Van Gölü Feribot Müdürlüğü binası önünde toplanan Liman-İş Sendikası üyeleri adına basın metnini okuyan Liman-İş Sendikası İzmir Şube Başkanı Serdar Akdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) Genel Müdürlüğü'ne bağlı Van Gölü Feribot İşletmesi'nde yaşanan bir takım yanlış ve usulsüz uygulamaları değerlendirmek için toplandıklarını söyledi.
2012 yılında Türkiye Denizciler Sendikası ile TCDD Genel Müdürlüğü arasında Van Gölü Feribot İşletme Müdürlüğündeki çalışma sistemini düzenleyen bir protokol imzalandığına dikkat çeken Akdoğan, hukuksuzluklar giderilinceye kadar haklı mücadelelerini sürdüreceklerini belirtti.
"30 yıldır kaptanlık yapan arkadaşımıza, bir gecede sen bundan sonra kaptan değilsin denmiştir"
Akdoğan, "Bilindiği gibi işletmemizde geçici işçi unvanıyla çalışan birçok arkadaşımız bulunuyor. Bu arkadaşlarımız yıllardır kendilerine verilen iş ve görev tanımları çerçevesinde çalışıyor. Ancak geçtiğimiz dönem içerisinde her ne olduysa bir takım yöneticiler, zor ve baskı yoluyla arkadaşlarımızı görev tanımlarının dışında işlerde görevlendirmeye başlamıştır. Bu durum işçinin asıl işinde rızası dışında değişikliği yapıldığı anlamına gelmektedir ve tüm çalışma mevzuatına aykırıdır. Bu işletmeyi 50 yıldır ayakta tutan, var gücüyle çalışarak bu gemilere yön veren kaptanlarımızın unvanı, yine bahse konu yöneticilerin keyfi kararıyla bir gecede ellerinden alınmıştır. 30 yıldır kaptanlık yapan arkadaşımıza, bir gecede sen bundan sonra kaptan değilsin denmiştir." dedi.
"Arkadaşlarımız yasaya, kanuna aykırı çalıştırılmıştır"
"Kurulduğu günden bugüne Van Gölü'nde gerçekleştirilen faaliyetler liman seferi kapsamında tutulmuştur." diyen Akdoğan, şunları söyledi:
"Kâğıt üzerinde yapılan bir değişiklikle bu faaliyetler kabotaj seferi haline getirilmiştir. Bunun anlamı şudur; bu bölgede doğan, yaşayan, en zor günde bile ilini, yöresini terk etmeyen insanlar, bundan sonra Van Gölü Feribot İşletme Müdürlüğü'nde çalıştırılamayacaktır. Zaten bölgedeki işsizlik oranı nedeniyle evine ekmek götürmekte zorlanan yöre halkımızın bir ekmek kapısı daha kapatılmaya çalışılmaktadır. Bakınız, 2012 yılında Türkiye Denizciler Sendikası ile TCDD Genel Müdürlüğü arasında Van Gölü Feribot İşletme Müdürlüğü'ndeki çalışma sistemini düzenleyen bir protokol imzalanmıştır. Bu protokolde düzenlenen çalışma sistemi, yasaya, kanuna aykırıdır ve bu durum ancak 2019 yılında sona erdirilmiştir. Aradan geçen süre, dile kolay, 7 yıldır. Bu 7 yıl boyunca devletinin kurumuna her ne pahasına olursa olsun hizmet eden arkadaşlarımız mağdur edilmiştir. Yasaya, kanuna aykırı çalıştırılmıştır. Devletimizin buraya, bu işletmeyi en iyi şekilde idare etmek üzere gönderdiği işletme müdürü, yapacağı her işte, atacağı her adımda tehdit ve baskı yolunu kullanmayı adet edinmiştir. Bizim geleneğimizde devlet demek şefkat demektir, devlet demek huzur demektir. Bu bölgenin yaşadığı en zor günde bile devletinin kurumuna sahip çıkan arkadaşlarımızı tehdit etmenin, baskı yapmanın anlamı nedir, amacı nedir?"
"Bir an önce bahse konu yanlış ve haksız uygulamaların düzeltilmesini istiyoruz"
Haksız ve yanlış uygulamalarla, işyerindeki çalışma huzuru ve barışının bilinçli olarak bozmaya çalışıldığını savunan Akdoğan, her tür teknik ve hukuki konuda yardım taleplerinin reddedilerek, sosyal diyalog kanallarının kapatıldığını ifade etti.
Siyasi muhataplar başta olmak üzere yetkililere konuyu defalarca ilettiklerini belirten Akdoğan, "Bizler bu sorunlarımızı Bitlis Milletvekilimiz Cemal Taşar ve Ak Parti İlçe Başkanına defalarca ilettik, cevap alamadık. TCDD Genel Müdürü ve daire başkanına ilettik, cevap alamadık. Sorunlarımıza herkes kulak tıkadı, tüm yetkililer kayıtsız kaldı. Bize gelen bilgiye göre İşletme Müdürü, burada çalışan taşeron arkadaşlarımızın işverenini arayarak, bugünkü basın toplantımıza katılmamalarını, buraya katılan işçilerin işten çıkarılacağını söylemiştir. Bu nasıl bir zulümdür? Evine ekmek parası götürmeye çalışan insanları işsizlikle tehdit etmek hangi vicdana sığmaktadır? Yine aynı şahıs tarafından emniyet yetkilileri aranarak, sendikamız Liman-İş'in bölge temsilcisi Nazım Acar şikâyet edilmiş, bugünkü toplantımızın engellenmesi talep edilmiştir. Bu davranış tüm ahlak ve iyi niyet kurallarının dışındadır. Buradan tekrar söylüyoruz, biz devletimizin ve milletimizin bu değerli kurumuna yıllar boyunca sahip çıktık. Elimizdeki tüm imkânları kullanarak, fedakârlıkla sahip çıktık. Bundan sonra da sahip çıkacağız. Sahip çıkmak zorundayız. Bürokratik zihniyetin baskı ve tehditleri bizleri ekmeğimize, işyerimize sahip çıkmaktan vazgeçiremeyecektir. Devletle milleti birbirini düşürmeye çalışan bu bürokratlara izin vermeyeceğiz. Bir an önce bahse konu yanlış ve haksız uygulamaların düzeltilmesini, sosyal diyalog kanallarının yeniden tesis edilmesini talep ediyoruz. Aksi takdirde, bu bürokratik zihniyetin sona erdirilmesi amacıyla yasaların vermiş olduğu tüm hukuki haklarımızı kullanacağımızı ilan ediyoruz." diye konuştu. (Şükrü Tontaş-İLKHA)