Araştırmacı Yazar Molla Cemal Çınar ve HÜDA PAR basından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Aslan, önceki gün vefat eden HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Yavuz'un çok donanımlı ve ileri görüşlü biri olduğunu belirttiler.
Yavuz'un birçok güzel özelliği bir arada barındırdığını dile getiren Araştırmacı Yazar Molla Cemal Çınar "Mehmet Yavuz hocamın birkaç özelliği vardı ki; gerçekten bunları bir insanda aynı anda bulmak biraz zordur. Hocamız ciddi manada beşeri bilgilerden haberdar olan biriydi. Dünya siyasetini takip etmek hususunda en aktif insanlardan biriydi. Parti faaliyetlerinde bulunmasına rağmen, her gün biraz daha toplumu ilgilendiren temel meseleler hususunda hep yükümlülük aldı. HÜDA PAR'ın kısa bir müddet genel başkanlığını yaptı." dedi.
"Toplumda denge unsuruydu"
Mehmet Yavuz'un zıt fikirler arasında bir denge unsuru olduğunu ve olaylara bakışının son derece itidalli olduğunu vurgulayan Çınar, "Bazı televizyon programlarına katıldığında inancını hoca ile paylaşmadıkları halde kişiliği ile kimliği ile çok ciddi manada toplumda denge unsuru olduğunu görüyoruz. Toplumun dinamiklerinden biri olduğunu hepimiz yakından tanıyoruz. Hocamla beraber biz şubat tatilinde umredeydik. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü vesselam'ın evinin önünde Mekke'de, sonra Medine'de her akşam bir hatip orada hitap ediyordu. Onu hiç tanımayan, başka yerlerden gelen, hocamızın dilini anlamayan insanların bile Hoca'nın sohbetini dinledikten sonra onun vücut dilini çok iyi kullandığını görüyorlardı." ifadelerini kullandı.
Yavuz'un İslami ilimlerle mücehhez, siyasi bilgi ve diplomatik dil hususunda ender insanlardan olduğunu belirten Çınar, daha sonra şöyle devam etti:
"Hoca dava içerisinde gök kubbedeki bir yıldız değil, ay ya da güneş gibi parlaktı. Çok farklı bir insandı. Hocamın abid, muttaki ve bir o kadar da mütevazı bir insan olduğunu gittiğimiz her yerde gördük. Biz umredeyken hocamın halet-i ruhiyesinden dünyayla pek bir bağı kalmadığını gördüm. Hocam şu anda dava hususunda yerini doldurması çok zor olan kardeşlerimizden birisidir. Allah kendisine rahmet eylesin. Ailesine de sabr-ı cemil ihsan eylesin. Dava kardeşlerime de onun davasını yürütüp onun bıraktığı yeri, o boşluğu doldurma gayretini versin. Rabbim bizlere yolunda yürümeyi, hizmetini bıraktığı yerden Allah'ın razı olduğu noktaya kadar götürebilmeyi nasip ve müyesser eylesin."
"Sorunları teşhis edilebilen ve bunlara dönük çözüm önerileri olan biriydi"
Mehmet Yavuz'un sorunların nedenlerini ve çözümlerini birlikte görebildiğini ifade eden HÜDA PAR Basından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Aslan "Mehmet hocamız aramızdan ayrıldı. Rabbim rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. Mehmet Başkan ile daha ben siyasete katılmadan yazarlık konusunda teşriki mesaimiz oldu. Ben Doğruhaber gazetesinde yöneticilik yapıyorken Mehmet hocam köşe yazarlığı yapıyordu. Hoca'nın kendi yazılarında da o zaman anlaşılıyordu ki gerçekten adam gibi adamdı. Çalışkan, dürüst, sorunları teşhis edilebilen ve bunlara dönük çözüm önerileri olan, ayrıca konuşmalarıyla da belağatıyla da ön plana çıkan bir Müslümandı. Medeni kültürü ön planda olan ve bunu değerlendirebilen, ortaya koyabilen bir kişilikti. Mehmet Hoca gerçekten dopdolu bir insandı. " şeklinde konuştu.
"Her kesimden kendisine teveccüh var"
Mehmet Yavuz'un dünya çapında kabul gördüğünü belirten Aslan, "Malumunuz dünyanın dört bir tarafında kendisine olan teveccüh, dualar ve kendisine gösterilen yakınlık; Hoca'nın gerçekten nitelikli, donanımlı, iyi, kültürlü ve ihlaslı olduğunun göstergesiydi. Kahta'ya geldikten sonra bunu öğrendim; 'Kahta ziyaret merasiminde böyle bir kalabalığa şahit olmamış.' diyor arkadaşlar. Buraya gelen insanlar da aslında Mehmet Hoca'ya onun iyi bir insan olduğunu, onun emin olduğunu, ihlaslı olduğunu ifade ettiler. Mehmet hocam gerçekten çok önemli görevler üstlendi ve bu görevleri de hakkıyla yerine getirmeye çalıştı. 'Bu dünyadan ayrılmadan önce mağduriyet yaşayanlara bir nebze de olsa yardımcı olabilsem ve bu noktada bir şeyler yapabilsem.' diye düşünüyordu ve bunu hep ifade ediyordu. Özellikle haksız yere zindanda olan kimi mahpusların durumunu hep dile getiriyordu. 'Ben bunları, ailelerini görünce içim yanıyor. Ve onun için sonuna kadar mücadele edeceğim.' diyordu. Onun, bu mazlumlardan ve mağdurlarından yana oluşu da önemli bir niteliğiydi." dedi. (Cemil Özdaş - İLKHA)