Riyad Makaev – Doğruhaber/Analiz

Türkiye, gerçekten İslam dünyasının sevdiği ve saydığı bir devlet haline geldi. Türkiye’ye gelen Müslüman turistlere ve yatırımcılara sorsanız şu cevabı alırsınız, Türkiye bir dünya cenneti gibi çok güzel bir ülkedir. Son yıllarda Türkiye’ye İslam dünyasından çok yatırımcı geldi. Ülkemizde ev satın alıp yerleşen çeşitli İslam ülkelerinden gelen çok sayıda din kardeşlerimiz var. Daha yoğun olarak Arap ülkelerden kardeşlerimiz Türkiye’de gayrimenkule yatırım yaptılar. Bugün hangi semte gidersen git bir Arap’ın ev almadığı semt neredeyse yoktur. Farklı milletten insanların barış içinde bir arada yaşaması çok güzel bir şeydir. Eski zamanlar aklıma geliyor, daha sınırlar çizilmeden medeniyetlerin hep birlikte yaşadığı günler. İslam ülkelerden gelen kardeşlerimizi çok iyi karşılıyoruz. İkramlar yapılıyor ve misafir ediyoruz. Dört dörtlük bir tablo çiziliyor ve gelen misafirlerimiz ve yatırımcılarımız bize güveniyor ve memnuniyetlerini dile getiriyorlar. Gerçekten de hal böyle midir? Hayır, efendim, her şey tam böyle değil. Bari, kendimizi dolandırmayalım. Birkaç dil bildiğimden ülkemize gelenlerle sık-sık görüşme ve muhabbet etme imkanım oluyor. İnanın, karşılaştıkları olayları burada hepsini anlatacak değilim ama şikayetleri memnuniyetlerinden daha fazla.

Türkiye’ye yatırım yapan kardeşlerimizin bazıları memnun kalmamış, dolandırıcılarla karşılaşan ve mağdur olan kardeşlerimiz çok var. En çok şikayetler gayrimenkule yatırım yapanlardan geliyor. Satın alınırken çok uygun fiyata aldıklarını sandıkları evlerin zamanla o fiyatın gerçek olmadığını öğrenenler Türkiye’den soğuyor ve Türkiye’den nefret etmeye başlıyorlar. Çok yüksek fiyatlarla satılan imar izni bile olamayan arsa alanlar da çok. Neden dolandırıcılarını mahkemeye vermiyorlar, diye akla soru gelebilir. Doğru, mahkemeye vermek lazım. Fakat, dolandıran avukatlara ne yapacağız. Bazı avukatlar da yabancı olunca hizmet bedelini iki hatta üç katına çıkartıyor. Yabancılara hizmet veren şirketlere özel bir denetim yapan ahlak polisi olsa neler ortaya çıkar bilemezsiniz. Güzel insanlarla işbirliği yapıp memnun kalanlar da çok. Ama, zarar görenler daha çok kendi evini satıp kendi memleketindeki zulmünden kaçarak Türkiye’ye sığınan sıradan Müslümanlar oluyor. Somali’den gelen Müslümanlar Ankara’nın Kızılay civarında ve İstanbul’da Esenyurt’ta daha çok ev almaktalar. Düşünün ekseriyette ev alan yüzde 35 civarında daha pahalı almışlar. Aynı şekilde Yemen’den gelenler de piyasayı bilmediklerinden çok yüksek fiyata ev alıyorlar. Yabancılara ev satışları daha çok Araplara turizm hizmetleri verenlerin elinde. Arapları gezdirenler her gittiği yerden komisyon alırlar. İşletme sahipleri de ona göre fiyatlarını arttırır. Herkes her şeyden en az yüzde on komisyon alır. İslam ümmetinin son kalesi olarak görünen Türkiye’den müslümanları soğutmanın vebalini bir düşünün. Bu sadece bir vakıa olsa bile mağdur olan bunu farklı dille kendi memleketine götürür ve anlatır. Arap ülkelerinde Türkiye’ye gitmeyin, şu restoranlara, şu pazarlara kesin uğramayın, diye anlattıkları dolandırıcılık olayları Arap sosyal medyasında aleyhimizde bir kötü propaganda olarak kullanıyor. Arap görünce para görür hale geldik. Sultan Ahmet’te bir dondurmacıdan 10 liradan üç top dondurma aldım. Hemen benden sonra kendi çocuklarına dondurma alan Arap’a üç top 20 liradan sattı. Bu haramdır... İslam Fıkhında, cezası amelin cinsinden olur, diyor. Türkiye’yi İslam’ın bir son kalesi olarak gören ve İngilizlere değil Türkiye’ye olsun diye ülkemize gelen yatırımcılarını ve yerleşen Müslüman ve hatta gayri Müslimleri dahil aldatmak, dolandırmak ve alış-verişinde fiyatları yükseltmek Müslümanlara yakışan bir davranış asla değildir. Bu açıkça haram ve helalden uzaklaştığımızın alametidir. İstanbul’da bize farklı ve yabancılara farklı fiyatlarla yemek menüsü olan restoran ve lokantaların olduğunu biliyor musunuz? Buna bir son verilmez ise Müslümanlar bu ülkeye sırt çevirirler. Genelleme yapmaktan Allah’a sığınırım ama, ülkemize gelen Müslüman kardeşlerimiz bizden epey şikayetçidir.