Ülke genelinde yapılan bir araştırma, Türkiye`deki çocuk gerçeğini gözler önüne serdi. 81 ilde yapılan araştırmaya göre, 2008-2011 yılları arasında kaybolan çocuk sayısı 27 bini geçti. Kayıp çocukların 16 bin 289`u kız çocuğu.
Araştırmaya göre; terk sayısı 2008 yılında 89, 2009 yılında 48, 2010 yılında 66, 2011 yılında 27 çocuk. Evden kaçan çocuk sayısı ise 2008 yılında 2 bin 412, 2009 yılında 3 bin 195, 2010`da 3 bin 205, 2011`de 3 bin 222. Araştırmaya göre, bulunan çocuk sayısı 2008 yılında bin 340, 2009`da bin 669, 2010`da bin 757, 2011`da bin 208 çocuk.
Kayıp çocuk sayısı ise şöyle: 2008 yılında 4 bin 517 çocuk, 2009`da 5 bin 81, 2010`da 8 bin 81, 2011 yılında 10 bin 67 çocuk. Mağdur; 2008 yılında 44 bin 153, 2009 yılında 61 bin 645, 2010 yılında 76 bin 428, 2011 yılında 88 bin 582 çocuk. Kayıp çocukların 16 bin 289`unu kız çocukları oluşturuyor.
Madde kullanımı; 2008 yılında 163, 2009 yılında 373, 2010 yılında 985, 2011 yılında 418 çocuk. Sokakta çalışma; 2008 yılında 3 bin 632, 2009 yılında 3 bin 579, 2010 yılında 2 bin 768, 2011 yılında bin 712 çocuk. Sokakta yaşama; 2008 yılında 20, 2009 yılında 16, 2010 yılında 39, 2011 yılında 24 çocuk.
3 BİN ÇOCUK KURUMLARDAN KAÇTI
Kanunsuz çalışma 2008 yılında 35, 2009 yılında 9, 2010 yılında 12, 2011 yılında 16 çocuk. Bilgisine başvurma; 2008 yılında 2 bin 436, 2009 yılında 2 bin 363, 2010 yılında 3 bin 877, 2011 yılında 5 bin 418 çocuk. Okula gönderilmeme; 2008 yılında 21, 2009 yılında bin 190, 2010 yılında bin 28, 2011 yılında bin 129 çocuk.
Kurumdan kaçma 2008 yılında 426, 2009 yılında 827, 2010 yılında 868, 2011 yılında bin 106 çocuk. 2008 yılında kurumdan kaçanların 249`u, 2009 yılında 365`i, 2010 yılında 448`, 2011 yılında 558`i kızlardan oluşuyor.
Diğer nedenlerle haklarında işlem yapılan çocuk sayısı 2008 yılında 9 bin 741; 2009 yılında 3 bin 302; 2010 yılında 4 bin 963; 2011 yılında 4 bin 916.
`ONU GERİ VERSİNLER`
Milliyet Gazetesi`nden Samet Akten çocuğu kaybolan bazı ailelerle görüştü. İşte çocuğu kaybolduğu için perişan olan ailelerden bazılarının yaşadığı acılar:
Yusuf Kazdal, 9 yaşında, ilkokul 3. sınıf öğrencisiydi. 30 Mart 2009 sabahı, erken saatte Trabzon`un Of ilçesindeki evinden arkadaşlarıyla oynamak için çıktı. Her zamanki gibi arkadaşlarıyla oynayacak, sonra da evine dönecekti. Yusuf, öğleden sonra saat 14.30 gibi arkadaşlarının yanından ayrılarak tek başına evinin yolunu tuttu. En son arkadaşlarına veda ederken gördüler onu. Yusuf`tan o günden beri haber alınamıyor. Babası Tahir Kazdal, inşaat işçisi. Yaklaşık 4 yıldır her gün Yusuf`u arıyor. Gözü yaşlı babanın bugüne kadar Başbakan`dan Cumhurbaşkanı`na kadar kapısını çalmadığı kimse kalmamış. Tahir Kazdal, "Günlerce gece yarılarına kadar aradım oğlumu. Emniyetten jandarmaya arama kurtarma çalışmalarına katılmayan kalmadı. Hiçbir haber alamadık. Cumhurbaşkanı`na mektup gönderdim.
İlgileneceklerini söylediler ama hiçbir şey yapılmadı. Oğlum ölmüş olsa bile onu bana geri versinler" diyor. Evinin bahçesine gıyabi mezar yaptırarak üzerine oğlunun adını yazan bir baba Tahir Kazdal. "Oğlumun gıyabi mezarını yaptırdım diye savcılık soruşturma açtı. Gelip mezarı açtılar. Ben çocuğu oraya gömmüşüm sanki. En azından bir hatırası olsun istedim. Yazıklar olsun" diyerek tepkisini dile getiriyor.
`ŞEHİR ŞEHİR ARADIM`
Nurullah Daşkın 12 yaşındaydı. Muş Bulanık ilçesinde henüz 6. sınıfa gidiyordu Nurullah. Şu an ailesinin yanında olsa lise 1`e gidiyor olacaktı. Nurullah`ın kaybolduğu günü babası Mehmet Daşkın ağlayarak anlatıyor: "2009 yılının Mayıs ayıydı. Saat 16.00 sıralarında arkadaşlarıyla oynarken arkadaşlarına `Ben çarşıya gidiyorum` diyerek veda etmiş. Onların yanından ayrıldıktan sonra da bir daha gören yok.
Arkadaşlarından 2`sinin anlattığına göre çarşının girişinde iki adamla konuşurken görmüşler en son. Kaybolduğu andan itibaren günlerce aradık. Burası çok küçük bir yer, nasıl böyle bir şey olur? İçişleri Bakanı`yla bile görüştüm. Ama hiçbir haber alamadık. Annesi (Kibar) ilaçlarla ayakta duruyor şu an.
Akşam yine eve geldim baktım ki fotograflarını öperek ağlıyor. Cenazesine rastlayacağım diye korkuyordum ama şimdi bir kemiğini bulsam razıyım. En azından bir mezarı olsa da başına gidip ağlasam. Binlerce telefon aldık. Ama herkes para peşinde. Aramadığım yer kalmadı. Diyarbakır, Adana, İstanbul, İzmit, Batman, Ağrı, Van gibi onlarca şehirde tek başıma aradım onu. Bir komisyon hazırlasınlar da şu çocukları bulsunlar. İlk kaybolduğu günlerde milletvekilleri konuşuyorlardı ama şimdi o da kalmadı.
Dermanımız kalmadı. Artık sağlığımızı kaybediyoruz. Meclis`te boş yere kavga edeceklerine gelip bu annelerin gözyaşlarını dindirsinler. Ölü veya diri çocuğumu versinler. Sadece bir evim var, onu vereceğim. Yeter ki çocuğumu bulsunlar."
`BİZE KİM YARDIM EDECEK?`
Trafik kazasında annesini kaybeden 6 yaşındaki Sudenaz`dan da aylardır haber alınamıyor. Sudenaz`ın anne ve babası 2006 yılında ayrıldığı için Sudenaz annesiyle birlikte Afyon`da, baba Abdullah Özkürkçü ise Çorum`da yaşıyordu. Anne Şevval Pala`nın ölümünden sonra Sudenaz`ın velayetini alan baba Özkürkçü, kızını almak için Afyon`a gittiğinde Sudenaz`ın kaybolduğunu öğrendi. Eğer anne Şevval Pala ölmeseydi yeniden evleneceklerini söyleyen Özkürkçü, "Şevval kızıma hamileyken ayrıldık. 6 yıl boyunca da ne Şevval ne de ben kimseyle evlenmedik. İkimiz de kızımızı çok sevdiğimiz için tekrar evlenecektik.
Ancak Şevval hayatını kaybetti. Ölümünden sonra Şevval`in ailesi kızımı bana vermek istemedi. Kızımın sabah okula gittiğini bir daha da haber alınamadığını söylüyorlar" diyor. Kızını almak için Afyon`a gittiğinde Sudenaz`ın kaybolduğunu öğrenen baba, Sudenaz`ın kaybolmasından eski eşi Şevval Pala`nın ailesini sorumlu tutuyor. Yetkililerin de yeteri kadar arama kurtarma çalışmaları yapmadığını söyleyen Özkürkçü, "Valiye, kaymakama gidiyorum kimse benimle görüşmeyi bile kabul etmiyor. Kızım kaybolduktan sonra günler geçiyor hala doğru düzgün ne bir sorgu ne bir araştırma var. Biz devletten de yardım göremeyeceksek kime gideceğiz?" diyor.
`EN AZINDAN CENAZESİNİ ÖPEYİM`
Kayıp çocuklardan biri de Bayram Kupşi. Kaybolduğunda 6 yaşındaydı. 2008`in Temmuz`unda Ümraniye`deki evinin önünden kaçırıldı. Baba Mehmet Kupşi, "Bayram dışarı çıkmış. Annesi arkasından koşmuş ama ne olduysa 10 dakika içinde olmuş" diyor. Baba, gözyaşlarını tutamayarak, "Oğlumu bizden çalan Allah aşkına duysun bizi. En azından cenazesini öpeyim" diyor. Bayram`ı aramak için Türkiye`de gitmediği yer kalmadığını söyleyen Kupşi, "İzmir, Aydın, Antalya her yere gittim. Meclis`e çıktık defalarca. İlk günlerde ilgileniyorlardı ama sonra yine ses çıkmadı" diyor. Kayseri`de kayıp çocuklar için devlet tarafından bir ekip hazırlandığını söyleyen Kupşi, "Devlet bize de sahip çıksın. Ekipler kurulursa çocuklar bulunabilir. Kayseri`dekiler anne baba da biz değil miyiz?" diyor.