Anadolu'nun çeşitli yerlerinden gelen besiciler İstanbul'daki kurban pazarlarında bir araya geliyor. Günün 24 saatini tüm yıl gözü gibi baktıkları hayvanlarıyla geçiren besiciler, kurbanlıklar ile iç içe uyuyor, aynı çadırda yemek yiyor. Günün aydınlanması ile uyanan besiciler, önce hayvanlarına yem veriyor ardından kendileri yiyecekleri yemekleri çadırda pişiriyor. Yanlarında getirdikleri tüp ile yaptıkları yemeklerden sonra ise, semaverler yakılmaya başlanıyor.

Tüm yıl besledikleri kurbanlıkları alacak müşterileri bekliyorlar. Ancak besiciler artan maliyet fiyatlarından dolayı satışlardan bekledikleri karı elde edemediklerini dile getiriyor. Bazı besiciler gündüz vakti de saman balyalarının üzerinde uyuyor. Sabah müşteriler ile ilgilenen besiciler, akşam olunca hayvanlarının tımarını ve çadırın bakımının yapıyor. Hayvanlara yem verildikten sonra çadırların önünde semaverler yeniden yanmaya başlıyor. Bir çoğu bu semaverlerin önünde binlerce kilometre uzaklıkta olan ailelerini özlediklerini söylediği türküler ile dile getiriyor. Gece olduğunda ise nöbetleşerek hayvanların başında uyuyan besiciler bir an olsun gözlerini hayvanlarından ayırmıyorlar. Besiciler yaşadıkları zorlukları, bir hafta hayvan pazarında kalmanın bir yıla bedel olması ile ifade ediyorlar. Bazı besiciler ise tüm yıl yetiştirip baktıkları hayvanları yani bütün bir yılın umudunu bir güne sığdırdıklarını belirtiyor.

Yüzlerce çadırdan oluşan görüntü çadır kenti andırıyor
İstanbul'daki kurban satış ve kesim alanlarının havadan görüntüsü ise adeta büyük bir çadır kenti andırıyor. Yüzlerce çadırın gece ve gündüz havadan çekilen görüntüleri hayvan pazarının 24 saat hareketliliğini gözler önüne seriyor. Gece olduğunda bile besiciler hayvanlarının yemlerini almak ve çadırdaki bakımları yapmak için sürekli hareket halinde olduğu gözüküyor.

“Burada bir günümüz bir seneye bedel”
Sinop'tan İstanbul'a hayvanlarını satmak için gelen 41 yıldır besicilik yapan İbrahim Yörüker, “Burada bir günümüz bir seneye bedel çok zorluklar ile geçiyor. Yemek ve yatacak yerimiz sıkıntı içerisinde. Ayrıca hayvanları çalacaklar diye korku var içimizde. Hayvanlar ile beraber kalıyoruz gece sıra ile nöbet tutuyoruz. Doğru düzgün uyku uyuyamıyoruz. Öğlen yemeğimizi kolay yemek olsun diye menemen yaptık. Torunlarımızı özlüyoruz, onlarda bizi özlüyor. Sık sık bizi telefon ile arıyorlar, onlara büyük bir özlem duyuyoruz tabi” ifadelerini kullandı.

“Buraya geleli bir hafta oldu sanki bir yıla bedel”
Her yıl Hayvanlarını satmak için Edirne'den İstanbul'a geldiğini ifade eden 39 yıldır besicilik yapan Nuri Çetin, “ Hayvan pazarına geldiğimiz 15 gün boyunca araba içinde kimi zaman balya üstünde yatıyoruz. Akşamları bir, iki saat uyku uyduğumuz zaman bize yetip artıyor. Hayvanları boş bırakamazsın, birisinin yuları kopar sakatlık yaşarlar, ölüm bile olabilir. 15 gün içinde 3-4 defa banyo yapıyoruz. Geçmiş yıllara göre bu sene daha iyi tuvaletlerimiz banyomuz temiz. Geceleri soğuk olduğu için duş alamıyoruz. Gündüz de tabi zaman bulabilirsek gidiyoruz. 1 yaşında torunumu özlüyorum, her gün bana video atıyorlar onu seyrediyorum. Buraya gelmeden önce hayvanları torunum ile beraber bakıyorduk. Küçük de olsa yaşı hayvanlara bakmaya ilgisi vardı. Burnumda tütüyorlar, buraya geleli bir hafta oldu sanki bir yıla bedel. Ekmek parası ne yapalım katlanacağız, hasret elbet bir gün sonu erecek” diye konuştu.

“İstanbul'da hayat şartları pahalı, insanlara değer vermiyorlar”
61 yaşında Kastamonu'dan İstanbul'a hayvanlarını satmak için gelen 31 yıllık besici Satı Karabakal, “Tabi İstanbul'da hayat şartları pahalı, insanlara değer vermiyorlar. Burada hayvanlarımızı koymak için kiraladığımız çadırın fiyatı 15 bin Türk Lirası. Para kazanamıyoruz, kazandırmıyorlar. Geçen sene 7 bin Türk Lirasıydı bu sene 15 bin Türk Lirası. Biz hayvanlarımızı aynı fiyata satıyoruz. Burada zorluklar, hayvanların başında yatacaksın bu kurban yerinde çok fazla disiplin var. Arabamı çadırımın önüne çektirmiyorlar” dedi

“1 yılın umudu 1 günde saklı”
Sevdiği için besiciliğin zorluklarına katlandığını dile getiren çocukluğundan bu yana besicilik yapan 45 yaşındaki Mustafa Uyanık, “Sevmesek bu rezalet çekilmez. Bugün para ile birisini tutup 5 bin Türk Lirası yevmiye verseniz şu rezaleti çekmez. Çünkü gerçekten rezalet bir hayat yaşıyoruz burada. Sosyal bir aktivitemiz yok, imkanlarımız kısıtlı 15 gün boyunca bulutların altında yatıyoruz. Hayvanlarımız ile birlikte uyuyoruz, sevmesek bu rezalet çekilmez. 1 yılın umudu 1 günde saklı, o 1 günü de herkes çok iyi değerlendirmek zorunda. Böyle olunca besicilerin muhabbetleri de koyu oluyor. Beklentileri de yüksek oluyor. Hayvan maliyetleri yüzde yüz arttı, yem fiyatları nakliye fiyatları arttı. Ama bu yıl hayvanlarımızı sattığımız fiyatlar geçen yıla göre aynı fiyatlar” olduğunu dile getirdi.