Diyarbakır’ın Çınar ilçesine bağlı Başaklı (Hücceti) köyü sakinleri, köylerinde yıllar önce kurulan petrol arama tesisinden sızan kimyasal atıklardan dolayı şu ana kadar 200’e yakın büyükbaş hayvanın telef olduğunu belirterek yetkililerden yardım istiyor.
İddialara göre yaklaşık 3-4 yıl önce petrol arama amaçlı kurulan tesiste, çevre ilçelerden alınan kimyasal atıklar, tankerler ile buraya nakledilip foseptik çukurlara aktarılıyor. Köyün 850 dönümlük merası ile bitişik olan bu tesisten sızan kimyasal sıvı ve koku, çevrede otlayan özellikle büyükbaş süt ineklerinin düşük yapmasına ve sonrasında ise telef olmasına neden oluyor.
Köy sakinlerinden Haci İskender Şimşek, köy merasına kurulan tesisten sızan kimyasallardan dolayı hayvanlarının telef olduğunu belirterek, “Yılda en az 300-500 bin TL zararı bu köye dokunuyor. İneklerimiz bundan dolayı ölüyorlar. İneklerin kanı elimize değdiğinde ellerimizde yaralar oluşuyor. Hepsi zehirdir ve herkes de bunu biliyor. Rica ediyoruz, yetkililer gelip bu duruma müdahale etsinler." dedi.
Şahsi zararını dile getiren Şimşek, “Benim 3 ineğim öldü, köylünün yarısının hayvanları ölmüş. Köyün çobanına da sorsunlar, hepsinin fotoğrafı da var. Hiçbir sıkınıtısı olmayan hayvanlar eve geldiklerinde ölüyorlar. Bir tanesini kestim, kanı elime bulaştığı için elim yara oldu. Yetkililer bu konuyla ilgilenmezse suyumuz da zarar görebilir ve hepimiz zehirleniriz.”ifadelerini kullandı.
“Kestiğimiz hayvanların etleri toplatılarak imha edildi”
Son 3-4 yıldır petrol tesisinden kaynaklı senede 50 ineklerinin ölü doğurduğunu söyleyen Mehmet Şakir Çevik, “Bu yıl petrol bittiğini düşünerek kurtulduğumuzu zannettik. Fakat bir ay içerisinde en az 50 inek telef oldu. Bizler o hayvanları kesip etini yiyorduk, fakat gelip o etleri topladılar ve imha ettiler. Artık bunların bizden ne istediklerini bilmiyoruz. Bir yardım elinin bize uzatılmasını istiyoruz. Buranın sınırı bizim köy merasına bitişiktir. Oranın zehiri meradaki otlara bulaşıyor ve hayvanlarımız da yediğinde 24 saat içinde ölüyorlar. Burada otlamayan hayvanlara bir şey olmuyor, sadece burada otlananlar ölüyor. Şarbon olduğunu söylüyorlar. Eğer şarbon ise annesinin sütünü emen buzağı neden ölmüyor. Getirttiğim veteriner ‘hayvanlarınız şarbondan dolayı ölmemiş’ dedi. Tek şüphemiz ve şikayetimiz bu petrol tesisidir.”şeklinde konuştu.
“Veterinerler, hayvanların ölüm sebebinin zehirlenme olduğunu söylüyor”
Sözkonusu tesisin, bölgedeki bütün atıkları toplayarak buraya boşaltıldığını iddia eden Mahmut Şimşek, “Bundan dolayı hayvanlarımız zehirleniyor. Benim ineğim öldü, çağırdığım veterinere tahlillere bakmasını istediğimde bana, ‘tahlile gerek yoktur, hastalığının ne olduğunu biliyoruz.’dedi. Bize şarbon olduğunu söylediler. Fakat şarbonla hiçbir alakası yoktur. Eğer şarbon ise etraftaki köylerden de hayvanların ölmesi gerekiyordu. Bu hayvanlar zehirlendikleri için ölüyorlar.” diye belirtti.
Hayvan öülmlerinin zehirlenmeden kaynaklandığını iddia eden Şimşek, “Bizler hayvanların nasıl öldüğünü biliyoruz. Bir hayvan ölmeden önce sarhoş gibi oluyor. Kafasını yere vuruyor. Sonra bir iki saat saat içinde ölüyor. Bu ölümün sebebi de zehirlenmedir, başka bir şey olamaz. Şarbondan dolayı hayvanlar bir saat içinde ölmez. Yetkili birimlerle irtibata geçtik, maalasef çaresiz kaldık. Muhtar gereken dilekçeyi yetkililere verdi. Nereye başvuruyorsak, kapılar yüzümüze kapatılıyor. Hayvanlarımızın ölüm nedenini bize söylemiyorlar.” dedi.
“Yetkililer, hayvanlarımızın ölüm nedenini bize söylesinler”
Yetkillerin bir an önce hayvanların ölüm nedenini kendilerine söylemesini beklediklerini dile getiren Şimşek, “İl tarım yetkilileri evime geldi. Onlara ineğimi kestiğimi ve gereken tahlilleri yapmalarını istedim. Bana gerekmediğini, hastalığın şarbon olduğunu söylediler. Ama şarbonla alakası yoktur. Özellikle bunu söylüyorum. Baytarlara gösterdik, hepsi zehirlenme olduğunu söylüyor. Bunun altını çizerek söylemek istiyorum, sadece süt inekleri ölüyor. Niye buzağılar, danalar, doğum yapmamış hayvan ölmüyor da sadece süt veren inekler ölüyor. Yetkili bilimlerden bu konuya el atmalarını istiyorum. Hayvanlarımızın ölüm nedenini bize söylesinler.” ifadelerini kullandı.
Zararlarının 300 bin lira olduğunu ifade eden Şimşek, “Korkudan hayvanlarmızı otlatamıyoruz. Bu köy bir ay içinde en az 300 bin lira zarar gördü. Diğer ilçelerden atık zehirleri getirip bizim köye döküyorlar. Yetkililere sesleniyorum, inşaallah derdimize çözüm bulurlar.” diye sitem etti.
“Çocuklarımızın vücudunda sivilceler çıkıyor”
Köy genelinde 200’e yakın hayvanın ölü doğurduğunu aktaran Mehmet Şimşek, “Köyümüzün iki bin nüfüsü var. Bir ay içinde en iyi süt ineklerinden 25 tane öldü. Bu durumu şikayet ettik. Araştırma için hayvanlardan et parçası aldılar ve Elazığa göndereceklerini, sonuçun 2-3 günde çıkacağını belirttiler. Sonrasında hayvanların ölüm sebebinin yüzde 99 oranda şarbon olduğunu söylediler.”dedi.
İddia edilen zehirden insanların da zarar gördüğünü belirten Şimşek, “Bismil devlet hastanesine gittik bizden kan örneği aldılar ve kanımız açık çıktı. Çocuklarımızın vücudunda sivilceler çıkıyor. Hayvanları kesmiştik, Çınardan yetkililer geldi, evimizdeki tüm kesilmiş etleri alarak imha ettiler. Sorunumuz halen devam ediyor. Ne kadar şikayet ediyorsak nafile. Bu özel şirkettir. Sadece kendi menfaatini düşünüyor, iki bin nüfuslu köyü düşünmüyor.”şeklinde konuştu.
“Şirketin, köylülerin zarar-ziyanlarını ödeyerek buradan gitmesi lazım”
Alınan tedbirlere rağmen hayvanların kimyasal kokudan etkilenerek zarar gördüğünü söyleyen Şimşek, “İneklerimizin hepsi simenterdir. Herbirinin fıyatı 10-15 bin liradır. Bize hayvanlarımızı dışarı çıkarmamamızı söylüyorlar, 9-10 gün öyle yaptık. Hiçbir faydası olmadı. Hayvanlarımız yine de ölüyor. Koku geliyor, bu kokunun hepsi kimyasaldır. Şu anda hayvanlar nehirin yanında otluyorlar. Bulunduğumuz meranın köyülülerimize hiçbir faydası yoktur. Hükûmet bu sıkıntıya bir çare bulsun, yoksa bu şirketin sahibi ile hesaplaşırız. Zarar ve ziyanları karlışayıp burdan gitmesi lazım. Bu durumu asla kabul etmeyiz.”ifadelerini kullandı.
Köy hayvanlarını otlatan çobanlardan Harun Demir ise şunları söyledi:
“850 dönüm arazimiz yukardadır. Petrolden dolayı inekleri oraya götüremiyoruz. Kaç sefer götürdük, yaklaşık 26-27 ineğimiz orada öldü. Kimse bu sıkıntıya çare bulmuyor. Gelenler şirketi destekliyor ve işlemleri iptal ediyorlar. Bundan dolayı bütün hayvanlarımız telef oldu. 200 ineğimiz var, onları diğer tarafa götüremiyoruz ve mecburen onları dikenler arasında otlatıyoruz. Kimse bu halimizi sormuyor. Hayvan sahibleri bize orada zehir olduğunu ve hayvanları oralara götürmememizi söylüyorlar. Köyün merası orasıdır fakat hepsi zehir olmuş.”
Konu hakkında ulaştığımız Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, şu an için bir açıklama yapamayacaklarını belirttiler. (Ramazan Zeren, Cihan Çetin-İLKHA)