muhalif olana özel yargılama usulü pekiştirilmiştir. Unutmayalım ki hükümeti, bu değişikliği yapmaya yönelten etkenin, özel yetkili savcıların ve mahkemelerin kendi siyasal kararlarının soruşturmaya başlamış olmasıydı" dedi.
Özel Yetkili Mahkemelerin, daha önce kurulan İstiklal, sıkıyönetim ve Devlet Güvenlik Mahkemelerinden farksız olduğunu vurgulayan Eren " Bizler, özel yetkili mahkemelerin, adil yargılanma ilkesinin yaşama geçirilmesi önündeki en büyük engel olduğunu düşünmekteyiz. Adil yargılanma ilkesinin yaşama geçirilmesi, bunun sonucu olarak kişi güvenliği ve toplumsal barışın sağlanması için yargının bağımsızlığının yanı sıra tarafsızlığı da kaçınılmazdır. Yargı, adaletin gerçekleşmesi yoluyla toplumsal barışın sağlanmasında görevini yerine getirmezse, toplumda adalet inancı sarsılır ve toplum kendini güvensiz ve güçsüz hisseder" ifadelerini kaydetti.
3. yargı paketi adıyla anılan yargı reformunun, Özel Yetkili Mahkemelerin yargısal süreçlerde beraberinde ihlalleri açığa çıkardığına dikkat çekilen açıklamanın devamında Eren "Özel yetkili mahkemelerin varlığından kaynaklı yargılama usulünü getirdiği uygulamalar adil yargılama hakkını açıkça sınırlamaktadır. Özellikle uygulamada sıklıkla karşılaşılan ve ceza muhakemesi kanununun 153 maddesinde düzenlenen gizlilik kararı tamamen şüphelinin ve müdafisinin karşı düzenlenmiştir. Gizlilik kararı çerçevesinde soruşturma kapsamında mahkemeye çıkan şüpheli ve müdafisi dosyadan bi haber ve suç istinadini bile tam olarak bilmeden savunma yapmak durumunda bırakılıyor. Oysa çağdaş ceza muhakemesi hukukunda soruşturmanın şüphelinin haklarını için kullanılan bir yöntemdir. Yine özel yetkili mahkemelerin de sıklıkla başvurulan ve hükme esas alınan gizli tanıklık kurumu, ceza hukukunun temel prensiplerinden silahların eşitliği ilkesine ve adil yargılanma hakkını tamamen ortadan kaldıran bir uygulamadır" şeklinde açıklama yaptı.
Açığa çıkan yargısal ihlallerin sona erdirilmesini sağlayacak yasal değişikliklerin olması gerektiği önerisinde bulunan Eren son olarak, "Bütün bu uygulamalarıyla adil yargılanma önünde büyük engel teşkil eden ve hala devam eden CMK`nın 250. maddesi kapsamında özel yetkili mahkemelerin yargılamalarına son verilmesi, TMK`nın 10. Maddesi kapsamında kurulan mahkemelerin kaldırılması gerekli yasal düzenlemelerin gerektiğini bir kez daha vurgular, geçmişle yüzleşme adaletin gerçekleşmesi ve toplumsal hakikatin sağlanması için de tarafsız yargıya ihtiyacımız olduğunu belirtiyoruz" dedi. (Osman İçli-İLKHA)