Doğruhaber / Faruk Kuzu - haber yorum
Emine Bulut’un vahşice katledilmesinden sonra bası kadın dernekleri ve bazı basın yayın kuruluşları kadının iyi korunmadığı gerekçesiyle “İstanbul Sözleşmesinin” tüm yönleriyle uygulanması için eylemlerde bulundular.
Bu eylemlerden biri ile ilgili haber şöyle;
“Türkiye'de kadınlar İstanbul Sözleşmesi'ni istiyor
Türkiye'de Emine Bulut'un eski eşi tarafından öldürülmesinin ardından "İstanbulSözleşmesiYaşatır" etiketiyle kampanya başlatıldı. Kadın örgütleri, sözleşmenin uygulanmasını talep ediyor.
Emine Bulut, kadın cinayetlerine kurban giden kadınlardan sadece biri. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun verilerine göre 2019'un ilk altı ayında Türkiye'de 214 kadın cinayete kurban gitti.
Kampanya ile sözleşmenin şartlarının tam anlamıyla uygulanması durumunda kadına yönelik şiddet, ayrımcılık ve kadın cinayetlerinin engellenebileceğine dikkat çekiliyor.”
Sezgin Tanrıkulu attığı twitte desteğini belirtiyor:
“İstanbul Sözleşmesi’nin amacı kadına yönelik ve ev içi şiddeti önlemektir. Sözleşme kadına kadın olduğu için ayrımcılık yapılmasını engeller, kadın, erkek, çocuk, engelli, mülteci, LGBTİ+ bütün bireyleri ev içinde yaşanan şiddetten korur.#İstanbulSözleşmesiYaşatır”
Hakeza Meral Akşener de şu twitle destek bildirmiş:
“#İstanbulSözleşmesi kadınlarımıza yönelik şiddetin önlenmesini ve faillerin cezalandırılmasını güvence altına almıştır.
İktidar, bizzat imzaladığı bu sözleşmenin hükümlerini derhal uygulamaya geçirmeli, kadınlarımızın mağduriyetine son verecek adımları oyalanmadan atmalıdır.”
Tabi çok sayıda sanatçı(!) gazeteci ve siyasetçi de destek kervanına katılmış.
-Öncelikle kadın cinayetlerine karşı oluşan hassasiyetin güzel olduğunu vurgulamak isterim.
-Ancak toplumda yürek burkan nice hadiseye karşı kör, sağır ve dilsiz takılan bu kesimlerin neden sadece kadınla ilgili trajik haberlerde ortaya atıldıkları sorusu havada kalıyor.
-Yukarıdaki gazete haberini Deutsche Welle Türkçe paylaşmış. Alman İstihbaratının aparatlarından olan bu yayın grubunun şu ana kadar Türkiye’ye veya İslam Dünyasına bir hayrı görülmemiştir. Bu grubun bu meseleye dahil olması bile başlı başına ibretliktir.
-Türkiye’nin 2011’de imzalayıp 2014’te yürürlüğe koyduğu İstanbul Sözleşmesi’nin içeriği iyice okunduğunda içeriğinde LGBT-İ bireylerin ev içi ve toplum arasında haklarının savunulduğu, kadın ve (kızların) erkek şiddeti bahanesiyle aile ortamından eşten- baba’dan uzaklaştırılma yollarının kolaylaştırıldığı, bu şekilde AİLE kavramının içinin boşaltılmaya çalışıldığı rahatlıkla anlaşılıyor.
-Sezgin Tanrıkulu’nun attığı twiti geldiği Pkk/sol fikriyatı açısından tutarlı bulduğumu söyleyebilirim. Neyi- kimi sevdiğini gizlemiyor. Ancak Akşener’in twitini anlamak zor. Bu sözleşmenin getirisini götürüsünü iyi anlayamamış mı? Yoksa o da sol oylar uğruna aynı jargonu kullanmakta bir beis mi görmüyor?