HÜDA PAR Eğitim İşleri Başkanlığı, Pazartesi günü başlayacak 2019-2020 eğitim ve öğretim yılına dair yazılı bir mesaj yayımladı. Mesajda, anadilde eğitimine vurgu yapılarak önemli önerilere yer verildi.
Seçmeli ders tercihleri yapacak ebeveynlere tavsiyelerin yapıldığı mesajda, Kur’an-ı Kerim ve siyer dersi ile birlikte Kürtçe dersinin de önemine işaret edildi.
Yeni eğitim ve öğretim yılına, sorunların çözülmeden başlandığı belirtilen mesajda, "Bir eğitim ve öğretim yılı daha başlamak üzeredir. Maalesef bir kez daha eğitim ve öğretim yılı, önemli sorunları çözülmemiş olarak başlayacak ve yine toplumun önemli bir kesimi ana dilinde düşünüp farklı bir dilde kendini ifade etmeye çalışacaktır. Farklı diller, dolayısıyla farklı kültür ve medeniyetler unutulmaya, yok sayılmaya devam edecektir." denildi.
"Bir kardeşin diğer kardeşin kültürünü yok etmeye çalışmasının kardeşlik hukukunda yeri yoktur"
Anadilinde eğitim hakkının teslim edilmemiş olmasının büyük bir ayıp olduğu vurgulanan mesajda, "Dünyanın birçok ülkesinde birden fazla resmi dil mevcuttur ve birden fazla dilde eğitim ve öğretim yapılmaktadır. Bin yıldır bu topraklarda birlikte yaşayan, ortak düşmanlara karşı omuz omuza vererek savaşmış kardeşinin anadilinde eğitim ve öğretim hakkının teslim edilmemiş olması büyük bir ayıptır. Bir kardeşin diğer kardeşini asimile etmeye, hatta zaman zaman baskı ve şiddete dahi başvurarak dil ve kültürünü ısrarla yok etmeye çalışmasının kardeşlik hukukunda yeri yoktur." ifadeleri kullanıldı.
"Anadilde eğitim hem insani hem de İslami açıdan temel bir haktır"
Anadilde eğitimi engellemenin insanlığa büyük bir zulüm olduğu kaydedilen mesajda şu ifadelere yer verildi:
Anadilde eğitim hem insani hem de İslami açıdan temel bir haktır. Diller ve renkler Allah’ın ayetlerindendir. Bu hakkın kullanımını engellemek ise insanlığa yapılmış büyük bir zulümdür. Medeniyet ve insanlık noktasında iddialı olan toplumlar, farklı dillerin varlığını bir zenginlik olarak görür ve bu zenginliği hukuki ve yasal tedbirlerle güç ve avantaja dönüştürürler. Türkiye’de ise nüfusunun önemli bir kesimini oluşturan Kürdler başta olmak üzere anadili farklı olan vatandaşların anadilinde eğitim alma hakkından mahrum bırakılması çözülmesi gereken önemli bir sorun olarak durmaktadır.
Ulus-Devlet anlayışı ülkede yaşayan diğer tüm kavimlerin dilleri ile birlikte inkâr edilmesi sonucunu doğurmuştur. Zaman içerisinde Türkçe dışındaki diğer dillerin gündelik hayatta konuşulması dahi yasaklanmıştır. Şartların zorlaması ve Kürt seçmenin desteğini alabilme gayesiyle bugün, ‘kökenli’ de olsa Kürd'ün varlığı kabul edilmektedir. Kürtçe ise ‘yaşayan diller’ gibi muğlak bir kavram ile kabul edilmekle birlikte üzerindeki engeller ve yasaklar resmi olarak devam etmektedir.
"Kürtçe yeniden bilinmeyen ‘X’ dil kategorisine alınmıştır"
İktidarın, Kürdler ve Kürtçe dili konusundaki tutumunun eleştirildiği mesajda, "Kürdün varlığının kabulü ve Kürd dilinin önündeki engellerin kaldırılması konusundaki müspet gelişmelerde önemli bir rol oynayan iktidar partisi de, 15 Temmuz sonrası resmi ideolojiye tabi olmuş, ulus-devlet anlayışındaki kliklerin sanal olarak ürettikleri ‘beka’ endişesi gerekçesiyle güvenlikçi ve yasakçı politikalara dönüş yoluna girmiştir. Kürtçe ile ilgili daha önce atılan müspet adımlardan vazgeçilmiş, engelleme ve yasaklamalar geri getirilmiştir. Kürtçe yeniden bilinmeyen ‘X’ dil kategorisine alınmıştır. Kürtçe öğretmenleri için kadro açılmaktan vazgeçilmiş ve seçmeli Kürtçe dersleri, öğretmen ataması yapılmayarak işlevsiz hale getirilmiştir." denildi.
HÜDA PAR tarafından yayımlanan mesajda, anadilde eğitimin önünün açılması amacıyla öncelikli olarak atılması gereken adımlar ise şöyle sıralandı:
"Kürtler başta olmak üzere farklı kavimlere mensup vatandaşların varlığının kabulü ile dillerinin önündeki engellerin kaldırılması konusunda atılacak her özgürlükçü adımı önemli ve değerli bulmaktayız. Bu konuda özellikle Meclis'te temsil edilen partilere önemli görevler düşmektedir. Anadilde eğitimin önünün açılması için yasal ve anayasal engellerin aşılması konusunda TBMM’de ortak bir çalışma grubu kurulmalıdır. Meclis dışında olan bir parti olarak üzerimize düşen sorumluğu yerine getirmeye hazırız.
Kürtçenin okullarda seçmeli olarak verilmesi önemli bir adım olmakla birlikte yeterli değildir. Yeteri kadar Kürtçe öğretmeninin yetiştirilmemiş olması önemli sorunlardan bir tanesi iken mevcutların da atamaları yapılmamaktadır. Anadilde eğitimin önü açılmalı ve gerekli alt yapı hazırlanmalıdır.
Türk dil ve kültürünün korunması ve geliştirilmesi için tedbirler alındığı ve gerekli destekler sağlandığı gibi vatandaşların anadili olan diğer dillerin de korunması ve geliştirilmesi devlet güvencesi altına alınmalıdır.
‘Yaşayan Diller Enstitüsü’ yerine ‘Kürt Dili ve Edebiyatı’ fakülteleri açılmalıdır.
Okullarda Kürtçe öğretmen ihtiyacının karşılanması için yeterli kadro açılmalı, kadro bekleyen öğretmenlerin ataması yapılmalıdır.
Yeni eğitim ve öğretim yılına başlarken veli ve öğrenciler seçmeli ders seçimi yaparken Kur’an-ı Kerim ve siyer dersi ile birlikte Kürtçe dersini de seçmeleri konusunda duyarlı davranmalıdır." (Ramazan Casuk-İLKHA)