İstanbul Sözleşmesinden kaynaklanan kanunlar aile yapısını, ahlaki değerleri tehdit etmeye devam ediyor. Büyük mağduriyetlere, ailelerin dağılmasına neden olan bu kanunların ısrarla uygulanmaya çalışılması akademisyenlerin tepkisini çekiyor. Konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulunan Batman Üniversitesinden Dr. Öğr. Üyesi Davut OKÇU, İstanbul Sözleşmesinin aile yapımıza uygun olmadığını söyledi.

Aileyi, ailenin bütünlüğünü korumak için devlet tarafından Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının kurulduğunu anımsatan Okçu, İstanbul Sözleşmesinin bu bakanlığın kuruluş amacına aykırı olduğunu vurguladı.

İstanbul Sözleşmesinin aile yapısına dinamit koyduğunu, eşcinsellik gibi sapkınlıkları meşrulaştırdığını ifade eden Okçu, aile yapımıza aykırı olan 6284 Sayılı yasanın mutlaka iptal edilmesi gerektiğini söyledi.

Okçu, “İstanbul Sözleşmesi Türkiye’nin önemli bir gündem maddesidir. Vaktiyle Uğur Mumcu şöyle bir cümle kullanmıştı; ‘Türk; İsviçre medeni kanununa göre evlenen, İtalya ceza yasasına göre cezalandırılan, Alman ceza mahkemeleri usulü yasasınca yargılanan, Fransız idare hukukuna göre idare edilen ve İslam hukukuna göre gömülen kişidir.’ Hakikaten biz İsviçre medeni hukukunu aldık ama onlar gibi medeni olamadık. İtalya’dan ceza yasasını aldık ama cezalarımız suçu önlemedi. Alman ceza mahkemeleri usulünü aldık ama henüz üzerinde muhakeme ettiğimiz bir usulümüz olmadı. Fransız idare hukukunu aldık, hâlâ idarede sıkıntılarımız var.” dedi.

“Bizim beslendiğimiz kaynaklar başka, Avrupalıların başka”

Türkiye’nin bugüne kadar hep Avrupa’nın kanunlarını aldığını aktaran Okçu, “Aile yapımızı İstanbul Sözleşmesine uygun hale getirmeye çalışıyoruz. İstanbul Sözleşmesinde ağırlıklı unsur yine Avrupalılar… Dolayısıyla bugüne kadar kanunlarını aldık ama onlara benzeyemedik. Çünkü bizim fıtratımız, aile yapımız başka, bizim beslendiğimiz kaynaklar başka Avrupalıların beslendiği kaynaklar başka. İstanbul Sözleşmesi bizim yapımıza uygun bir sözleşme değildir. İstanbul Sözleşmesini imzaladık, ardından 6284 Sayılı kanunu çıkardık. Bu kanun tamamen İstanbul Sözleşmesi standartlarına göre hazırlanmış. Ve öyle bir kanun çıkarmışız ki, tamamen toplumsal cinsiyeti esas almışız. Yani aile içerisinde erkek ile kadın her yönüyle birbiriyle eşittir. Kadın ve erkeği her konuda eşit düşünmek hatadır, mümkün de değildir.” diye konuştu.

“Yargısız infaz olmaz”

6284 sayılı yasanın aile yapısını göz ardı ettiğini vurgulayan Okçu, konuşmasına şöyle devam etti:

“Dolayısıyla erkek en ufak bir söz söylediği zaman kadın eğer şikâyette bulunursa masumiyet karinesi hiç dikkate alınmaksızın hemen erkeğe yönelik tedbirler devreye konuluyor. Oysa yargılamada iki tarafın da dinlenmesi gerekiyor. Yargısız infaz olmaz. Sadece burada kadının beyanı esas alınıyor. Erkeğin ne dediği, ne yaptığı hiç dikkate alınmadan kadının ağzından çıkan iki sözle erkek evden uzaklaştırılıyor. Bu durum aileyi bitiriyor, bu yanlış bir şey. Şu yönüyle yanlış; tamamen güvenlikçi, asayiş yönünden şiddeti önleme mantığıyla işe yaklaşılıyor.”

“Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının işi aileyi korumaktır”

Aile bütünlüğünün korunması gerektiğine işaret eden Okçu, “Hâlbuki biz Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını kurduk. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının işi aileyi korumak, aile bütünlüğünü sağlamaktır. Aile bizim için çok önemlidir. Peygamber Efendimiz, en çok rahatsız olduğu şeyin boşanma olduğunu söylüyor. Boşanma aileyi bitiriyor, çocukları sokağa salıyor. Çocuklar anne ve baba arasında bocalıyor, psikolojileri bozuluyor. Dolayısıyla aile bütünlüğünü korumak bu derece önemlidir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bu anlamda sorunların çözümünde hiçbir çabası görülmüyor. Aile bütünlüğünü sağlamak için bakanlık bünyesindeki psikologlar, sosyal çalışmacılar, hatta din görevlileri istihdam edilmeli, bir takım faaliyetler yapılmalıdır.” ifadelerini kullandı.

“Nikâhsız beraberliklere kanunlarımız hiçbir şey söylemiyor”

Bizim aile yapımızın Batı’nın aile yapısından çok farklı olduğunu belirten Okçu, “Farklı olduğu için de aslında gıpta ediliyor. Batı bize baktığı zaman en çok bizim aile yapımıza gıpta ediyor. Ama İstanbul Sözleşmesi bizim aile yapımıza dinamit koyan bir sözleşmedir. 6284 sayılı yasa ailemizi bitirmeye yönelik bir yasadır. 18 yaş altındaki lise çocuklarının şu anda nikâhsız beraberlikleri var. Nikâhsız beraberliklere kanunlarımız hiçbir şey söylemiyor. Ama 18 yaş altındaki gençlerin bir dini nikâh kıyması, bir arada olması suç sayılıyor. Hâlbuki bizim evliliği teşvik etmemiz lazım.” şeklinde konuştu.

“İstanbul Sözleşmesi bir bakıma Lut kavmi gibi yaşamayı meşru hale getiriyor”

İstanbul Sözleşmesinin aile yapımıza dinamit koyduğuna dikkat çeken Okçu, “Şu açıdan; cinsiyetler arasındaki evliliklere veya ilişkilere İstanbul Sözleşmesi hoşgörüyle bakıyor. Bir bakıma Lut kavmi gibi yaşamayı İstanbul Sözleşmesi meşru hale getiriyor. ‘Erkek erkekle, kadın kadınla gider belediyede nikâh kıyabilir.’ diyor İstanbul Sözleşmesi… Bu bizim aile yapımıza aykırıdır, aslında fıtrata da aykırıdır. Biri kendi cinsiyeti dışında birine meylettiği zaman bu bir hastalığa işarettir. Bu hastalığın tedavi ediliyor olması gerekirken hastalığı kişinin tercihiymiş gibi göstermek yanlıştır.” açıklamasında bulundu.

“İstanbul Sözleşmesi iptal edilmeli”

Konuşmasının devamında yetkililere çağrıda bulunan Okçu şunları söyledi, “Yetkililere çağrımız şudur, 6284 sayılı yasa mutlaka tekrar ele alınmalı ve değiştirilmeli, temelinden İstanbul Sözleşmesi de iptal edilmelidir. İptal edilmezse şu andaki sıkıntılar devam eder. 6284 sayılı yasa yürürlüğe girdiğinden bu yana boşanmalarda ciddi bir artış vardır. Bu artışın önüne geçmek zorundayız. Bizi ayakta tutan aile yapımızdır. Toplumun temeli ailedir. Aile fesada uğradı mı toplum fesada uğrar.”(Mehmet Fatih Akgül-İLKHA)