Şanlıurfa Kudüs Anneleri Platformu, Filistinli Müslümanlara destek çağrısını yinelemek amacıyla her hafta cumartesi günleri düzenlemiş olduğu basın açıklamalarına devam etti.
Balıklıgöl Dergâh Camisi'nde bu hafta 91’incisi düzenlenen basın açıklamasını Platform Sözcüsü Hatun Mengi okudu.
Kudüs davasına mücahide olmayı vazife olarak gördüklerini belirterek basın açıklamasına başlayan Mengi, "Bugün 91’incisini düzenlediğimiz Mescid-i Aksa ve Kudüs hürriyetine kavuşuncaya kadar sürdürmeyi planladığımız ‘namaz ve dua buluşmaları’ ile sesimizi daha gür çıkaracağız. Urfa’dan Kudüs’e, intifadaya yüksek sesle selam gönderiyoruz ve her türlü desteğimizi yineliyoruz." ifadeleri kullandı.
İşgalci siyonist rejim ve Batı'nın, başta Filistin toprakları olmak üzere, Müslüman coğrafyalarda gerçekleştirdikleri katliamları taze tutmak ve unutturmamak için gayret gösterdiklerini belirten Mengi, "16 Eylül 1982’de Filistin topraklarında yaşanmış en büyük katliamlardan birinin yıldönümünü geçirmiş bulunmaktayız. 16 Eylül 1982 tarihinde, insanlık tarihinin en barbar, vahşi ve korkunç katliamlarından biri sayılan Sabra ve Şatilla katliamını hatırlatıyoruz. Katliamın 37. yıldönümünü büyük elem ve üzüntü içerisinde geride bıraktık. 16 Eylül ile18 Eylül 1982 tarihleri arasında siyonist israil tarafından mülteci olmak zorunda kalan 20 bin Filistinli mültecinin ikamet ettiği Sabra, Şatilla ve Burc el-Beracine kamplarına karşı girişilen katliamda çoğu kadın ve çocuk 7 bin civarında Filistinli Müslüman kardeşimiz katledilerek, şehadete kavuşmuştur." şeklinde konuştu.
Katliamda yaşananlara dikkat çeken Mengi, " İşgalci terör rejimi israilin eski terör başlarından Ariel Şaron’un komutasındaki siyonist askerler, Filistinli mültecileri ikamet ettikleri kamplardan herhangi bir yere kaçamayacak şekilde kuşattılar. Arkasından Lübnanlı Hristiyan Falanjist milisler, siyonist askerlerin gözetimi altındaki kamplara girerek büyük bir katliam gerçekleştirdiler. Çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 7 bin kişi saldırılarda katledildi. Öyle ki katledilenlerin naaşları kimlikleri tespit edilemeyecek hâle getirilmişti. İşgalci siyonistlerin geçmişi ve bugünü ölümle, kanla, acıyla ve katliamlarla dolu. Sabra ve Şatilla katliamı, siyonist israilin kabarık suç dosyasındaki ilk katliam değil, sonuncusu da olmadı. 1947’den bu yana Filistinli Müslümanlar, bu korsan işgalci siyonistlerle mücadelelerini sürdürüyorlar. Sabra ve Şatilla katliamlarının ve diğer katliamların bir daha yaşanmaması için, barbarlığının değil insanlığın kazanması için Filistin’e özgürlük istemek ve Filistin’in yanında olmak gerekiyor." diye konuştu.
"Müslümanları Filistinli kardeşlerimize destek olmaya davet ediyoruz"
Tüm Müslümanları 3'üncü İntifada ve Büyük Dönüş Yürüyüşünü başlatan Filistinlilere destek olmaya davet eden Mengi, "Onlar, ümmetin izzetini korumak için mücadele ediyorlar. Onlar olmamız ve ölmemiz gereken yerde mücadele ediyorlar. Yetersiz sağlık ve yaşam koşulları altında mücadele eden Filistinlilere herkesi destek olmaya davet ediyoruz." dedi.
"Kudüs İslam’ındır ve İslam’ın kalacaktır"
Mengi, "Siyonist israile buradan yüksek sesle haykırıyoruz; yaptığınız hiçbir katliamı, hiçbir acıyı unutmuyoruz, unutmayacağınız, yüreğimizde hissediyoruz. Ve bunların hiçbirini de yanınıza bırakmayacağız. Kudüs Anneleri Platformu olarak bu katliamların bir daha yaşanmamasını Cenab-ı Hakk’tan niyaz ediyoruz. Mescid-i Aksa, Kudüs ve Filistin Özgür olana kadar mücadelemize devam edeceğimizi Urfa’dan Tel Aviv’e haykırıyoruz. Kudüs İslam’ındır ve İslam’ın kalacaktır." ifadelerini kullandı.
Basın açıklaması yapılan şu dua ile sona erdi:
"Allah’ım! Kudüs’teki ve yeryüzündeki bütün mazlum kardeşlerimizin acısını yüreğimizde hissettir! İslam âlemine ittihad ve vahdeti nasip eyle. Bizi basiretsizlerden, ferasetsizlerden, vicdansızlardan, zalimlerden yana eyleme! Allah’ım! Mescid-i Aksa’yı ve İslam beldelerini işgale yeltenenlere fırsat verme! Bizlere yeniden aziz bir ümmet olarak adaleti ayakta tutmayı nasip eyle! Bizlere Siyonist işgalinden kurtulmuş özgür, bağımsız ve İslam’ın hâkim olduğu Kudüs ve Filistin topraklarını görmeyi, o beldelere İstanbul’a gider gibi gitmeyi nasip eyle." (Abdurahman Uğurlu-İLKHA)