Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2019-2020 Adli Yıl Açılış Töreni’ne katıldı. Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşen törende Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına, yeni adli yılın yargı camiası başta olmak üzere ülke ve millet için hayırlara vesile olmasını dileyerek başladı. Bu yıl beşinci ve son kez adli yıl açılışını yapan Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit'e hizmetleri ve yapıcı desteği için şükranlarını sunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni adli yılın açılışı vesilesiyle adalet kavramına ve ülkedeki işleyişine dair görüşlerini paylaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnancımıza göre insanın hayrı ve şerri, doğruyu ve yanlışı, iyiyi ve kötüyü seçme iradesine sahip bir varlık sıfatıyla diğer canlılardan ayrılması, adaletin de esasını oluşturur. Çünkü zulüm ve haksızlık ile adaletsizlik eş anlamlıdır. Şayet insan adalet yerine zulüm yolunu seçiyorsa, bunu kendi iradesiyle yapıyor demektir. Dolayısıyla, bu iradeyi kontrol altında tutacak zihni ve fiili bir düzene ihtiyaç vardır." dedi.
"Kendimiz ve tüm insanlık için daima adaletin peşinde koşmalıyız"
"Kadim dönemlerden beri insan hayatının ve toplumsal düzenin temeli olarak gösterilen adalet kavramı üzerinde, daha çok düşünmemiz gereken bir dönemden geçtiğimize inanıyorum" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sıkça ifade edildiği gibi kanun başkadır, hukuk başkadır, adalet başkadır. Biz kendimiz ve tüm insanlık için daima adaletin peşinde koşmalıyız. Çünkü bugün, yakın coğrafyamız başta olmak üzere, dünyanın pek çok yerinden zulüm altında inleyen insanların feryatları adeta arşı inletiyor." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünya sisteminin, refah ve lüks içinde yaşayan ve bu hayat tarzını korumayı her şeyin üzerinde tutan bir kesimin cenderesi altında olduğunu ifade ederek, şunları söyledi: "Karşımızda, kendi konforu için dünyanın kalanının ekonomik kaynaklarını sömüren, zenginliklerini iç eden, kendi özgürlüğünü koruma adına dünyanın kalanını gözyaşına ve ateşe boğmaktan çekinmeyen bir anlayış bulunuyor. Üstelik bu zalimliklerin, demokrasi, insan hakları, terörle mücadele, hukuk, kanun ve hatta adalet adına yapılıyor olması, zulmün ağırlığını daha da artırıyor. Refahlarına ve özgürlüklerine yönelik her saldırıyı terör olarak niteleyen ama diğer toplumların en temel insani taleplerine karşı duyarsız kalan çarpık anlayış, bize göre dünyanın şu andaki en büyük sorunudur."
"Dünyada adaleti sağlamak için herkesin üzerinde ittifak edeceği bir uygulama biçimi bulmanın imkânsız olduğu" değerlendirmesinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm insanlığın ortak özlemi ve hedefi olan adalet meşalesini hep yukarıda tutarak, hak ve eşitlik temelinde mümkün olan en geniş mutabakatı sağlamanın mümkün olduğuna inandıklarını söyledi.
"Her toplum ve devlet, kuvvetler ayrılığı ilkesini, kendi serencamına uygun şekilde hayata geçirmektedir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin tarih boyunca işte bu mücadeleyi veren bir medeniyet anlayışının mirasçısı olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti: "Türk toplum ve yönetim yapısı, son iki asırdır dünyada yaşanan gelişmeleri çok yakından takip etmiştir. Yasama, yürütme ve yargı organlarının, kendi içlerinde bağımsız bir şekilde çalışması esası üzerine kurulu kuvvetler ayrılığı, işte bu sürecin eseridir. Kuvvetler ayrılığı prensibi, demokrasinin ve cumhuriyetin temelidir. Her toplum ve devlet, kuvvetler ayrılığı ilkesini, kendi serencamına uygun şekilde hayata geçirmektedir. Dolayısıyla, dünyada tek ve değişmez bir kuvvetler ayrılığı, demokrasi, cumhuriyet, hukuk devleti uygulamasından bahsedilemez. Esasen böyle bir yaklaşım hayatın olağan akışına uygun da değildir."
ABD’de seçimle gelen başkan yardımcısının, aynı zamanda Senato'nun ve Kongre'nin de başkanı olduğunu ve Anayasa Mahkemesi'nin tüm üyelerinin, başkan tarafından atandığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Amerika Birleşik Devletleri'nde bu durum, yürütmenin yasama organı üzerindeki tahakkümü, bir başka ifadeyle kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı bir durum olarak anlaşılmamaktadır" dedi.
"Türkiye, darbelerden vesayete kadar pek çok sıkıntılı süreç yaşamış olsa da, halkın iradesini en üstte tutan kuvvetler ayrılığı fikrine ve bunun üzerine bina ettiği demokrasi anlayışına hep bağlı kalmıştır." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni yönetim sisteminin kuvvetler ayrılığı ilkesinin daha belirgin ve keskin bir şekilde işletilmesine dayalı olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Bilindiği gibi Anayasamızın amir hükümleri gereğince, Cumhurbaşkanı sadece yürütmenin değil, aynı zamanda devletin de başıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Türk Milleti’nin birliğini, beraberliğini, tüm kurumlarıyla etkin şekilde işlemesini temin, Cumhurbaşkanı’nın en öncelikli görevidir. Anayasamızın lafzında ve ruhunda açıkça yer alan bu yaklaşımı, kuvvetler ayrılığı için bir tehdit değil, tam tersine birleştirici bir güç olarak görüyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: "Türkiye'nin örnek aldığı Batı demokrasilerinde yargı organlarının kararlarını kanun adına vermesi de yine bu anlayışın sonucudur. Ülkemizdeki tartışmalarda, kuvvetler ayrılığına yönelik ithamların daha ziyade yürütme-yargı gerilimi üzerine bina edilmesinin sebebi, bu önemli gerçeği örtmeye yöneliktir. Yeni yönetim sistemimizde yürütmenin de temsilcisi olan Cumhurbaşkanı'na kuvvetler ayrılığı konusunda yöneltilen ithamların çoğu temelsizdir. Ülkemizdeki demokratik sistemde Cumhurbaşkanı'na açılan alan, üstünlük bağlamında değil, tüm kurumların ahenk içinde çalışmasını gözetme noktasındadır. Yargı üzerinden, milletten ve hukuktan aldığı yetkiyle görevini yapan yürütme erki ile onun temsilcisi olan Cumhurbaşkanı'na saldırmak, aslında doğrudan siyasal alanı hedef almaktır. Kuvvetler ayrımındaki yerinin ötesinde, tamamen ideolojik ve bağnaz bir tahayyülle yargı bağımsızlığı sözünü gündemde tutanlar, en çok demokrasiye, cumhuriyete, millî iradeye zarar veriyor."
"Cumhurbaşkanlığı külliyesi, milletimizin ve tüm kurumlarımızın evidir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son Anayasa değişikliği ile yargı bağımsızlığı kavramının, yargının tarafsızlığı ilkesi ile tahkim edildiğini belirtti. Demokrasiyi ve onun kurucu unsuru olarak siyaseti mesnetsiz saldırılarla yaralamaya çalışmanın, en başta yargı kurumuna saygısızlık olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun en güzel örneğinin de idare içerisinde kamu kurumu niteliğindeki meslek teşekkülleri olan birtakım baroların Adli Yıl Aılışı’nı, sırf mekânından dolayı provoke etmeleri olduğuna değindi.
"Bu mekân şahsıma ait değil, bu mekân her zaman söylediğim gibi milletin evi ve devletin tüm kurumları bu mekânı rahatlıkla kullanma hakkına sahiptir. Üstelik bu meslek teşekküllerinin seçim yöntemlerinin çoğulcu demokrasiyle bağdaşmadığı kabul edilen bir gerçek olduğu hâlde böyle bir tartışma yaşandı, yaşanıyor." değerlendirmesinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hâlbuki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, bu gazi mekân, konferans salonu, sergi salonu, camisi, 15 Temmuz Anıtı, tamamlanmak üzere olan kütüphanesi ve inşası süren müzesiyle, milletimizin, dolayısıyla da tüm kurumlarımızın evidir. Önümüzdeki dönemde ilk çözmemiz gereken meselelerden birinin, barolar başta olmak üzere tüm meslek teşekküllerinin seçim yöntemlerinin temsili demokrasiye uygun hâle getirilmesi olduğuna da inanıyorum. Yargıtay ve Türkiye Barolar Birliği Başkanlarımızı, bu bağnaz ve provokatif dayatmalara karşı gösterdikleri dirayetli ve demokratik duruş sebebiyle şahsım ve milletim adına tebrik ediyorum."
"Reformların amacı adaletin daha güçlü tesisini sağlamak"
Kurucu genel başkanı olduğu partinin adının başına "adalet" kelimesini getirmelerinin, sıradan bir tercih olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, iktidara geldikleri günden beri hep bu ideal uğrunda mücadele ettiklerini, pek çok reform hayata geçirdiklerini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Anayasamızda ve kanunlarımızda yaptığımız değişikliklerin tek amacı, adaletin daha güçlü bir şekilde tesisini sağlamaktır. Temel kanunların yenilenmesinden yargı mensuplarının özlük haklarının iyileştirilmesine, adliye binalarının modernleştirilmesinden istinaf mahkemelerinin kuruluşuna, yargıda hedef süreden e-devlet uygulamalarına, adli tıptan bilirkişiliğe, lekelenmeme hakkından arabuluculuk müessesine kadar her alanda adalet sistemini geliştirecek tarihi reformlara imza attık."
Demokrasiyi güçlendirmek, vatandaşların adalet beklentisine en yüksek cevabı vermek, uluslararası alanda Türkiye'nin hukuk devleti niteliğini güçlendirmek amacıyla yeni reform hazırlıkları içinde olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, üç ay önce açıklanan Yargı Reformu Strateji Belgesi’ndeki hedefleri hayata geçirmek için mevzuat değişikliği ile idari düzenlemeler konusundaki hazırlıkların son aşamaya geldiğini aktardı.
Gelecek dönemde devam ettirecekleri dinamik reform süreciyle, demokrasiyi güçlendirerek, millî iradenin üstünlüğünü daha da pekiştireceklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yargı süreçlerini sadeleştirerek, uyuşmazlıklar için alternatif çözüm yolları geliştirerek, önleyici hukuk uygulamalarını sistemimize kazandırarak, bu reformu kısa sürede hayata geçirmekte kararlıyız" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hak ve özgürlüklerin korunması, geliştirilmesi, güvence altına alınması için kapsamlı bir İnsan Hakları Eylem Planı hazırladıklarını belirterek, şunları söyledi: "Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının güçlendirilmesini, hukukun üstünlüğünün, bununla birlikte bireylerin hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınmasının temel şartı olarak görüyoruz. Kaliteli insan kaynağı, her alan gibi, adalet sisteminin iyi bir şekilde işleyişinin de temel şartıdır. Hukuk eğitiminin niteliğinin yükseltilmesi, Yargı Reformu stratejimizin en önemli unsurlarından biridir. Hâkim ve savcı yardımcılıklarının ihdası, bu bakımdan gerçekten çığır açıcı bir yenilik olacaktır. Meslek öncesi ve meslek içi eğitimi de daha etkin hâle getireceğiz. Bilirkişilik, yazı işleri hizmetleri, bilişim sistemi, tebligat, uzmanlaşma gibi yargı faaliyetlerinin destek unsurlarıyla ilgili reformları da ihmal etmiyoruz."
Savunma hakkı ve bunun en önemli unsuru olan avukatlar konusunun da yargı reformu stratejisinin en önemli başlıklarından biri olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, avukatlık mesleğine girişten stajlara kadar, bu konuda sorun yaşanan birçok uygulamayı değiştireceklerini ifade etti. Sistemi mümkün olduğunca sadeleştirerek, görevsizlik ve yetkisizlik kararlarına yol açan problemleri ortadan kaldırmayı hedeflediklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Soruşturma, kovuşturma ve cezaların infazı aşamalarını kapsayan ceza adaletinde adil, etkin, rasyonel bir işleyişi temin etmek zorundayız." dedi.
Cumhuriyet savcılarının takdir yetkilerinin genişletilmesinden, soruşturma aşamasının etkinleştirilmesine kadar, bu çerçevede pek çok yeniliği hayata geçireceklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle ekonomik hayata doğrudan etkisi olan hukuk yargılamalarında sade ve etkin bir işleyişi temin etmekte kararlı olduklarını vurguladı. Yargı mensuplarının, mesai mefhumu gözetmeksizin, işlerini layıkıyla yerine getirmek için gösterdikleri gayrete yakından şahit olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yeni reformlarla sistemi geliştirerek, güçlendirerek, ileriye taşıyarak, adaletin en etkin ve hızlı şekilde tecellisini sağlamak için sizlerle birlikte çalışmaya devam edeceğiz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2019-2020 Adli Yılı'nda, yürüttükleri adaleti sağlama, hukuku tesis etme, yargıyı işler kılma mücadelelerinde tüm hâkimlere, savcılara, avukatlara ve yardımcı personele başarılar diledi. (İLKHA)