Türkiye nüfusunun yüzde 13,7’sinde görülen, yani 10 milyonun üzerinde insanı doğrudan ilgilendiren diyabet hastalığı, en çok ayakları vuruyor.

Diyabet hastalarının yaklaşık üçte birinde diyabetik ayak yaraları görülüyor. Bununla birlikte, bu kişilerin en önemli sorunları ve en sık hastaneye yatış sebepleri arasında ayak ülserleri bulunuyor.

Sıcak havalarda şeker hastalarında görülen bu tarz yaralanmaların, diğer zamanlara göre artış gösterdiği biliniyor.

Doç. Dr. Ethem Turgay Cerit, diyabet hastalarında ayak yaralanmaları ve korunma yöntemleri hakkında bilgi verdi.

Diyabet insülin hormonunun yokluğu, eksikliği ya da etkisizliği sonucu ortaya çıkan ve yaşam boyu süren kan şekeri yüksekliği ile karakterize bir metabolizma hastalığı olduğunu belirten Cerit, insülin etkisinin yetersizliği sebebiyle, kandaki şeker hücre içine girememekte ve kandaki şeker düzeyinin yükselmekte olduğunu söyledi.

Cerit, "Kandaki şeker düzeyinin yükselmesine hiperglisemi denilmektedir. Sık idrara çıkma, ağız kuruması, çok su içme, halsizlik, çabuk yorulma ve kilo kaybı diyabetin bulguları arasında yer alırken, bu hastalık iyi tedavi edilmediği takdirde birçok soruna neden olabilmektedir." dedi.

Diyabetlilerin en önemli ve en sık hastaneye yatış sebebi ayak yaraları


Hipergliseminin, diyabete bağlı kronik komplikasyonlara sebep olduğunu ifade eden Cerit, "Mikrovasküler komplikasyonlar arasında göz, böbrek ve sinir hasarı, makrovasküler komplikasyonlar içinde ise kalp krizi, inme ve ayak ülserleri yer almaktadır. Ayak ülserleri, diyabetli kişilerin en önemli sorunları ve en sık hastaneye yatış sebepleri arasında bulunmaktadır." diye belirtti.

Diyabet, ayakta sinir ve damar hasarına neden olabilir

Cerit, şunları söyledi: Diyabetin ayaklar üzerinde iki olumsuz etkisi olmaktadır. Birincisi sinir, ikincisi ise damar hasarıdır. Diyabet, ayak ve bacaktaki sinirlere hasar vererek, ağrıya ve sıcak ile soğuğun algılanamamasına yol açmaktadır. Sinir hasarının oluşturduğu bu his kaybına 'diyabetik nöropati' adı verilmektedir. Diyabetik nöropati yaşayan hastalar ayaklarında meydana gelen travma, yara, kesik ve yanıkları hissedemezken, bu durum ilerleyen aşamalarda enfeksiyona da kapı açmaktadır. 

Diyabetin yol açtığı ikinci önemli sorun ise ayak veya bacaktaki kan akımının azalması, yani damar hasarıdır. Periferik damar hastalığı adı verilen bu durum, yaraların iyileşmesini güçleştirmektedir. Diyabet hastalarının ayaklarında oluşan yara ve enfeksiyonlar tedavi edilmediği takdirde kangrene, hatta parmağın ya da ayağın bir kısmının kesilmesine neden olabilmektedir.

Kendi başınıza tedavi etmeye çalışmayın

Diyabetik hastalarda en sık görülen ayak sorunları arasında ayak cildinde kuruluk ve çatlaklar, mantar, su toplanması, halluks valgus deformitesi (Baş parmak ile birinci tarak kemiğinin birleşme yerinin dışa doğru büyüyerek deforme olması) ve bunyon, nasır, pençe ayak ve tırnak batması yer almaktadır. Hastaların bu sorunları küçümsememesi ve kendi başlarına tedavi yollarına başvurmamaları gerekmektedir. Bu sorunlar için mutlaka uzman bir hekime danışılmalıdır.

Ayakta görülen rahatsızlıkların zamanında fark edilememesi, bir yandan enfeksiyonun ilerlemesine neden olurken, diğer yandan kan şekerini kötüleştirebilmektedir."

Cerit, diyabet hastalarının bu durumun önüne geçebilmesi ve ayak sağlıklarını koruyabilmeleri için dikkat etmeleri gereken noktalar şu şekilde sıraladı:

"1. Ayaklar her gün kontrol edilmelidir. Cilt renginde değişiklik olup olmadığına, taban, parmak araları ve üst kısmına bakılmalı, alt kısımlar rahat görülemiyorsa ayna kullanılmalı ya da aile bireylerinden yardım istenmelidir.

2. Ayakta yara, çatlak, kabarcık ve nasır varlığı kontrol edilmelidir. Ayakta nasır olursa kesici aletle müdahalede bulunulmamalı, hemen bir doktora başvurulmalıdır.

3. Ciddi yanıklarla karşılaşmamak için ayaklara sıcak su torbaları veya diğer ısı kaynakları uygulanmamalıdır.

4. Sigara ayak damarlarını bozan en önemli faktörlerden biridir. Sigara içmekten kaçınılmalıdır.

5. Ayağa uygun, sıkmayan, yumuşak, deri ve bez ayakkabılar giyilmelidir. Ayağı zorlayan, önü sivri, yüksek topuklu ayakkabılardan sakınılmalı; yeni ayakkabılar ilk günlerde kısa süreli giyilip değiştirilmelidir.

6. Denizde ve kumsalda yürürken evde olduğu gibi mutlaka terlik kullanılmalıdır. Bağ bahçelerde çıplak ayakla asla dolaşılmamalıdır.

7. Parmak arası terlik ya da sandalet tarzı ayakkabılardan uzak durulmalıdır.

8. Ayak tırnakları mümkün olduğunca düz kesilmeli ve köşeleri derin alınmamalıdır. Tırnak kesimi banyodan sonra tırnaklar yumuşakken yapılmalıdır.

9. Çoraplar temiz, pamuklu olmalı ve her gün değiştirilmelidir. Çorapların bacakları sıkmamasına dikkat edilmelidir.

10. Ayaklar her gün ılık su ve nötral beyaz sabun ile yıkanmalı, suyun çok sıcak olmamasına dikkat edilmelidir. Ayaklar durulandıktan sonra özellikle parmak araları iyice kurulanmalıdır.

11. Yıkama işleminden sonra ayak derisi, parmak araları hariç vazelin ya da nemlendirici kremler ile yumuşatılmalıdır.

12. Ayakta herhangi bir enfeksiyon ya da yara gelişmesi durumunda kişi kendi kendine müdahaleden kaçınmalı ve travmanın ilerlememesi için hemen bir doktora başvurmalıdır." (İLKHA)