Mustafa Karakaş/Doğruhaber

Avrupa’da 200 yıl önce varlığını hissettiren ve uzun bir süre toplumsal yapıyı kırılganlaştıran milliyetçi rüzgarlar Anadolu Müslümanlığını da tehdit ediyor.

İnsanların büyük bir kısmı milliyetçilik yapmadığını iddia etse de milliyetçilik karşıtı cümlelerde bile korkunç bir milliyetçilik var.

Meseleyi hemen somuta dökelim.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu "İSMEK'lerde Kürtçe dil kursu kesinlikle açılacak" deyince sosyal medyada ciddi bir tartışma başladı.

Bir kesim İmamoğlu’nun “dil Kursunu devrim zannederken” (oysa İstanbul'da ilk Kürtçe dil kursu 2004 yılında açılmıştır) bir kesim böyle bir ihtiyacın olmadığını ifade ediyor.

Buna ihtiyaç yok diyenlerin büyük çoğunluğu zaten milliyetçi saiklerle “hayır” diyor. O kesimin duruşu net bir milliyetçi duruş olduğu için sözü uzatmaya gerek yok.

Biz gelelim İmamoğlu’nun projesine evet diyen, yani milliyetçilik karşıtı gibi görünenlerin milliyetçiliğine…

Kürtçe kurs talebini eleştirenlere verdikleri örnek aslında bir bilinçaltı kirlenmesidir.

Hemen somut örneklere geçeceğim

Cümlede verilen "Arapça" örneği kültür asimilasyonunun geldiği evreyi gösteriyor.  Evet elbette Kürtçe Dil/Kurs/Eğitim talebi doğru bir taleptir ve haktır ama bu talebin Arapça hedefe konularak yapılması milliyetçilik eleştirisinde bulunanların çelişkisidir

Gelelim diğer bir örneğe...

Kullanıcının Kürtçe Kurs karşıtlarına verdiği cevaptaki bilinçaltı kirliliğine bakar mısınız? 

Oysa hak savunuculuğu “bana ver” demektir,  ya da “benim de olsun” demektir. Onda var bende niye yok sözü de bir yere kadar anlaşılabilir. Ama "onunki olmasın" sözü bariz bir milliyetçiliktir.

İşin acı tarafı Kültür Emperyalizminin inanılmaz başarısıdır. Bu ülkede “Show, Star” ismindeki kanal isimleri insanları rahatsız etmiyor.  Ama Tv’nin adı Kürtçe olunca bir kesim, Arapça olunca diğer bir kesim alınıyor, sinirleniyor.

Evet kültürel Eemperyalizm bizi kıvama getirmiş! 

Milliyetçi Türk - Kürt'ten, milliyetçi Kürt - Arap'tan, milliyetçi Arap  - Fars'tan  ve dilinden  rahatsız oluyor ama ülkelerimiz ve halklarımızla ne dini ne coğrafi ne de kültürel kod olarak bir yakınlığı olmayan Batı Emperyalizminin kültürel yayılmacılığından rahatsız olmuyoruz.

 

Milliyetçilik rüzgarları bu ülkenin ortak değer yargılarını yok ediyor, birlikte yaşama kültürünü yok ediyor ve işin acısı milliyetçilik kendisini antimilliyetçi olarak tanımlayanları da esir alıyor.