Toplum için büyük sorun teşkil eden uyuşturucu maddelere karşı öğrenci ve velileri uyaran Temiz Toplum Derneği Başkanı Bilal Ay, çocukların kontrol altında tutulabilmesi için ailelerin çocuklarıyla daha fazla zaman geçirmesi, arkadaşlarını tanıması ve bulunduğu çevrenin fiziki şartlarına hâkim olması gerektiğini söyledi.

Dünya genelinde büyük bir sorun haline gelen uyuşturucu madde bağımlılığı, maalesef ülkemizde de ciddi bir sorun teşkil ediyor. Madde bağımlılığının her geçen gün artması, kullanım yaşının 12’ye kadar düşmesi tehlike çanlarının çaldığına işaret ediyor. Özellikle okul döneminde okul çevrelerinde uyuşturucu madde satan zehir tacirleri, tertemiz dimağları zehirlemek için şeytani planlarını ortaya koyuyor.

Uyuşturucu madde bağımlılığına karşı alınacak önlemlerle ilgili açıklamalarda bulunan Temiz Toplum Derneği Başkanı Bilal Ay, çocukların korunabilmesi için başta aileler olmak üzere toplumun tüm kesimlerine büyük görevler düştüğünü söyledi.

Problemin her geçen gün büyüdüğünü belirten Ay, “Biz hep şunu ifade ediyoruz. Dün televizyonlarda gördüğümüz uyuşturucuyu artık sokaklarımızda, mahallemizde, apartmanımızda görüyoruz. Bazı aileler evlerinde görmeye başladılar.  Resmi verilerin dışında sokakta çalıma yapan akademisyen ve STK’ların ortaya koyduğu dehşet verici neticeler var. Sadece İstanbul’da uyuşturucuya bulaşan insan sayısı 500 bin. 20 milyon nüfusun 40’ta biri uyuşturucuya bulaşmış durumda. Bu rakamın 200 bini bağımlı. “dedi.

“Hükümet, problemin kaynağını bulmak için ciddi adımlar atmalıdır”

Uyuşturucu ile mücadelede devlet, STK ve bireylerin bazı adımlar attığını ancak bunun yetersiz olduğunu belirten Ay, “Eğer problemin önüne geçmek istiyorsak daha büyük adımlar atmaya, birlikte hareket etmeye ihtiyacımız var. Gerek devlet yetkilileri, gerek yerel yönetimlerde bu konuya hassasiyet gösterenler var. Bu noktada herkese çağrımız, atılan adımların neticesini değerlendirmeleridir. Çünkü problemler azalacağı yerde gittikçe artmaya devam ediyor. Demek ki, bir yerlerde hata yapılıyor. Bunun üzerine çalışma yapılmalıdır. Hükümet yetkililerinin de bu noktada herkesten daha fazla sorumlu olduğunu, problemin kaynağını bulmak adına ciddi adımlar atmasını bekliyoruz. “diye konuştu.

“Toplumun değerleriyle uyuşmayan İstanbul sözleşmesi ve TCEP iptal edilmelidir”

Toplum olarak yanlış rol modeller edindiğimizi hatırlatan Ay, “Son dönemlerde artan şiddet olaylarına hepimiz şahit oluyoruz. Eşlerini öldüren kocalar, cinsel istismara uğrayan çocukların haberlerini gördüğümüzde toplumumuza angaje edilmek istenen diziler, aile yapımızı bozmaya çalışan adımların engellenmesi için gerekli çalışmaların yapılması gerektiğini gösteriyor. Yine son dönemlerce ciddi tepki gören İstanbul Sözleşmesi, toplumun temel değerlerini ortadan kaldıran TCEP gibi yanlış adımların/sözleşmelerin iptal edilmesi gerekiyor. “şeklinde konuştu.

“Çocuklarımızı korumak için onlarla daha fazla zaman geçirmeliyiz”

Okulların açılmasıyla birlikte çocukların kötü alışkanlıklar edinmemesi için işin daha sıkı tutulması gerektiğini belirten Ay, “Çocuklarımız bizimle beraberken emin alanlardalar. Onları kontrol altında tutmamız biraz daha kolay olabiliyor, ama başka çevrelerle muhatap olduklarında istenmeyen durumlar ortaya çıkabiliyor. Örneğin okulların açılmasıyla dışarıya daha fazla çıkıp daha farklı ortamlarla karşılaşabiliyorlar. Bu yüzden, çocuklarımızla daha fazla hemhal olmamız gerekiyor ki, okullar açıldıktan sonra da onları kontrol altında tutabilelim. Bu noktada hem muhatap oldukları arkadaşları, hem de fiziki şartları konusunda küçük bir araştırma yapmamız bile büyük problemleri bertaraf edecektir. “ifadelerini kullandı.

“Hep birlikte hareket ederek sorunların üstesinden gelebiliriz”

İşin temelinde aile faktörünün yer aldığını hatırlatan Ay, konuşmasını şu şekilde sürdürdü;

“Aile yapısının güçlü olması gerekiyor. Çocuklarımızla daha fazla vakit geçirirsek aile yapımız güçlenecektir. Bugün akşam yemeklerinde dahi ailece aynı sofranın etrafında buluşamıyorsak bir problem var demektir. Bu problem daha büyük sıkıntıları da beraberinde getirecektir. Evde bu yapıyı kuvvetlendirmezsek, çocuklarımızdan haberdar olmazsak, onlardaki fiziki değişikliği gözlemleme fırsatı bulamazsak dışarıdan ne kadar etkilendiğinin farkına vardığımızda iş işten geçmiş olabilir. Onun için özellikle okulların açıldığı bu dönemde annelerin dizilerden feragat etmesi, babaların sosyal medyadan feragat etmesi, çocukların teknolojiyle hemhal olmaktan feragat etmesi gerekir. Televizyon, tablet, telefon bizi bir araya gelmekten alıkoyuyor. Buna dikkat ederek birlikte vakit geçirmek gerekiyor. İkincisi okulla, öğretmenlerle, idarecilerle irtibat halinde olmalıyız. Arada kopukluk olmamalı, zincirin kuvvetli olması gerekir. Sadece karne günü ya da veli toplantılarında çocuklarımızın durumunu sorgularsak hata yaparız. Hep birlikte hareket ederek sorunların üstesinden gelebiliriz.

Çocuğumuzun okuduğu okulun çevresi ve arkadaş ortamı bizim için çok büyük mana ifade ediyor. Uyuşturucuya başlayanların büyük bir bölümü ya merakla ya da çevre tesiriyle başlıyor. Bunu göz ardı etmemeliyiz. Çocukların iletişim kurduğu arkadaşları ve ailelerinin nasıl bir yapıda olduklarını gözlemlememiz gerekiyor. Çocuklarımıza sahip çıkalım. Sadece kendi nüfusumuza kayıtlı olan çocuklar değil, apartmanımızda,  sokağımızda, mahallemizde, şehrimizde oturan tüm çocuklar bizim çocuklarımız. Herhangi bir çocukta gördüğümüz sorunu çözmek, problemi olan çocuğu kazanmak adına yapılacak çalışmalar kendi çocuğumuzu da kurtarır.”

Toplumun ıslah olması için her kesiminden insanlara büyük görevler düştüğünü hatırlatan Ay, halis niyetle atılacak adımlarla başta kendi çocuklarımız olmak üzere tüm çocukların kurtarılabileceğini ifade etti.

“Herkes üzerine düşeni yaparsa sorun çözülür”

Bazı ülkelerde uyuşturucu satma ve kullanmanın cezasının idam olduğunu ancak bunun sorunu çözmediğini belirten Ay, son olarak şunları aktardı,

“Bu ülkelerde 3 milyonun üzerinde uyuşturucu kullanan insanın olduğu biliniyor. Sadece cezalarla sorunun üstesinden gelmek mümkün değildir. 20 yıl önce bu sorunları konuşmuyorduk. Ne oldu da bu sorunlar ortaya çıktı. Bu sorunlar biz yaşarken oldu. Problemin kaynağına inerek bizi biz yapan değerlere sarılmazsak devletin atacağı adımlarla sorunun üstesinden gelmemiz mümkün değildir. Dirilişi aşağıdan, birey ve aileden başlatmak zorundayız. Devlet de üzerine düşeni, çevre üzerine düşeni yaparsa yukarıya doğu seyreden tehlike aşağıya doğru inmeye başlar. İnşallah bunu hep birlikte gerçekleştireceğiz. Yeni eğitim-öğretim dönemi de inşallah buna vesile olur. (Nizamettin Aşkın- İLKHA)