Türkiye'deki kamuoyunu rahatlatmak adına ekonomi faturasının Suriyelilere kesildiği ve bir politika değişikliğine gidildiği bu süreçte, bazı milletvekilleri ve yazarların nefret furyasını körükleyici söylemleri halkı kutuplaştırmaya ve dışlayıcı tavırlar almaya itiyor.
Bursa’nın merkez Yıldırım ilçesine bağlı Eğitim Mahallesinde sokakta eşi ve çocuklarıyla birlikte yürüyen çarşaflı bayan, bakkalın önünde oturan bir şahsın sözlü tacizine maruz kaldı.
Söz konusu şahıs, önünden geçen çarşaflı bayanı Suriyeli zannedip, “Yallah Suriye’ye” diyerek son günlerde artan nefret söylemini devam ettirdi. Çirkin saldırıya maruz kalan genç kadın ve eşi ise neye uğradıklarını şaşırdı.
Maruz kaldıkları çirkin saldırıyı anlatan çarşaflı bayanın eşi Yunus Yılmaz, yanlarından geçtikleri şahsın eşine “Yallah Suriye’ye” dediğini aktararak, medya ve bazı siyasiler aracılığıyla topluma pompalanan Suriyeli nefretine dikkat çekti.
Nefretini kusan adama yaptığının yanlış olduğunu ilettiğini söyleyen Yılmaz, “Çocuklarımı sağlık ocağına götürmüş eve dönüyorduk. Kaldırımda bir bakkalın önünde oturmuş gelip geçenleri izleyen yaşlı bir adamın önünden geçerken adamın bize yönelik ‘Yallah Suriye’ye, Yallah Suriye’ye!’ dediğini duydum. Geri dönüp kendisine Türkiyeli olduğumuzu söyleyip, yaptığının yanlış olduğunu ve Suriyeli de olsa böyle bir söylemi ve tavrı hiç kimsenin hak etmediğini, her şeyleriyle misafirimiz olan Suriyelilere sahip çıkıp, sabretmemiz gerektiğini söyledim.” dedi.
“Irkçı dilin bir an önce terk edilmesi gerekiyor”
Irkçılığın hem ümmete hem de ülkemize kaybettirdiğini söyleyen Yılmaz, “Bizler ırkçılık ve milliyetçilikten dolayı hem ümmet hem de ülke olarak hep kaybettik ve hâlâ da kaybediyoruz. Halkın ve özellikle de toplumdaki ırkçılığın ve saldırıların çoğalmasına sebep olan siyasilerin ve medya kuruluşlarının kullandıkları ırkçı dili bir an önce terk etmeleri gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
“Suriyeli kardeşlerimize sahip çıkmak, hem insani hem de İslami yükümlülüğümüzdür”
Son olarak “Bizler, muhacire ensar olmuş Hazreti Muhammed (Sallallahu Aleyhi Vesselem)’in ümmetiyiz” diyen Yılmaz, “Bizler yüzyıllarca birçok ırk ve milletin bir arada barış içinde yaşadığı Osmanlı’nın varisleriyiz. Bu sebeple savaşta ailelerini, evlerini, mallarını, yurtlarını kaybedip ülkemize sığınmak zorunda kalan Suriyeli kardeşlerimize sahip çıkıp, koruyup kollamak zorundayız. Bu, hem insani hem de İslami yükümlülüğümüzdür.” şeklinde konuştu. (Ramazan Casuk-İLKHA)