2015 yılında evlendiği eşiyle 4 ay sonra boşanmak zorunda kalan Erdal Karahasan, boşandıktan sonra dünyaya gelen ve şimdilerde 5 yaşında olan kızının velayetini geri almak için mücadele ediyor.
Karahasan, kızının üvey babasının erkek çocuklarıyla aynı yerde yaşamalarının uygun olmadığını ifade ederek velayetin kendisine verilmesini istiyor.
Yalova'da bir hastanede çalışan ve boşandıktan sonra tekrar evlenip çocuk sahibi olan Erdal Karahasan, ilk eşiyle evliliğinin ilk dönemlerinde eşi ve eşinin ailesiyle yaşadığı problemler nedeniyle boşanmak zorunda kaldıklarını söyledi.
4 ay süren evliliği sonrasında dünyaya gelen kızının doğduğunun dahi kendisine haber verilmediğini dile getiren Karahasan, eski eşinin yeniden evlendiği 3 yıl süre zarfı boyunca nafaka ödediğini ifade etti.
Eski eşinin evlendiği şahsın, 7 ve 13 yaşlarında 2 erkek çocuğunun olduğunu ve 5 yaşında bir kız çocuğunun erkek çocuklarıyla aynı yerde yaşamasının fıtrata aykırı olduğunu belirten Karahasan, eski eşini sağlıklı düşünememekle suçladı.
"Çocuğumun önemsenmediğini gördüm"
Karahasan, "Sağlıklı düşünseydi kendi çocuğuna göre bir evlilik gerçekleştirirdi. Ya çocuksuz birisiyle ya da kızı olan birisiyle evlenirdi. Bu nedenle çocuğumun önemsenmediğini gördüm. Ben de velayet davası açtım." dedi.
"Yarın velayeti ben alırsam aynı şekilde annesi görmeye devam edecek"
Zonguldak'ta kalan çocuğunu yılda bir defa Temmuz ayı boyunca alabildiğini söyleyen Karahasan, "Şu anda evliyim ve bir kız çocuğum daha var. Buradaki hayatımı da bir şekilde idame ettirmek zorundayım. Bu sene kızımı almaya gittiğimde dayısı bana, neden almaya geliyorsun, diyerek hem fiziksel hem de psikolojik olarak saldırdı. Ben de 'sizin çocuk üzerinde bir hakkınız yok. Hak anne ve babanındır. Hem annesine hem de babasına gidecek. Velayeti ben alırsam aynı şekilde annesi görmeye devam edecek.' dedim." diye konuştu.
"Bir şeylerin düzelebilmesi için illa da sorunların yaşanması mı gerekiyor?"
Çocuğunun velayetini alabilmek için dava açtığını ve davanın bir yıldır devam ettiğini söyleyen Karahasan, "Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kızımın yaşadığı yere gidip incelemelerde bulunduğunda kızlı-erkekli bir arada yaşamanın sorun teşkil etmediğini söylemişler. Türkiye'de artık her şey normal karşılandığı için bu sorun olarak görülmüyor ancak ülkemizde aile içinde bu kadar istismar vakaları yaşanırken ben nasıl rahat edebilirim? Bir şeylerin düzelebilmesi için illa da sorunların yaşanması mı gerekiyor?" diye konuştu.
"Devletin bu konuda hiçbir şey yapmaması kabul edilemez"
Karahasan, "Kızım yanıma geldiğinde, bazen annesiyle değil dayısıyla kaldığını, dayısının 15 yaşındaki çocuğuyla aynı yatakta yatırıldığını ve yengesi tarafından uyutulduğunu söyledi. Anne ilgilenmeyip arkadaşlarıyla geziyor. Bu nasıl bir şeydir? Çocuk arada bir anneannesinde kalıyor. Tamamen ilgisiz ve bakımsız kalmış. Çocuğum yanıma geldiğinde 4 yaşındaydı ve hâlâ altına bez bağlanıyordu. Devletin bu konuda hiçbir şey yapmaması, sosyal güvenlik uzmanlarının eve gidince herhangi bir soru sormaması kabul edilemez." diye konuştu.
"Kızımın erkelerle birlikte sürekli olarak yaşaması travmaya girmesine sebep olabilir"
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına yaptığı başvuru sonucunda kızının Zonguldak'taki evinde uzmanların inceleme yaptığını ve kızının annesinde kalabilmesinde bir sakınca olmadığı yönünde bir sonucun ortaya çıktığına aktaran Karahasan, "Ülkemizde, 'çocuk annesiyle yaşasın da nasıl yaşarsa yaşasın' mantığı kalıplaşmış bir hal almıştır. Çocuğumun velayetinin bana verilmesini talep ediyorum. Benim bir kız çocuğum daha var. Onunla birlikte abla-kardeş çok mutlular. Eşimde çocuğumun bizde kalması için çok istekli. İki kız kardeşin bir arada yaşamaları psikolojik olarak güzel olur. Çünkü diğer tarafta hiç kız çocuğu yok, hepsi erkek. Erkelerle birlikte sürekli olarak yaşaması onun travmaya girmesine sebep olabilir." dedi.
Yaşanan sorunların çözüme kavuşması adına devlete çok büyük görevlerin düştüğünü hatırlatan Karahasan, küçük sorunlarla insanların boşanmalarına sebep olan yasaların, nafaka meselesinin ve çocuğun icra yoluyla alınmasının bir an önce düzenlenmesi gerektiğini vurguladı. (Nizamettin Aşkın- İLKHA)