ABD Beyaz Saray'da basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Donald Trump, Çin'e yönelik hamlelerinin 'kendisinden öncekilerin yarattığı karışıklığı temizlemekten ibaret olduğunu' söyledi.
Trump, "Bazıları bunun 'Trump'ın Ticaret Savaşı' olduğunu söylüyor, bu benim ticaret savaşım değil. Bu, çoğu diğer ABD Başkanının uzun zaman önce yapması gereken bir şeydi" ifadelerini kullandı.
Trump ayrıca, kendisinden önceki ABD Başkanlarını da eleştirerek gökyüzüne doğru baktı ve "Birinin bunu yapması gerekiyordu, ben seçilmiş kişiyim. Bu yüzden ticarette Çin'i aldım ve biliyor musunuz, kazanıyoruz" dedi.
Öte yandan Trump, Ticaret Savaşı nedeniyle ABD ekonomisinde yaşanan olumsuzlukların kendisi yüzünden olmadığını, yaşanan Ticaret Savaşı'nın önceki ABD yönetimlerinin bir sonucu olduğunu iddia etti.
Trump ayrıca, kendisine muhafazakarlar tarafından yapılan 'İsrail'in Kralı' ve 'Tanrı'nın ikinci kez gelişi' gibi 'iltifatları' da kendi hesabında paylaşmıştı.
ABD Başkanı'nın üst üste gelen ve tepki çeken bu açıklamaları ise, sosyal medyada yeni bir kampanyanın başlatılmasına yol açtı.
SOSYAL MEDYADA 'TRUMP GÖREVDEN ALINSIN' KAMPANYASI
Trump'ın bu söylemlerini eleştiren çok sayıda kullanıcı, Amerikan Anayasası'nın 25. maddesine atıfla '#25thAmendmentnow' (25. madde şimdi) başlıklı bir kampanya başlattılar.
ABD Anayasası'nın 25'inci maddesi, bir başkan ya da başkan yardımcısının görevini yerine getiremeyecek durumda olması halinde görevden nasıl alınacağa ilişkin süreci belirliyor.
Başlatılan kampanya, kısa sürede gündeme girdi ve Twitter'da '#25thAmendmentnow' etiketinde 110 bin, 'Chosen One' (seçilmiş kişi) etiketinde 144 bin, 'King of Israel' (İsrail'in Kralı) etiketinde ise 162 bin paylaşım yapıldı.
Trump'ın Çin başta olmak üzere uluslararası ticaretteki korumacı eğilimi ise, ABD ekonomisinde de dalgalanmalara yol açtı.
Ülke ekonomisini yorumlayan ekonomistler, Trump'ın ticari anlaşmazlıkları sonucunda yaşanan fiyat artışının ve ekonomik belirsizliğin 2020 yılının sonuna kadar ülke ekonomisinde durgunluk yaratacağı görüşünde.
Bu durum, önümüzdeki sene gerçekleşecek başkanlık seçimlerinde Trump'ın aleyhine bir durum olarak değerlendiriliyor.
Trump ise, faiz oranlarını yükseltmek ve ekonominin yavaşlamasından ABD Merkez Bankaları Sistemi'ni (Federal Reserve) sorumlu tutuyor.