Dr. Abdulkadir Turan- Ahmet Yücedağ

İngiltere, Miladî 17. yüzyıldan bu yana dünyanın önemli aktörleri arasındadır. 18 ve 19. yüzyıllarda ise İngiltere, Büyük Britanya adıyla, üzerinde güneş batmayan imparatorluk olarak dünyanın kuşkusuz en büyük gücüydü.

II. Dünya Savaşı'nın galipleri arasında yer alsa da söz konusu savaşın Avrupa üzerindeki telafi edilemez etkileri İngiltere'yi güç bakımından savaşın diğer galipleri ABD, Sovyet Rusya ve Çin'in gerisinde bıraktı. Buna rağmen İngiltere, hâlâ ABD'nin en önemli müttefiklerinden biri olarak dünya siyasetinde etkindir; İslam dünyası konusunda ise belki de ABD'den daha derin bağlara sahiptir.

İngilizler, Haçlı Seferlerinin en önemli katılımcıları arasındaydılar. III. Haçlı Seferi'nin ise Kral Richard'la (Aslan Yürekli Rişard) en önemli aktörüydüler.

Richard'ın yaşadıkları İngiltere'yi İslam dünyasıyla ilişkilerde diğer Batılı güçlerin gerisinde bıraktıysa da Endülüs'ten göç eden bazı Yahudilerin İngiltere'ye sığınmasıyla, İngiltere-İslam dünyası ilişkileri yeniden canlandı.

18. yüzyılda Müslüman Hindistan'ın işgal girişimi, İngiltere'yi İslam dünyasına karşı savaşan güçler arasına kattı. İngiltere'nin Hindistan işgalini Arap Yarımadası'na doğru genişletmesi ise bu ülkeyi İslam dünyasına karşı projeler geliştiren birkaç dünya gücü arasına yerleştirdi. Hatta İngiltere'yi o güçlerin teşkil ettiği sıranın tepesine doğru taşıdı.

19. yüzyılda İngiltere'nin Nijerya, ardından Mısır istilası, bu ülkeyi İslam dünyasının kalbini sağdan ve soldan sıkıştıran güç konumuna getirdi.

20. yüzyılın başında ise I. Dünya Savaşı ile birlikte İngiltere, İslam dünyasının coğrafi kalbinin istilacısı hâline geldi. İngiltere, Kudüs'ün yanında Mekke ve Medine'yi de istila etti; İslam dünyasını istila eden güçlerin başı olarak sadece İslam coğrafyasına değil, İslam fikriyatına da hükmetmeye çalıştı, Müslümanları bölecek güçlerin en büyük sponsoru oldu.

II. Dünya Savaşı, İngiltere'nin dünya hakimiyeti gibi İslam dünyası hakimiyetine de ağır bir darbe vurdu. Savaştan sonra İngiltere, dünya yönetimindeki rolünün büyük bir bölümünü ABD'ye bıraktıysa da İslam dünyasını hem idari güçler hem sosyal kesimler açısından etkilemeye devam etti.

Hilafetin 1924'te yine İngilizlerin adlarının anıldığı girişimlerle kaldırıldığı yeni dünyada İngiltere, İslam'ı Batı'yla mücadele edecek siyasi ve fikri gücünden yoksun bırakma konusunda önemli bir aktör olarak faaliyetlerini sürdürdü. Günümüzde Müslümanları bölmeye dönük pek çok faaliyetin arka planında hâlâ İngiltere'nin adı anılmaktadır.

Bununla birlikte İngiltere'nin İslam dünyasında yeteri kadar bilindiği söylenemez.

Raporumuz, bu doğrultuda, İngiltere'nin İslam siyasetini açığa çıkarma ve bu kapsamda yapılacak bir çalışma için yön verme amacı taşıyor.

Raporumuzun birinci bölümünde çok yönlü bir İngiltere tanıtımı, ardından bu zemin üzerinden İngiltere'nin İslam siyasetini izah etmeye dönük özgün tespitler yer almaktadır.

RAPORUN TAMAMINA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ