24 gündür HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde evlat nöbetine devam eden aileler, çocuklarının kaçırılması ile birlikte, kurdukları hayallerin de kaçırıldığını belirttiler. Aileler, HDP/PKK’nin çocuklarını kendilerine teslim etmelerini istediler.
Çocukları kendilerine verilinceye kadar sürdürdükleri evlat nöbetinden vazgeçmeyeceklerini belirten aileler, çocuklarına kavuşacakları günü umutla bekliyorlar.
Evlat nöbetine Bursa'dan katılan Türkan Mutlu, 7 yıl önce Balıkesir'de üniversiteyi kazanıp kayıt yaptırmaya gittiği sırada kandırılarak dağa götürüldüğünü iddia ettiği kızı Ceylan Şeyma Tekin (24) için 16 Eylül akşamı oturma eylemine başladı.
Mutlu, kendisinin kızı için hayalleri olduğu gibi kızı Ceylan’ın da büyük hayallerinin olduğunu belirterek, kızını kaçırarak kendilerine zindan hayatı yaşattıklarını söyledi.
“Hayalimizi çaldılar, hayatımızı çaldılar”
“7 yıldır kızım bu bataklığın içinde. Ben kızımı istiyorum.” cümleleri ile sözlerine başlayan Türkan Mutlu, “Ceylan için büyük hayaller kuruyordum. Ceylan bizim yanımızda, memleketinde olsaydı, okuyup öğretmen olacaktı. Birçok insana faydası olacaktı. Ceylan’ın elinde silah yerine kalem olacaktı. Ceylan gittiği gibi biz perişan olduk. Benim kızım ile oğlum üniversite okudukları zaman Ceylan kaçırıldı. İkisi de Ceylan’dan dolayı derslerine yönelemediler. Sınıfta kaldılar. Evimizde ne mutluluk var, ne huzur var. Evimizde yıllardır gülen yok. Kapı ve telefon her çaldığında sevinçle belki gelen Ceylan’dır diye heyecana kapılıyoruz.” dedi.
“Kızım, kimsesizlere eğitim verecekti”
Kendilerine bu zulmün reva görüldüğünü söyleyen Mutlu, “Hayalimizi çaldılar, hayatımızı çaldılar. Bizi öldürüp, kabre koymuşlar. Ceylan’ın en büyük hayali öğretmen olup kimsesiz çocuklara, eğitim vermekti. Bizim hayallerimizi çaldılar. Neden bu zulmü bize yaşattırdılar. Bize Kürdistan’dan, haklarımızdan bahsediyorlar. Bu yaptıkları hak değil. Bu yaptıkları işkencedir, zindandır bize yaşattıkları.” ifadelerini kullandı.
“HDP/PKK’liler kendi çocukları ile Kürtçe konuşmazlar”
Mutlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Kürtlerin hakkını savunuyoruz diyorlar. Kürtlerin hakkı bu şekilde savunulmaz ki. Bizim ciğerimizi alıp öldürüyorlar. Küçük oğlum 7 yaşındaydı, Ceylan kaçırıldığında, şimdi büyümüş. Oğlum ablası için gece 02.00’a kadar dışarda oturuyor, bende camdan onu izliyorum içeri girene kadar. Suçumuz, hatamız neydi. Biz gariban annelerin sırtından mı devlet kuracaklar. Bu parti ve örgütün yöneticilerinin çocukları kendi yanlarında. Mağarada, dağda değil. Kendi çocukları ile Kürtçe konuşmazlar. Ben HDP’den kızımı istiyorum.”
Diyarbakır'ın Hani ilçesinde fırında çalışan oğlu Fatih Demir'in (24), 2015 yılında dağa kaçırıldığını iddia eden anne Sevdet Demir (55), 13 Eylül'de evlat nöbetine katılarak oğlunun kendisine verilmesini istiyor.
“Oğlumun eşyalarına bakıp ağlıyorum”
Sevdet Demir oğlu Fatih Demir’in eşyalarına bakıp ağladığını ifade ederek şunları söyledi: “Benim çocuğumun araba merakı vardı. Bana hep şöyle derdi; ‘Anne ben çalışıp kendime araba alacağım.’ Biz oğlumuza araba aldık. Onlar oğlumun beynini yıkayıp götürdüler. Oğlumun arabaya binip gezmesine fırsat vermediler. Sadece iki gün binebildi arabaya oğlum. Çocuğumun beynini yıkayıp götürmüşler. Oğlumun arabası ve bisikleti kapıda kaldı. Her gün onlara bakıp ağlıyorum. Oğlum senin o gençliğine, güzelliğine yazıktır. Sen kendini de yaktın bizi de yaktın. Dön evine gel oğlum dön artık. Seni bir fidan gibi yetiştirdim, bu günler için mi? Oğlum yuvana dön. Ben senin için çalmadık kapı bırakmadım. Suriye’ye, Irak’a, kamplara gittim seni aradım. Herkesten yardım istedim senin için. Biz yıkılıp bittik.”
Diyarbakırlı Mevlüde Üçdağ, 5 yıldır haber alamadığı oğlu Ramazan Üçdağ (22) için 9 Eylül günü Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk'un ziyareti sırasında HDP önüne gelip evlat nöbetine başlayarak oğlunu istemeye başladı.
Mevlüde Üçdağ, oğlunun ibadetlerle meşgul olduğunu, Kuran’dan 23 cüz ezberlediğini, gayesinin hafız olmak olduğunu vurguladı.
“PKK’liler onun hayalini yıkıp, çaldılar”
Mevlüde Üçdağ, “1 Haziran 2015 yılından beri oğlum kayıp. Mücadeleye devam edeceğiz. Oğlum gelinceye kadar buradan gitmeyeceğim. Burada eylem yapan yalnız ben kalsam yine de buradan ayrılmayacağım. Oğlumun gelmesi ile birlikte adadığım kurban sözünü yerine getireceğim hemen. Benim şu an en büyük hayalim oğlumun bana kavuşması ve onun için adağımı yerine getirmem. Oğlumun hayalleri vardı. Oğlum hafız olmak istiyordu. Namazını terk etmezdi. Kuran okumayı, ezberlemeyi çok severdi. Kur’an’a olan sevgisinin kimseye anlatmamamı tembih ederdi bana. Hayalleri, sürekli namaz kılmak, Kur’an okuyup ezberlemekti. Ama PKK’liler onun hayalini yıkıp, çaldılar, götürdüler.” ifadelerini kullandı.
İstanbul'da yaşayan Şevket ve Fatma Bingöl çifti, 2014'te Arnavutköy'de “Bana iş buldular, işe gidiyorum.” diyerek evden çıkıp dönmeyen oğulları Tuncay Bingöl (19) için 13 Eylül'de oturma eylemine başladı.
Şevket Bingöl, oğlu Tuncay için her şeyi yapmaya hazır olduğunu söyleyerek, “Benim oğlumun hayali polis olmaktı. 14 yaşında okul okuduğu sırada oğlumu kaçırdılar. Oğlumun hayalini, benim hayalimi yıktılar. Çocuğum şu an 19 yaşında. Askerlik çağında. Askere gitseydi, izin vakti geldiğinde severek, gülerek oğlumu karşılasaydım olmaz mıydı? Şimdi oğlum bıraksalar, gönderseydiler, oğlumun bundan sonraki hayatında mutlu olması için elimden gelen her şeyi yapardım.” dedi. (Ömer Adıgüzel, Cemil Özdaş - İLKHA)